29. bölüm ~ Eichen House'a giriş.

250 41 2
                                    

İyi okumalar!

***

(Lia'dan)

Isaac'i o odada yalnız başına bırakmak hiç içime sinmemişti, ama şimdi oradan çıkma zamanıydı. Nogitsune Stiles'ı ele geçirmiş, Scott ve Heaven'in acılarını emmişti. Bu olanlardan sonra ikisi de, özellikle de Heaven bir daha kendine gelememişti. Evde yatıyor, bazen yerinden kalkıp çatı katına çıkıyor ve bir kaç nota çalmaya başlıyor, Stiles'a durmadan mesaj atıyor, onun dönmesini bekliyordu. Ama Stiles ondan durmadan kaçıyordu.

Evet, Stiles düzelmişti, ama hala geri dönme şansı yoktu. Deaton'ın söylediği gibi, Nogitsunenin kanından yetişmiş Liken bitkisi onun içindeki şeyi bir süre etkisiz bırakıyordu sadece, bir kaç günden sonra her şeyin yeniden eski haline döneceğini hepimiz biliyorduk.

"Bence icabına bakmalıyız." diye Allison konuşup, silahını cebinden çıkardığında sinirli bakışlarımla ona döndüm. Scott da aynı tepkiyi vermişti bunları duyduğunda.

"O bizim arkadaşımız, Allison. Hatta kardeşimiz. Onun bir suçu yok, bunun farkındasın, değil mi? Neden suçsuz birini öldürelim ki?"

"Scott, artık o Stiles değil, bunu biliyorsun."

"Kapa çeneni, Allison..." diye ona bakarak tısladığımda o da bana garip bakışlar atmıştı. Son zamanlar fazlasıyla gergindim, ve Allison da bu gerginliğime körükle geliyordu.

"Çocuklar doğru söylüyor, Allison. Şimdi Stiles'ı kurtarmak için bir şeyler düşünmemiz gerek."

"Onu kurtarmanın bir yolu var mı peki?"

"Evet, Scott. Yakuza (son nogitsune) onu kendi adamlarından birine saklamasını söylemişti. Bir perşömende onun nasıl öleceği, ya da yok olacağı yazıyordu. Ve bunu bulmak gerçekten çok zor..."

Allison Deaton'ın sözleriyle biraz düşündükten sonra "Bu perşömenin boyutu önemli mi?" diye sorduğunda Deaton "Hayır. –dedi- Yoksa onun yerini biliyor musun?"

"Evet. Yani, galiba... Ama onu almak için soygun yapmamız gerekecek." dediğinde hepimiz garipçe ona baktık. Bu da ne demek oluyordu ki şimdi? Perşömenin nerede olduğunu nereden biliyordu?

***

(Yazardan)

Karanlık yolun ortasında, yağmurdan çamura kaplanmış asfaltda bir araba durdu. Eichen evi buradan bile çok korkunç ve iğrenç görünüyordu. Ama Stiles kararlıydı. Artık insanlara zarar vermemek için burada kalacaktı.

O gece neler yaptığını çok iyi hatırlıyordu. Neler söylediğini, neler konuştuğunu. İkisine de büyük zarar vermişti, bunu düzeltmekse sadece onun elindeydi. Eichen evi Onilerin bile çıkamadığı bir akıl hastanesiydi.

Gözlerini kapattığı her an Heaven'in çığlıkları aklına geliyordu. Deliriyormuş gibi oluyor, kulaklarını elleriyle kapatıyor, seslerin azalması için o da bununla birlikte bağırıyordu. Ama o da yetmiyordu. Heaven'in sesi beyninin içinde yankı yapıyordu.

Acı, sonsuz acı bedenini ele geçirmişti bu bir kaç gün içinde. Hiç kimsenin telefonlarını açmamış, geri de dönmemişti. Yalnız kalması gerekiyordu, onlara her an zarar verebileceğini düşünüyordu Nogitsunenin onu yakalayamayacağını bilse bile. Ama elinde değildi. Kötülüğü iliklerine kadar hissetmişti.

"Bunu yapmak istediğinden emin misin?"

"Evet, baba. Bunu yapmazsam bir gün sana da zarar vereceğimden korkuyorum." diye mırıldandı gözlerini Eichen akıl hastanesininden çekmeden. Ve arabadan çantasını aldıktan sonra ikisi de birlikte kapıdan içeri girdiler.

Blood and Revenge 3: İlahi oyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin