42. bölüm ~ Allison.

257 37 12
                                    

İyi okumalar

***

"Artık her şey sona erdi..."

Allison'ın sözleriyle herkes ona döndü. Odada ondan başka hiç kimse bu düşüncede değil gibi görünüyordu. Herkeste bir gerginlik vardı. Stiles'ın Nogitsune olmadığını bilsek de. Çünkü Tilki, hala dışarıda bir yerlerde dolaşıyor, her an bizim yanımıza gelme ihtimali artıyordu.

"Onu durdurmazsak ne kadar zarar göreceğimizi biliyorsun, değil mi?"

Scott'ın sorusuyla mahçup bakışlarını yere dikti. O da tedirgindi, bu yüzünden okunuyordu. Sadece bizi sakinleştirmek istemişti, ama bu, doğru bir zaman değildi.

Lydia kenarda oturmuş, bakışlarını Heaven'in üzerinde gezdiriyor, bazen de başka yere boş boş bakıyor, Scott ve Derek odanın içinde dört dönüyor, Kira ve annesi kenarda bir şeyler konuşuyor, Isaac koltukta oturup, gözlerini benimle Allison'ın arasında gezdiriyor, Cara gözlerini bir noktaya sabitlemiş, Aiden ve Ethan Lydia'nın yanında oturmuş, Heaven Stiles'a sarılarak, onunla hasret gideriyor, bense tek başıma olacakları düşünüyordum.

Bir ay. Sadece bir ay önce her şey o kadar güzeldi ki... Darach'ı öldürmüş, hayatımıza güzelce devam edeceğimize söz vermiştik. Ama yine bir şeyler olmuş ve o şeyler bizi gelip bulmuştu.

"Benim bir şey söylemem gerekiyor..."

Heaven ayağa kalktığında herkes ona dönmüştü. Kira'nın annesi ona kaşlarını çatarak "Ne söylemen gerekiyor? Yoksa bir şey mi biliyorsun?" diye sorduğunda Derek'in sinirli bakışlarını görerek duraksamıştı.

"Ne oldu, Heaven?" diye sorduğumda mahçup bakışlarını bana çevirdi Heaven. Bir şey saklıyordu, hem de önemli bir şey...

"Ben. –duraksadı- Ben Nogitsunenin yerini biliyorum."

Söylediği şeyle birlikte herkesin suratı kireç kesilmişti adeta. Tabii ya... Heaven onun elindeydi, ve eğer ondan kurtulmuşsa...

"Nasıl yani?" diye Scott sorduğunda "Ben ondan kurtuldum, ve sonra üzerine kapıları kapatarak buraya geldim. Aslında bunu daha önceden söyleyecektim, ama Noshiko yüzünden söyleyemedim." dedi.

"Saat kaç?" diye Derek sorduğunda Stiles telefonuna bakıp "Saat iki." diye mırıldandı. "Daha üç saatimiz var güneşin doğmasına." diyerek Scott ceketini giyip, Heaven'a bakarak "Hadi, onu bulmaya gidelim." dediğinde herkes ayaklanmıştı.

"Hey, siz nereye?"

Derek'in sorusuyla hepimiz yerimizde donduk. Bunu gerçekten sormuş muydu yani?

"Evet, hepiniz gelemezsiniz. Cara, Lydia, Stiles, Ethan, Aiden. Siz burada kalın. Bizse gidip, her şeyi bitirip geleceğiz."

"Ama, Scott. Bize de ihtiyacın olabilir."

"Aiden, burada da size ihtiyacımız var. Stiles yaralı, Lydia şok geçiriyor. Onları korumanız gerek." dediğinde Ethan ve Aiden kafasını sallayarak kenara çekildiler. Sonra Scott, bakışını bana çevirip "Silahın yanında mı? Dolu mu?" diye sorduğunda "Yeterince var. Ve... –kemerime sıkıştırdığım iki tane hanceri çıkararak- Bu bebekler de yanımda." diye gülümsediğimde o da bana gülümsemişti.

Hepimiz kapıdan çıkarak arabalara doluştuk. Heaven yola çıkmadan önce nereye gideceğimizi söylemişti.

"Eski Hurdalığa sür."

***

Onun söylediği yere geldiğimizde hepimiz arabadan inerek etrafa bakınmaya başladık. Çok garip bir yerdi. Buraya ilk kez geldiğimiz için hepimiz çok tedirgindik.

Blood and Revenge 3: İlahi oyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin