☠️101☠️ Kuru Ağaçlar

75 10 115
                                    

"Daha iyi bir fikre ne dersin?" diye sordu Sarı. Başkan ona döndü ve tek kaşını kaldırarak merakla dinlemeye koyuldu. "Sana teslim olabilirim. Benimle birlikte girersin Arm'a ve kendini sadece kabus hattına değil, Arm'a karşı da korumuş olursun." Birkaç saniye bekleyerek Başkan'ın tepkilerini inceledi ve aldığı karşılığı beğenerek sözlerine devam etti. "Bir avcının Arm'da neler yapabileceğini biliyorsun."

"Hepsini kendim de yaparım." dedi Başkan umursamadan. Onu dinliyordu, söyleyeceklerini merak ediyordu ama kontrolün her zaman kendisinde kalacağını da göstermeye çalışıyordu.

"Sanırım içerideki ajanların sana bilgi vermişler." diye atıldı Sarı gülümseyerek. "Yoksa sadece bir tane bile zombi yeterli olurdu amacın için, değil mi? Asıl korktuğun Arm olmalı ve kendini ne kadar çok gizlersen, o kadar güvende olacağını biliyorsun. Bu yüzden o ikisine rağmen hâlâ diğer zombileri de istiyorsun." Sarı söylediği şeylerin gerçek olduğunu biliyordu. Bu yüzden kendine güvendiğini sonuna kadar göstererek, Başkan'ı ikna etmeye çalışıyordu. "Onlar da yeterli olmayacak. Çok daha güçlü bir kalkana ihtiyacın var Arm'da."

"Beni orada engellemeye çalışmayacağını nasıl bilebilirim?" diye sordu Başkan dikkatle Sarı'yı inceleyerek. "Onları kontrol altına aldığım gibi seni alamam. Sen bir melezsin Dokuz. Üstelik daha önce birçok kişiyi rahatlıkla kandırabilen bir melez..."

Sarı gülümseyerek Leyl'e döndü ve birkaç saniye onunla göz göze geldikten sonra bakışlarını tekrar Başkan'a çevirdi. "Tabutlarından birine koyabilirsin beni."

Başkan kahkaha attı ve önce Leyl'e sonra da Sarı'ya baktı. "Bunu planladınız, değil mi? Tahta Kurusunu size asla vermeyeceğimi düşündünüz ve böyle bir plan yaptınız!"

"Onu bize vereceğini biliyoruz." dedi Leyl hiddetle. Kelimelerini dikkatlice seçiyordu ama öfkesine hakim olmakta zorlanıyordu. "Sadece onu bize verdikten sonra, buradan kaçabilmemiz için zamanımız olsun istiyoruz."

"İçimdeki enerjiyi zapt etmen o ikisine yaptığın kadar kolay olmayacak, evet." dedi Sarı gülümseyerek. "Tabuta girmem işini kolaylaştıracak ama Leyl'e, mimarı ile beraber güvenle kaçması için de zaman tanıyacak."

"Ya kabul etmezsem?" diye sordu Başkan. Sesinde meraktan ziyade tehdit vardı. "Senin yerine o ikisini kendime bağlarım ve bunu yapmam dakikalarımı alır. Sonra da sizi yerle bir ederim." Kırmızı ve kimsenin göremediği Yeşil'i işaret ediyordu.

"Birincisi..." diye söze karıştı Kırmızı hemen. "Beni kendine bağlaman o kadar kolay olmaz zombi düşkünü serseri!" Bana döndü ve göz kırptıktan sonra konuşmaya devam etti. "İkincisi de yanımızda gelen bu savaşçı kadın, seni parçalara ayırır."

"Hiçkimse gitmiyor!" dedim kelimelerimin üzerine basarak. Her iki elimi havaya kaldırdım ve etrafımda şiddetli bir rüzgar oluşturmaya başladım. Dikkatle Başkan'ın gözlerinin içine baktım. Yardımcılarımın sahip olduğu tüm güçlere konsantre olmuştum. Hatta onların bile bilmediği sınırları canlandırıyordum zihnimde.

Başkan da benim gibi kollarını havaya kaldırdı ve üzerinde bulunduğumuz taht şeklindeki kara parçasının titreşmesini sağladı. Vakit kaybetmeden etrafımdaki tüm ışığı kendime doğru çekmeye başladım. Bedenimde oluşan aynalar, ışıkların kırılma açılarını değiştirerek Başkan'ın etrafını sardılar ve onun hareket kabiliyetini kısıtladılar.

Başkan her eki eliyle sırtından çıkan kemik halatları kavradı ve Gri ile Mor'u kendisine doğru çekti. "Onların ölmeyeceğini düşünüyorsun." dedi. Sesini sadece ben duyabilmiştim. Dudaklarından çıkan titreşimler, etrafındaki ışık huzmesine katılarak sadece bana ulaşmıştı ve sanki kulağıma fısıldamıştı. "Ölümden çok daha kötüsünü yapabilirim onlara ve bu kez ölümü kabul etseler bile işe yaramaz."

(2)Ver o telefonu bana Arman! Zor kullanarak almak istemiyorum senden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin