Medya: Bebek Odası
🦊
Bizim kavgadan sonra beraber çocuk odasını ve oyuncakları almak için babaannenin gezdirdiği tüm mağazaları dolaştık. En sonunda mağazaların birinde durduğumuzda babaanne burada kalabileceğimizi söyledi. Çalışanların getirdiği kataloğu alarak benimle beraber bakmaya başladı. Önceden ayarlanmış tasarımlara baktığımızda hepsi farklı şekilde ve güzellerdi. Babaanne bana bazılarını gösteriyordu ve hepsi çok güzeldi. Birkaç taneden sonra gözüm sadece bir tanesine takıldı ve o da çok güzeldi. Mavi ve gri renk ağırlıktaydı. Yatak yerdeydi, masa ve duvardaki süsler hepsi çok güzeldi. Resmi babaanneye göstererek "Babaanne bu çok güzel. Bu şekilde olsa olur mu?" sorduğumda gösterdiğim resme baktı.
"Bak bu güzelmiş. Sizin ev içinde uygun." dediğinde gülerek ona baktım. Benim gülüşüme gülerek "Tamam o zaman, dekorasyon bu şekilde olacak. Resimdekiyle aynı şekilde yaptırılsın!" diyerek mağaza sahibine kesin talimat verdi. Daha sonrada başka bir sayfadaki resmi söyledi. Benim resmi görmeme izin vermedi ama mağaza sahibine bunu gösterdi. Acaba ne için bir sayfa daha gösterdi. Odayı hızlıca seçtikten sonra arabaya geçtiğimizde "Tamam, önce şirkete uğrayalım. Daha sonrada beraber akşam yemeği yiyelim." dediğinde kimse karşı gelmedi. Dediği gibi şirkete geldiğimizde babaanne ve iki erkek kardeş toplantı salonuna gitti. Bende Merih'in odasında onların gelmesini bekledim. Bir süre beklesemde artık sıkılmaya başladım.
"Biraz etrafta gezsem çok da sorun olmaz." mırıldanarak ayağa kalktım. Odadan çıktığımda çoğu çalışan bana baktı. Daha sonrada geri önlerine dönerek işleriyle ilgilendiler. Biraz etrafta yürüdüğümde çalışan insanlar dışında pek kimse yoktu. İç çekerek ilerlediğimde toplantı salonundan çıkan Merih'i gördüğümde gülmem bir oldu. Doğru yere gelmişim anlaşılan. Merih sinirli bir ifadeyle bana baktığında şaşkınca ona baktım. Beni görünce ifadesini düzelterek hızlıca yanıma geldi.
"Kızıl Güzeli, neden odada değilsin?" sorduğunda ona anlam veremedim. Konuşmak istediğim sırada bir gülme sesi duymam bir oldu.
"Şuna bak! O kız yüzünden şirket batıyor ama sen hâlâ Mısra diyorsun." diyen kişiye döndüğümde Selin'i gördüm. Merih sinirle ona baksa da ben ona izin vermedim.
"Ne demek istiyorsun?" sorduğumda gülerek Merih'e baktı. Daha sonra kafasını iki yana salladı.
"Sen Belgin ailesine geldiğinden beri tüm tilkiler bize düşman oldular. Şirketle olan tüm anlaşmalar iptal edildi canım. Anlayacağın bunlar sen onunla evlendikten sonra oldu." dediğinde direkt Merih'e döndüm. Gözlerini sinirle kapatarak sakin olamaya çalışıyordu.
"Dize, doğru mu?" sorduğumda kafasını iki yana sallayarak elimi tuttu.
"Hayır Kızıl Güzeli. Bu olacak bir..." diyeceği sırada Selin gülerek onu böldü.
"Olacak, saçmalama istersen. Şirketin tüm işini senin evlilik haberin bozdu." dediğinde arkadan Ferit gelerek sinirle onun omzunu tuttu.
"Defol Selin! Sinirimizi daha fazla zorlama!" dediğinde o kafasını iki yana sallayarak yanımızdan çekip gitti. Ben ise direkt Merih'e baktım.
"Benim yüzümden mi?" sorduğumda kafasını iki yana salladı.
"Hayır Kızıl Güzeli sadece..." diyeceği sırada içeriden aldığım tilki kokusuyla duraksamam bir oldu. Bu koku? Tahmin ettiğim kişiye ait olamaz değil mi?
"İçeride kim var?" sorduğumda ikisi de duraksayarak bana baktı. Merih kaşlarını çatarken Ferit içeriye baktı.
"İşlerimizi batırmaya çalışan bir tilki, neden sordun yenge?" dediğinde ikisini de iterek içeriye girdim. O olamaz değil mi? İçeriye girmemle sinirle oturan babaanne ve karşısındaki tilkiye baktım. Ben içeriye girince ikisi de aynı anda bana döndüğünde diğer ikilide arkamdan içeriye girdi. Tilki bana gülerek ayağa kalktı.
"Mısra, güllü lokumum." diyerek kollarını iki yana açtığında babaanne kaşlarını çatarak ona döndü.
"Mete." diyerek gözlerimi kapattığımda üzgün bir suratla kollarını indirdi.
"Bana sarılmadın bile, bu kalbimi kırdı güllü lokum." dediğinde dişlerimi sıkmam bir oldu. Arkadan Merih hırladığında kafamı iki yana sallayarak ona döndüm. Ama ben tek kelime etmeden "Güllü lokumum buraya gel de sana bir sarılayım." dediğinde Merih'in gözleri bir anda koyu mor oldu.
"Ne diyorsun lan sen!" diyerek ona doğru atıldığında kolunu tutarak onu geri tuttum.
"Ne diyormuşum, sadece güllü lokumuma sarılmak istedim." masum bir şekilde dediğinde Merih daha da sinirlendi.
"Mete kes sesini! Dize sakin ol." dediğimde bana döndü. Şu an acayip korktuğumu söylemeliyim. Merih'in siniri daha da artınca babaanne bıkkınca konuştu.
"Kesin! Merih uslu dur ve sende benim gelinimle nasıl bu şekilde konuşuyorsun!" dediğinde Mete sırıtarak bana baktı. Ferit de bana katılarak Merih'i geri de tuttu.
"Neden onunla bu şekilde konuşmam yasak mı? Öyle değil mi güllü lokumum." dediğinde babaanne de sinirlenmeye başladı. Ah bilerek yapıyor.
"Kes lan sesini! O dilini..." diyeceği sırada elimi ağzına koyamam bir oldu. Göz ucuyla bana baktığında iç çekerek bende Mete'ye baktım.
"Cidden... Mete defol..." dediğimde omuz silkti. Onun bu umursamaz halini iç çekerek baktım. Elimi Merih den çekerek "Dize sakin ol. İşi sadece birilerini sinirlendirmek. Ayrıca ona küfür etme." dediğimde sinirle bana baktı. Ona savunuyormuş gibi olmak sinir bozucu!
"Onu mu savunuyorsun?" sorduğunda kafamı iki yana salladım. Şu an yanlış anlaşılmanın tam ortasındayım.
"Dize sakın saçma şeyler düşünme!" dediğimde Mete gülerek koltuğa oturdu.
"Aa, neden öyle diyorsun. Düşünse ne olur sanki. Sonuçta ben senin ilk ve tek..." diye uzattığında Merih gözleri sinirden kıpkırmızı oldu.
"Sakın sonunu getirme si*erim belanı." dediğinde iç çekmem bir oldu. Hayır neden böyle çocuk gibi işlerle uğraşıyorum ki?
"Dize sakin ol. Sende uslu dur!" dediğimde çocuk gibi sandalyede dönmeye başladı. Hepsi bana döndüğünde elimi yüzüme koyarak "Çocukça oyunun bittiyse ya çık git ya da teyzemi arar buraya gelmesini sağlarım." dememle gülen ifadesi bir anda dondu.
"Bunu yapamazsın! Ne kadar pislik bir kuzensin ama!" dediğinde diğerleri şok içinde bana döndü. Gözlerimi kapatarak beklediğimden "Hadi ama biraz uğraşayım dedim ama sen her zamanki oyun bozanlığındasın." dediğinde iç çekerek ona baktım. Mete Yücel, benim anne tarafımdan kuzenim ve aynı zamanda süt kardeşim. Kendisi benimle uğraşmayı seven bir salak! Hayır ciddi sorunlar sebep olacak olsa da benimle uğraşmayı seviyor.
"Defol git." dediğimde uslu uslu masadaki kağıdı kendine çekerek bir imza attı.
"Gitmek gibi bir planım yok. Hazır seni buldum biraz zaman geçirmek istiyorum." dediğinde arkada sessiz duran adam iç çekti.
"Kusura bakmayın. Mısra Hanımla uğraşmak için çocuklaştı ve anlaşmaya zarar verdi. Bunun karşılığı olan zarar Belgin ailesine ödenecektir." dediğinde hepsi birden susmuş adama baktı. Mete ise heyecanla kalkarak bana doğru yürüdü. Merih onu durdurmak istese de hızlıca yanıma gelerek bana sarıldı.
"Özledim kız güllü lokum! Baban olacak yav*ak yüzünden seni göremiyordum." dediğinde iç çekerek bende ona sarıldım.
"Küfür etme. O hâlâ benim babam." dediğimde gülerek bana baktı.
"Yine de onun yav*ak olduğu gerçeğini değiştirmiyor." dediğinde iç çekmeye başladım. Hepsinin bize bakması çok tuhaf ama asıl sinir bozucu olan Merih'in her an saldıracak durumda olması. En sonunda buna dayanamayarak kolumdan tutup beni kendine çekti.
"Tamam, ona elini bir daha sürersen seni..." diyeceği anda elimi ağzına koydum. Bana döndüğünde kendimi gülmeye zorladım.
"Tamam hâlâ küfür etmen hoş değil." dediğimde elimi tutarak beni daha çok kendine çekti. Yalnız bu sahiplenici davranışı çok hoşum gitti. Mete ise yüzünü buruşturarak arkasını döndü.
"Tamam neyse, Mısra gülü lokumum. Bugün sizde kalabilir miyim?" sorduğunda Merih’le ikimizde aynı anda ona baktık. Bizde kalacak? O ciddi değil, değil mi?
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasy| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...