Bölüm 10: Küçük Sır 🦊

1.4K 135 80
                                    

Medya: Merih Dize ve Mısra ( Temsili ) (Bulabildiğim Tek Fotoğraf İdare Edin )

🦊

Duyduğumuz çığlıkla ikimizde Meltem denen geri zekâlıya döndük. Yakınından eline aldığı ilk şeyi Merih'e fırlattığında şaşkınca ona baktım. Merih kendisine doğru gelen vazoyu yakalayarak arkasını döndüğünde bende hızlıca Meltem denen salağın bileğini tutarak "Sakin ol!" dediğimde korkuyla önce bana sonrada Merih'e baktı.

"Sakin mi olayım! Odada erkek var! Hatta o bir panter!" dediğinde sinirle elimi ağzına koyarak başka cümle kurmasını engelledim.

"O panter sana bakmıyor bile ve ayrıca kimseyi buraya toplamak istemezsin!" dememle şaşkınca Merih’e doğru baktı. Ardından da bana döndüğünde, ikimizin oluşturduğu baskıyla mecburi bir şekilde kafasını salladı. Bizim zoraki iknamızla hızlıca yatağın üzerine hazırladığı kıyafetleri alıp banyoya geri döndü. O gidince Merih’e dönerek "Namuslu panterim benim." dememle kaşlarını çatarak bana döndü. Onun bu haline kahkaha atarak yatağa oturdum.

"Çok mu komik? Senin yüzünden bu hale düştük!" demesiyle sağ elimi ağzıma koyarak sustuğumu gösterdim. Onun bu haliyle dalga geçmeye devam etmek istesemde Meltem’in geri dönmesi yüzünden susmak zorunda kaldım. Meltem biraz daha sorun çıkarmak istediğinde ona biraz rüşvet verme teklifiyle ve tabi Merih'in de ölümcül bakışlarıyla kimseye söylemeyeceğine yemin etti. Bunun sonucunda da çantamda kalan son parayı da bu kıza yedirdim. İkimizde bir anda kaçtığımız için cüzdan, çanta, telefon her şey o evde kaldı  kısacası ikimizde beş parasız kalakaldık. Merih bu şekilde olmayacağını bildiği için Meltem den telefonunu alarak ablasını aradı. Meltem den telefonu alsakta onun konuştuklarımızı duyma olasılığı yüzünden ikimizde küçücük banyoya girdik. Merih telefon görüşmesi yaparken bende onun karşısında oturarak durumu anlamaya çalıyorum.

"Pelin."

"..."

"Benim, Merih. Sakin olsana!”

"..."

"İyi! Şimdi orada durum nasıl?"

"..."

"O kadar mı kötü.”

"..."

"Anladım, biz şu anda şeydeyiz... kız yurdunda."

"...."

"Gülmeyi kes! Ortalık yatıştıktan sonra 5. kattaki 502 numaralı odaya gel." dedikten sonra telefonu kızın suratına kapattı. Benim, ona dikkatle baktığımı görünce "Tüm Üst düzeyde olan altın tilki ve altın panterleri bizi bulması için göndermişler." Demesiyle yüzümü buruşturdum. Beni bir rahat bıraksalar ölecekler! Benim yüzüm düşünce "Baban sana da baya düşkünmüş anlaşılan." demesiyle yüzümü buruşturdum.

"Aynen, çok düşkündür." diyerek banyodan çıktım. Babam bana düşkün falan değil. Kim düşkün olduğu bir insanı yıllarca herkesten uzak bir odaya kilitler ki ya da bir hiç muamelesi görmesine izin verir? Gözlerimi kapatarak cam kenarındaki yatağıma uzandım. Şu an sadece uymak istiyorum. Bu konuşma sinirimi bozduğu için uykum dahi gelmiyor. O da içeriye girdiğinde iç çekerek doğruldum. Etrafa bakındığımda Meltem'in odada olmadığını görünce biraz huylansamda Merih hızlıca böyle hissetmemi engelledi.

"Aşağıda, yemek için inmiş." dediğinde onu onaylayarak yatağa tekrar sırtüstü uzandım.

Gözlerimi kapatmak istediğimde birden "Babanla neden böylesin... yani seni umursamadığını düşünüyorsun? Senin için tüm altın tilkileri kullanıyor.” dediğinde istemeden de olsa gülmeye başladım.

"Hiç gülesim yoktu, teşekkür ederim." diyerek yavaş yavaş akan gözlerimi silip, ona arkamı döndüm.

"Babanla, sorunun ne?" demesiyle sinirle ona döndüm.

"Seni alakadar etmeyen konulara girme!" bağırdığımda, şaşırmış bir şekilde bana baktı. Tekrar uzanarak biraz önceki gibi sırtımı ona döndüm. Çok mu fazla tepki verdim acaba? "Özür dilerim, fazla tepki verdim.” dediğimde ondan ses gelmedi. İç çekerek "Onunla hiç yakın olmadım yani bizim aramızdaki durum, senin düşündüğün gibi bir şey değil! O sadece asla bende olmaması gereken bir şeyi istiyor." diyerek ona doğru döndüm. Onun dikkatle bakan gözlerine kendimi gülmeye zorlayarak elimi izin üzerine istemeden de olsa koydum. O ise bana bakmayı bırakıp boynuma doğru dikkatle bakıyordu.

"Onun altında sakladığın şey sana ait olduğu için sende olmalı. Başkasının ne söylediğinin önemi yok. O sendeyse sadece sana ait olduğu için olmalı." dediğinde istemeden de olsa sahte gülümsememi daha da artırdım.

"Öyle mi? Peki ya birinin canına mal olmasına sebep olarak aldığım bir şeyse, peki?" sormamla kaşlarını çatması bir oldu. Bu tepkisine gülerek tekrar arkamı döndüm. Ağlama istediğimi hissetmemle kendimi tutarak gözlerimi sıkıca kapattım. Ben doğduğumda acı çeken taraf annem oldu. O öldükten sonra da acı çeken taraf ben oldum. Sanırım bu da annemle, benim döngüm. Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra yatakta hissettiğim baskıyla gözlerimi açmamla büyük bir panterin yüzümü yalaması bir oldu. Buna şaşırsam da kenara çekilerek onun da yatağa girmesine izin verdim. Yanıma uzandığın da elimi boynuna koyarak masaj yaparcasına boynu ile oynadım.

Gözlerimi açtığımda ne ara uyuya kaldığımı hatırlayamadığım için karanlık duran odaya bakındım. İç çekerek göğsüm de hissettiğim ağırlığa baktığımda Merih'in insan formunda olduğunu ve bana sıkıca sarılarak kafasını göğsüme koyduğunu görünce gülerek bende onun boynuna sarıldım. Pencereden dışarıya kısa bir bakış attığımda havanın çoktan karardığını ve Meltem'in de hâlâ geri dönmediğini gördüm. Bu durum sinirimi bozsa da büyük olasılıkla yemek için odadan ayrılmıştı. Merih'e gülerek yumuşak saçıyla oynamaya başladım.

"Koca panter, uyanık mısın?" sorduğumda sessiz odada duyduğum tek şey benim nefes alışımla karışan onun düzenli nefes alış verişi. Uyuduğundan kesin olarak emin olduktan sonra saçıyla oynamaya devam ederek "Ne kadar da baş ağrısıyım, senin gibi bir panterin bile başını ağrıtacak kadar sorun oluşturuyorum." mırıldanarak gözlerimi kapattım. Derin bir nefes alıp "Babamla sorunum ne demiştin ya... Bu benim ve senin küçük sırrımız olsun o zaman" diyerek onun nefes alış verişini bir kez daha kontrol ettim.

Uyuduğundan bir kez daha emin olduktan sonra "Benim babamla bir sorunum yok hatta benim hiç sorunum olmadı ama onun en küçük sorunu bile benim. Nefes almam bile onun için sorun oluyor." Diyerek beyaz renkte boyanmış tavana bakmaya başladım. Beyaz tavana bakmaya devam ederek "O kadar önemsemezdim ki küçüklüğümden beri devamlı olarak kaldığım oda, sadece bodrumdaki küçük karanlık oda olurdu. Babam daha fazlasına layık olmadığımı söyler. Bu yüzden de az olan şeylerle yetindim ve asla fazla şeyler istemedim, sırf onun gözüne girebilmek için. Ama asla onun gözünde bir değerim olmayacak." diyerek gözümden akan yaşları silerek onun uyuyup uyumadığına baktım. Sakin nefesini duyunca "Bu yüzden de biri için asla değerli olmaya uğraşmıyorum, onların benim için bu çabaya girmesini ve istediği değeri vermeyi tercih ederim." diyerek son kez onun uyuyup uyumadığını kontrol edip derin bir nefes aldım. Onun yumuşak saçıyla biraz daha oynayarak kendimi uykuya teslim ettim. Sabaha doğru koridorda duyduğum bağrışmalarla kaşlarımı çattım ama sesten çok Merih'in hareketlenmesi yüzünden "Rahat dursana!" dediğimde hırlamasını duymam bir oldu.

"Çok gürültülü." diyerek kafasını kaldırdığında bende onun sayesinde tamamen uyandım.

"Bizimle alakalı olmayan şeyler uyu işte!" diyerek kafamı tekrar yastığa koymak istediğimde iki eliyle yanlardan destek alarak bana dikkatle baktı.

"Tanıdık bir ses duydum ama." dediği anda bende istemeden de olsa doğrulmak istedim. Benim doğrulmamla kapının kırılması ve ikimizin de aynı anda o tarafa bakmamız bir oldu. Kapıdakileri görmemizle yine aynı anda küfür etmemiz bir oldu.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin