Bölüm 25: Kaçırılma 🦊

980 88 91
                                    

🦊

YAZAR

Merih, Mısra'nın korkmuş halini gördükten sonra onun duş almasını sağlayarak üzerindeki kan ve kokudan kurtulmasına yardım etti. Daha sonrada yatağa yatmasını sağlayıp yanında durarak onun uyumasını bekledi. O uyuduktan sonra ise babaannesi Bilge Hanımı aradı. Kısa bir çalıştan sonra açılan telefonda babaannesine durumu kısaca açıkladı. Bilge Hanım ise bunu halledeceğini söyledi. Dediği gibi de torununun evine yakın olan yerde öldürülen tilkiler polisler tarafından bulunmuştu ve bunu yapanı aramaya başlamışlardı. Bilge Hanım emniyet müdürü ile kısa bir görüşme yaparak Mısra'nın durumunu halletti. Sonuçta güçsüz türler her zaman saldırıya uğrar ve bir taraf her zaman ölü olurdu. Burada da Mısra'nın suçu olmadığı için işler ona kadar ulaşmadan halloldu ama asıl sorun o adamları kimlerin gönderdiğiydi. O adamların sıradan olmayan birkaç infazcıyı kalayca göndermesi yeterince sorundu ve bu adamların devamı da gelecekti. Daha öncede Merih için benzer şeyler olmuştu. Bilge Hanım daha önceki tecrübeleri üzerine torununun evinin çevresine bir çok koruma yerleştirdi ve kalıcı bir çözüm düşünmeye başladı.

🦊

Merih ve Mısra yatakta birbirlerine yan dönmüş bir şekilde sessizce birbirlerine bakıyorlardı. Merih onun korktuğunun farkındaydı ve korkusuna rağmen sakin kalmayı başarmasına bir yandan da hayrandı. Merih iç çekerek "Bak ne diyeceğim, yarın başka bir eve geçelim mi?" sorduğunda Mısra şaşkınca ona baktı.

"Hayır, ben burayı seviyorum." dediğinde Merih sessizce güldü.

"Neden, sıradan bir ev." dediğinde Mısra daha önceki olayları bir anda unutmuş olacak ki doğrularak sinirle ona baktı.

"Hayır, sıradan değil! Biz burada başlayan olaylar sayesinde birlikteyiz. Eğer gidersek bunları da bırakmış olmaz mıyız?" sorduğunda Merih sırt üstü yatarak güldü.

"Hm, ben hiç böyle düşünmemiştim." dediğinde Mısra ona dikkatle izledi. Onun dikkatle bakan ifadesine gülerek "Peki o zaman sadece geçici olarak gidelim. Balayı gibi..." mırıldanmasıyla Mısra hızlıca yataktan kalkmak istedi ama Merih onu tutarak kendine çekti. Ona sarılarak "Ya da onun yerine Pelin ile beraber kız kıza tatil yapmış olursun." dediğinde Mısra daha da sinirlenerek ona baktı.

"Sen gelmezsen hiçbir yere gitmem!" dediğinde Merih kahkaha atarak boynunu öptü.

"Peki o zaman sadece baş başa olamıyoruz ve bensiz de gitmek istemediğine göre... sizin fikriniz nedir bayan Belgin?" sorduğunda Mısra gülerek ona baktı.

"Bilmiyorum. Ayrıca seninle yalnız kalmak istesem de sen uslu durmuyorsun." dediğinde ikisi de gülmeye başladı.

"Peki tamam. Bir çözüm bulana kadar evden çıkman yasak ve daha sonra ise durma bağlı bir şeyler buluruz." dediğinde Mısra sessizce onu onayladı. Merih daha sonra çalan telefon yüzünden gitmek zorunda kaldı. Mısra ise evin içinde bile bulunan korumalar yüzünden odasından hiç çıkmadı.

MISRA BELGİN

Merih gittikten sonra odadan hiç çıkmadım ama akşama doğru kapı çaldığında mecburen aşağıya indim. Ferit bana dikkatle bakarak "Nasılsın yenge?" sorduğunda kafamı iki yana sallayarak salona geçtim.

"Neden geldin?" sorduğumda umursamazca koltuğa oturarak bana güldü.

"Seni götürmeye." dediğinde ona anlam veremeyerek baktım.

"Nereye?" sorduğumda gülerek,

"Kısa süreli saklanman için bir yere." dediğinde kaşlarımı çatmam bir oldu.

"Dize bana bunu daha sonra düşüneceğini söyledi." dediğimde omuz silkti.

"Zaten onun haberi yok. Seni götüreceğim yeri bir tek ben biliyorum ve gittiğini ise babaannem biliyor." dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Ne demek haberi yoktur. Ondan habersiz hiçbir yere gitmiyorum!" dediğimde iç çekerek kafası ile işaret yapması ve boynumda acı hissetmem bir oldu.

"Üzgünüm yenge ama bunu yapmak zorundayım." dediğinde geri adım atmamla korumalar dan biri beni tuttu. Bilincimi kaybetmeye yakın ise Ferit beni kucağına alırken "Bana çok kızma." dediğini duydum. Bilincimi kaybettikten sonra uyandığımda hareket eden arabanın arka koltuğunda uzanıyordum. Vücudum ağrıyor olsa da kalkmak istediğimde Ferit'in "Uyut onu." dediğini duydum ve yüzünü net olarak görmesem de bir kadının özür dileyerek koluma iğne batırması yüzünden tekrardan bilincimi kaybettim. Kendime geldiğimde rahat bir yatakta ve pencereleri olmayan karanlık bir odadaydım. Başım ağrıyor olsa da doğrulmaya çalıştığımda birisi elini omzuma koyarak tekrar uzanmamı sağladı.

"Kendini zorlama." dediğinde o kıza baktım. Karanlık olduğu için ve hâlâ tam olarak kendime gelemediğim için kızın tanıdık sesine rağmen kim olduğunu anlayamadım. Tekrar gözlerimi kapattığımda kız küçük bir bardakla bana su verirken yandaki abajuru yakarak onu görmemi sağladı.

"Sen." dediğimde doğrulmamı sağlayarak suyu bana verdi.

"Önce su iç, uzun süredir uyudun." dediğinde bana verdiği suyu sakince içtim. Suyu içmemle içeriye Ferit girerek güldü.

"Uyanmana sevindim, bir gün boyunca uyudun ve biraz daha uyusaydın doktor çağırmak zorunda kalacaktım." dediğinde sinirle ona baktım.

"Seni pislik!" dediğimde Yeşim hızlıca araya girdi.

"Tamam kız daha yeni uyandı ve onu kışkırtmayı kes! Mısra, canım sende sakin ol, olur mu?" dediğinde sinirle ona döndüm ama o konuşmama izin vermeyerek "Ah, böyle bakma mecburduk. Bilge Hanım yani Ferit'in babaannesi kesin olarak Merih den gizli bir şekilde saklanmanı istedi." dediğinde anlamayarak ona baktım. Neden böyle bir şey istedi? Ayrıca Merih, o endişelenmiş olmalı.

"Babaanne bunu istedi çünkü Merih salağı seninle olduğu müddetçe hiçbir şeye odaklanmıyor ve devamlı olarak senin yanında durmak istiyor. Bizde güvenli olarak kimsenin bilmediği bir yerde saklanırsan iki taraf için de iyi olur diye düşündük. Bu yüzden seni buraya getirdik." dediğinde sinirle yastığı ona fırlattım.

"Bunu normal yolla yapabilirdin!" dememle yakaladığı yastığı sallayarak güldü.

"Ben daha bir şey anlatmadan sen Merih'i arardın!" dediğinde sinirle gözlerimi kapattım.

"Tamam, bu kadar yeter. Mısra hadi kalk ve bir şeyler ye." dediğinde iç çekerek iki elimi de saçıma geçirdim.

"Tamam ama... biz tam olarak neredeyiz?" sorduğumda ikili birbirine baktı.

"Ah şey, güvenli bir evdeyiz." dediğinde kıza kısa bir bakış attıktan sonra onu onayladım. İkilinin bana bakışlarını görünce iç çekerek,

"Tamam, sorun çıkarmayacağım." dediğimde tereddütle de olsa beni onayladırlar.

"Tamam o zaman, sandalyeye kıyafet koydum. Eğer duş almak istersen koridorun sonundaki karşıdaki oda." dediğinde onu onayladım. Benim onayımla ikisi de dışarıya çıktı. Bende yataktan çıkarak bahsettiği kıyafetlere baktım. Bir tane kazak ve eşofman altı vardı. Yanında da iç çamaşırları duruyordu. Asılı duran bornozu ve diğerlerini de alarak bana bahsettikleri odaya girdim. İlaç yüzünden yorgun olsam da sıcak su sayesinde en azından yorgunluğum azaldı. Hoş şimdi de uykum geldi. İkilinin yanına salona girdiğimde ikisi de koltukta oturuyordu. Benim girdiğimi görmeleriyle "Mısra canım." diyerek ayağa kalktığında onu umursamadan Ferit'e döndüm.

"Dize'yle konuşmak istiyorum." dediğimde ikili direkt birbirlerine baktı.

"Ne kadar istesen de yenge, olmaz." dediğinde sinirle ona baktım.

"Nerede olduğumuzu bilmiyorum bile, sadece sesini duymak istiyorum." dediğimde elini ensesine koyarak Yeşim'e baktı. Onun onay vermesiyle iç çekerek telefonunu bana uzattı. Tam alacakken geri çekip

"Benden bahset ama Yeşim den bahsetme! Sadece seni buraya getirdiğimi söyle yeter." dediğinde onu hızlıca onayladım. Telefonu tekrar uzatınca elinden alarak uyandığım odaya geri döndüm. Acil aramalarda Merih'in numarasını bulmamla hızlıca aradım. Kısa bir çalıştan sonra açılan telefonla konuşmak istedim ama ben tek kelime edemeden Merih ağzına gelen her kelimeyi yaratıcı bir şekilde bağırmaya başladı.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin