Havuzun başına gelmiştim fakat ne gelen vardı ne de giden vardı .Acaba ekilmişmiydim diye düşünmeye başlamıştım. Aman Güneş anca geliyordun bekle işte diyordu içimde ki ses. Bir sesle irkildim. Kerem'in sesiydi bu.
''Hoş geldiniz''
''Hoş buldum.'' diyerek sözlerine devam etti ''Ne yapmak istersin.''
''Imm kumsala gitmeye ne dersin? Denizin sesi her zaman huzur verir''
''Gidebiliriz ya benim için fark etmez.''
Sahil ile evin arası maksimum dört dakika idi. Yürümeye başladık. Kumsala varana kadar Kerem telefonda biriyle konuştu.
Kuma oturacaktım fakat bir daha her yerim kum olur diye ikimiz de şezlonglara oturduk karşı karşıya.
''Ne diyecektin merak ettim. Başla istersen.''
''Güzel ama nereden başlasam bilmiyorum.''
''O zaman pat diye söyle. Ben yaparım bazen bilmediğim zamanlarda ve iyi oluyor.''
''O gördüğün çocuk poyraz benim sevgilim değil'' Gözlerine baktıktan sonra devam ettim.''O benim kuzenim odama hart diye girince ben kızdım beni gıdıkladı ve bende kaçmak için balkona kaçtım beni duvara sıkıştırdı gıdıklamak için zaten gerisinde sen de vardın zaten gördün. Ben bunun için sana açıklama yapmak istedim. Nedenini bilmediğim halde aklım ve kalp denilen organ söyle dedi. Ay çok konuştum kusura bakma.''
''Yani evet soluksuz baya konuştun. Öleceksin sandım bir sıra'' diyerek güldü. Onun gülmesine ben de güldüm.
''Sıkıntı yok. Sevgilin olsa zaten o kadar rahat duramazdı seni kurtardığımı falan duyunca. Bilirsin erkekleri işte. Emin olmak istedim sadece ben de''
Tebessüm ederek yüzüne baktığım da oda tebessüm ederek güldü.
'Ya bir şey diyeceğim sana'
''Evet buyur söyleye bilirsin.''
''Şimdi ben senin hayatını kurtardım. Bana bir şey borçlusun.''
''Hım.. Yani evet.''
''Ben portakallı keki çok severim. Bana ondan yapar mısın? Hazır olmayacak ama.''
''Yaparım ya ne var onda. Benim de sevdiğim bir kek. Şimdiden söyleyeyim parmaklarını yiyeceksin.''
''Hadi bakalım.'' diyerek ikimizde sırıttık.
İkimizde de sessizlik olunca denize doğru baktım. Telefonumun zil sesini duydum arayan Göktuğ idi. İlk başta açmasam da tekrar arayınca açtım.
'Sonunda be. Naber''
''Çok mu merak ediyorsun'
''Merak etmesem aramam'' cevaplamamıştım sorusuna Kereme baktığım da dik dik bakıyordu. Ayağa kalkarak biraz uzaklaştım.
''Cevap versene ya''
''Öf. Salak salak konuşma. İçtin mi sen?''
''Sana içtim hem de. Neyse neredesin sen''
''Sana ne be''
''Ben bulurum be güzelim. Nerede olduğunu.''
''Cidden uğraşamıcam'' diyerek yüzüne kapattım. Sinirlenmiştim. Keremin yanına giderek konuşmaya başladım.
'Kerem'
'Efendim'
'Ben kötü oldum kalkalım mı?'
'Olur da baya hararetli konuştun. Anlatmak ister misin?'
'Bilmiyorum hiçbir şey bilmiyorum Kerem.' kelimeleri söyledikten sonra gözümden yaş aktı. Evet sinirlenince bile ağlayan kızım.
''Şişt! Ağlama bak. Gözyaşlarını sil ve güzel güzel anlat'
Yüzüne baktıktan sonra ellerimle göz yaşlarımı silerek anlatmaya başladım.
''Arayan çocuk benim eski sevgilim. Ciddi ciddi nefret ediyorum. Kimseden bu kadar nefret etmemişimdir o derece. Bir sıra bırakıp gidiyor üstünden yıllar geçiyor ama sonradan geliyor rahatsız ediyor falan filan yani. Bu gün senin kafanı birazcık şişirdim özür dilerim.''
''Sıkıntı yok Güneş. Telefonunu verir misin? Arıcam o şahısı''
'Ama-'
'Aması falan yok hadi ver şu telefonu'
Telefon kilidini açıp verdikten sonra hangi numara olduğunu gösterip verdim. Telefonu hopörlere aldığı için duyabilecektim
''Oo güzelim. Kararını mı değiştirdin?''
''Ya ne demessin.''
'Sen kimsin birader'
''Güneşin erkek arkadaşıyım.''
'ne erkek arkadaşı mi '
ERKEK ARKADAŞI MI? Şok ile Keremin yüzüne bakıyordum.
'evet aramanı istemiyorum bir daha ararsan seni doğduğuna pişman ederim. Dua et yanım da Güneş var. Eğer bir daha aradağını görür veya da duyarsam kendine bir mezar bulmaya başlamış olursun anladın mı?'' diyerek yüzüne kapattı.
Telefonu bana verdiğinde o anki şok ile telefonu kuma düşürdüm.
'Kerem niye göktuğa erkek arkadaşıyım dedin.'
''Normal iki yakın arkadaş olduk bence. Hem o sevgili anlamında anladı. Rahatsız edemez en azından.''
''Anladım. Artık eve gitsek olur mu acaba?''
'Tamam'
Eve kadar havadan sudan konuştuk. Telefon numaralarımızı alıp eve vardık. Vedalaşarak ikimizde eve girdik. Poyrazın yanına giderek her şeyi anlatmak için yanına uzanmıştım ve orada uyuya kalmışım. Uyandığımda boynum da ağrı vardı.
'Poyraz'' diyerek dürtüklemeye başladım.
''Efendim.''
'Beni niye yatağıma götürmedin'
' Ben de uyuya kalmışım' devam ederek ''Şey ama sabaha karşı abim ve ablan bir yere gideceklermiş. Bir hafta falan gelmiceklermiş.''
''He dün bahsetti bana.'
Telefonumun sesini duyduğum gibi hemen yataktan kalktım. Arayan Kerem idi.
Açarak ''Bir dakika bekler misin'' Odama koşarak giderel konuşmaya başladık.
'he şimdi konuşabiliriz'
'günaydın'
'günaydın'
'naber'
'iyi sen'
'iyi bende''
'biraz sonra dışarı çıkalım mı denize gidelim mi'
''Olabilir kerem''
'tamam hadi görüşürüz'
Kahvaltımızı yapıp hemen çantayı ve kendimi hazırladım. Poyraz bugün evde duracakmış. Yandığı için kolları acıyormuş beyefendinin.
Hemen çıktıktan sonra Kerem kapının önünde bekliyordu. ''Hadi be prenses ağaç oldum vallaha.''
BİR DAKİKA PRENSES NEREDEN ÇIKTI
''Geldim işte. Abartma.'' diyerek gülüştük.
VOTE VE YORUM UNUTMAYIN
(DÜZENLENDİ)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece benimsin(DÜZENLENİYOR)
RomansaBiz mükemmel miydik , bilmiyorum.. Çünkü benim mükemmelim herkesin mükemmeli gibi olmadı hiçbir zaman. Çünkü hayatım boyunca kusurları mükemmel sandım; çizikleri,defoları hatta yara izlerini ve kırılıp kendini onarmayı başarabilmiş ruhları.. ...