🦊
Abimlerin daha önceden bana attıkları adrese gitmeden önce Merih'e de dediğim gibi hediye için AVM'ye uğradık. Başta öylesine söyledim ama ona gerçekten de güzel bir şey almak istiyorum. Anlamlı olmalı, ikimiz içinde güzel bir şey. Ama ne alabilirim ki. Girişte bir köşede durarak "Talha, sence ne alabilirim?" sorduğumda düz ifadesini bana yönlendirdi.
"Bu konuda bir fikrim yoktur. Daha önce hiç hediye almadım." dediğinde sessizce ona baktım. Daha sonrada iç çekerek kafamı salladım.
"Bende!" dediğimde şaşkınca bana baktı. Onun bakışını görünce "Yani bir kez aldım ve o da... Merih'e abimle beraber yüzük aldığım zaman. Onun dışında hediye alabileceğim pek kimsem yoktu." dediğimde beni kafasıyla onayladı. Onun onayına gülerek "Gidip bazı mağaza ve dükkanları gezelim. Belki o zaman bir fikre sahip olabiliriz." dediğimde beni kafasıyla onayladı. Onun onayıyla beraber yürüyen merdivenlere doğru ilerledim. Öncelikle saat alabileceğimi düşündüm. Bu yüzden de gördüğümüz ilk saatçiye girdik. Gösterilen saatlerde genel olarak deri kordonlulara baktım. Daha sonrada metal ve en sonunda da hasır kordon olan siyah renkte bir saat seçtim. Talha parasını verdiğinde kutunun içindeki saate bakarak iç çektim.
"Merih Bey'in zevkine uyuyor." dediğinde kutunun kapağını kapatarak ona baktım.
"Evet uyuyor ama... saat çok sıradan oldu sanki." dediğimde kısık gözlerle kutuya baktı. Daha sonrada kafasını kaldırarak karşımızda duran giyim mağazasına baktı.
"Saate uygun bir takım da alabilirsiniz." dediğinde bende mağazaya baktım. Cam mağazanın vitrinde bazı takımlar ya da gece elbiseleri vardı.
"Olabilir." diyerek mağazaya doğru yürüdüğümde o da arkamdan ilerledi. Mağazaya girerek etrafıma kısa bir bakış attım. İş için genel olarak resmi giyiyor. Takımlar daha iyi olacak. Takımların olduğu reyona ilerlediğimde siyah bir buluz ve etek giyen kadın görevli yanımıza geldi.
"Merhaba, ne tür bir şeye bakmıştınız?" sorduğumda takımların olduğu tarafa baktım. Benim bakışımla "Eşiniz için mi?" sorduğunda sessizce onu onayladım. Benim onayımla bir süre durdu daha sonrada "Eşinize uygun beden bulmakta zorlanabiliriz ama terziyle biraz ekleme yaparsak ona uygun bir şeyler bulmuş oluruz." dediğinde anlam veremeyerek ona baktım. O ne demek lan? Bekle!
"Ah, hayır o benim eşim değil." dediğimde Talha'ya kısa bir bakış atıp hızlıca özür diledi. Ben ise onu takmadan takımların olduğu tarafa ilerledim. Talha da arkamdan geldiğinde "Sence beyaz alsam giyer mi?" sorduğumda bir süre takımların olduğu tarafa baktı. Bir süre onu beyaz takımla hayal etsem de kafamı iki yana sallayarak "Vazgeçtim gri renk onda daha iyi durur." dediğimde aynı ifadeyle durmaya devam etti. Elimin tersiyle göğsüne hafifçe vurarak "Beğendiğin bir şey mi var?" sorduğumda bana bakarak kafasını iki yana salladı. Ben ise umursamadan baktığı takımı kadına göstererek "Şu kıyafet, bak bakalım takım ona uyuyor mu?" sorduğumda kadın hızlıca beni onayladı. Talha da reddetmek istesede ona izin vermeyerek itip "Dize'nin parasını harcıyoruz. Kafana göre seç yani!" diyerek kahkaha attığımda o da güldü. Kadın onu yönlendirince mecburen o tarafa gitti. Bende gri takımlara bakarak Merih'e uygun olan takımı seçtim. Bir süre öylece baksam da Talha yanıma gelerek arkasına korkuyla baktı.
"Ben sizi kasada beklesem olur mu?" sorduğunda elimdeki takımı ona uzattım.
"Beklemene gerek yoktur. Seçtim bile." dediğimde şaşkınca elimdeki takıma baktı.
"Ölçüleri..." diyeceği sırada sırıtarak önden ilerledim.
"Talha, benim Dize'nin ölçüsünü bilmeme gibi lüksüm olabilir mi? Onun bedenindeki her ölçüyü bilirim ben." diyerek takımı kasaya bıraktığımda Talha bana kızarmış bir suratla baktı. Gözlerimi devirerek "Bel altı düşünmesene!" dediğimde yumruğuna öksürüp cebinden kartı çıkardı.
"Düşünmedim." dediğinde omzuna vurarak yanından geçtim. O da ödemeyi yapıp hızlıca yanıma geldi. Ciddi bit şekilde "Başka almak istediğiniz bir şey var mı?" sorduğunda etrafıma bakındım.
"Bunlar tamam ve başka..." diyeceğim sırada küçük bir mağazanın üzerinde hediyelik yazdığını görünce merak etmem bir oldu.
"Girmek ister misiniz?" sorduğunda ona baktım. Daha sonrada kafamla onaylayarak mağazaya doğru ilerledim. Dışı tamamen camdan ve içindeki sevimli oyuncakları görünce güldüm. Otomatik kapı açıldığında etrafıma bakındım. İçeriye girdiğimde sevimli pelüş kedi gördüğümde gülerek o tarafa yürüdüm. Çok güzel! Kediyi almamla bir kadın sessini duymam bir oldu.
"Ah, sevimli bir kedi. Rica etsem arkasındakini de bana verebilir misiniz?" dediğinde kadına baktım. Uzun sarı saçı vardı ve gözleri iki renkti. Çok güzel! Mavi ve kahverengiyle güzel bir uyum olmuştu. Arkasındaki kediyi alarak ona uzattığımda "Teşekkür ederim." diyerek benden aldığında karnını fark etmem bir oldu. O da hamile. Bakışımı görünce elini karnına koyması bir oldu.
"Ah, özür dilerim. Kaba bir şekilde baktım." dediğimde bir süre bana baktı. Daha sonrada kafasını iki yana salladı.
"Sorun değil." dediğinde arkadan bir adam gelerek bize baktı.
"Aldıysan gidelim." dediğinde kadın gülerek onu onayladı. Bana tekrar dan dönerek,
"Tekrardan teşekkür ederim." diyerek adamın elini tutarak kasaya doğru ilerlediler. Bende aldığım siyah kediye sarılarak arkamı döndüm. Kediye bakarak istemeden de olsa güldüm.qa
"Sevimli, sende baban gibi tatlı bir kedi olmalısın." diyerek diğer oyuncaklara baktım. Bazılarına baksam da elimdeki kedi dışında başka bir şey almamaya karar verdim. Kasaya gitmek istediğimde sevimli bir kupa görmem bir oldu. Tek kaşımı kaldırarak kupanın olduğu tarafa ilerledim. Üzerinde kedi çizimi vardı ve kulpu da kedi kuyruğu gibiydi. Gülerek kupayı aldığımda rahatlatıcı bir aura hissettim. Karnıma bakarak "Senin de hoşuna gitti. Annenin de hoşuna gitti." diyerek kupayı da beraberinde yanında duran benzer kupayı da alıp kasaya doğru ilerledim. Ücretini ödedikten sonra mağazanın girişinde bekleyen Talha'nın yanına gittim. Poşeti elimden aldığında "Dikkatli ol, bardak var ve sakın kardırılmasın!" dediğimde elindeki poşete kısa bir bakış atıp beni onayladı. İkimizde AVM den çıkarak arabaya geçtik. Aldıklarımızı bagaja koyduğunda sessizce arka koltuğa geçtim. Telefonu alarak abimin attığı konumu, Talha'ya gönderdim. Şimdi de abimlerin yanına uğrayabilirim.
Talha'ya attığım konumdan sonra bir süre duraksayarak bana baktı. Tekrar telefona bakarak "Bana doğru konumu gönderdiğinizden emin misiniz?" sorusuyla telefona baktım. İki sohbettekilerin de aynı olduğundan emin olduktan sonra onu kafamla onayladım.
"Evet, bana atılan konum bu." dediğimde kaşlarını çatarak bir süre daha duraksadı.
"Abinize sorsanız, konumun doğru olup olmadığını." dediğinde onun bu şüpheci haline anlam veremedim. Yine de dediği gibi Olcay'ı aradım. Bir süre sonra telefonu açtı.
"Efendim, fıstık?" sorduğunda gülerek pencereden dışarıya baktım.
"Ya, abi. Sen bana doğru konumu attın demi. Yanlış bir yere gitmek istemiyorum." dediğimde gülmesi bir oldu.
"Tabi lan. Murat'ın attığı konumu sana gönderdim." dediğinde bende güldüm.
"Tamam o zaman kapattım." dediğimde beni onaylayarak telefonu kapattı. Telefonu kulağımdan çekerek "Konum doğru." dediğimde ona attığım konumu tekrar kontrol edip arabayı çalıştırdı. Tereddütte olsa da konuma göre arabayı sürmeye başladı. Neden birden bu ifadeyi takındı ki?
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasy| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...