☠️89☠️ Azgın'ın fısıltısı

405 14 589
                                    

"Peki bütün bunları sen nereden biliyorsun?" diye sordum şüpheyle.

Leyl her iki eliyle kulaklarını işaret etti ve ardından gözlerini kapadı. Sarı! Her şeyi Sarı biliyordu. Gerçek dünyada beni Yeşil'in yanında gördükten sonra her şeyi öğrenmiş olmalıydı. Ve tüm planını daha o zamandan yapmıştı.

"Bizi bekliyorlar." dedi Leyl gözlerini açtıktan sonra.

"Sana bir şey mi söyledi şimdi?" diye sordum heyecanla. Karşımda Sarı ile konuşmuş olabilir miydi?

Leyl gülümsedi. "Sandığın kadar kolay olmuyor aramızdaki iletişim. İkimizin de gözlerinin aynı anda kapalı olması gerekiyor ve..." Birkaç saniye bekledi ve gülümsemesi daha fazla büyüdü. "Sen gerçekten ikisine de aşıksın." dedi. "Nasıl olabilir böyle bir şey?"

"Saçmalama!" diyerek kestirip attım. Arkamı döndüm ve tahta koridordan dışarı çıktım. Macellan beni gördüğü anda seslendi. "İçeri girelim." dedim onun gözlerinin içine bakarak. Azgın'ın duymasını istemediğim şeyler vardı.

Vahşi Pembe garip hırıltılar çıkararak aramızdan geçti ve "Geçelim." diyerek, kapısını tuttuğu tahta yapıya girdi.

Sevdiği kadının garipliğini hiç umursamayan Macellan, onu takip etti ve ardından tekrar bana döndü. "Değişmişsin." dedi yavaşça.

Kendimi zorlayarak gülümsedim. "Değiştim. Hem de çok."

Eliyle bedenimi işaret etti ve "Az önce bu bedenin sahibi olan yardımcın peki?" diye sordu.

"Eğer istersem onların sesini zihnimde duyabiliyorum." diye cevap verdim. Birkaç saniye Vahşi'ye baktım ve açıklamaya devam ettim. "Ve istediğim an kontrolü tekrar onlara bırakabiliyorum. O zaman da her birinin gözünden görüyor, her birinin kulağından duyuyorum."

Macellan hayranlıkla bana bakıyordu artık. Vahşi'nin bu durumdan hiç hoşlanmadığını anlayabiliyordum. Nefes alış verişleri her geçen saniye daha gürültülü oluyordu. Sanki içinde vahşi bir hayvan vardı ve kendisini dizginlemek için büyük çaba harcıyordu. "Pembe..." dedim gözlerinin içine bakarak. "Sen iyi misin?" Birkaç saniye durdum ve asıl sormak istediğimi sordum. "Sen hâlâ orada mısın?"

Vahşi Pembe gülümsedi. "Dikkatimi başka tarafa çekmeye çalıştığının farkındayım Beyaz." dedi. Macellan'a döndü ve ona aşkla baktıktan sonra devam etti. "Sadece artık çok daha fazlasıyım. Unuttuğum bir geçmişi aniden hatırlamış gibi hissediyorum kendimi. Aslında gerçek adımın Pembe olmadığını, beni buraya nasıl getirdiğinizi, tahta koridorun içinde nasıl korktuğumu çok iyi hatırlıyorum. Ama artık başka biri daha olduğumu biliyorum. Arm'daki annemi, orayı kurtarmak için nelerden ödün verdiğimi, sonsuzlukta nasıl acı çektiğimi ve..."

Vahşi sözlerini bitiremeden tek elimi Macellan'ın sağ yanağına koydum ve zaman kaybetmeden tırnaklarımı kulağının etrafına sapladım. Savaşçı dostum acı ile irkilince Vahşi, gözlerinden alevler saçarak yanıma geldi ve beni kolumdan yakalamak istedi. Amacına ulaşamadan yüzümü ona çevirdim ve tüm bedenimden demir teller fışkırttım.

Vahşi, üzerine yağan sivri tellerden kurtulmaya çalışırken, gözlerimi onun ölümü andıran bakışlarına kenetledim. "Sanırım onunla bir kez öpüştüğümüzü biliyorsun." dedim. "Ama inan bana, sadece bir saçmalıktı."

Vahşi birkaç hamlede etrafımdaki demir tellerden kurtulmayı başardı ve öfkeyle bağırdı. "Seni mahvedeceğim!"

Bana daha fazla yaklaşmasına izin vermeden kendimi ayna ile kapladım ve yine onun gözlerinin içine baktım. Vahşi aniden durdu. Yüzündeki öfke hızla yok oldu ve yerini huzura bıraktı. Neredeyse gülümsemek üzereydi. "Meri'nin bu gücünü çok seviyorum." dedim. Tekrar Macellan'a döndüm ve onun acı ile karışık şaşkın bakışlarını keyifle izledim. "Bu ayna, karşımdaki düşmana içindeki gerçek kimliğini yansıtıyor. Kötüler bir şekilde kendilerini öldürüyorlar. Ama iyiler..." Birkaç saniye sessiz kalarak Vahşi'ye döndüm. "İyiler her saniye kendilerini daha güçlü hissediyorlar sanırım."

(2)Ver o telefonu bana Arman! Zor kullanarak almak istemiyorum senden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin