🦊
Ona dokunan kızı gördüğümde istemeden de olsa hırlamaya başladım. O kız neden ona dokunuyor. Orada bulunan jaguarları ve panterleri umursamadan hızlıca o tarafa doğru yürüdüm. Pelinin sinirle "Kes saçmalığı!" dediğini duyduğum da o kızda şımarıkça,
"Kesmemi istiyorsun ama o kız nerede? Ben onu göremiyorum!” dediğinde daha sinirlenmeye başladım. Kızın ona dokunan eline pençemi geçirerek diğer elimle de boğazını tuttum
"Buradayım, şimdi konuş!” dediğimde kız acıyla yüzünü buruşturdu. Bu halini umursamadan "Bir daha bana ait olana dokunursan o uzuvlarını parçalara ayırırım!" diyerek onu geri ittim. Daha sonra da Merih'in kolunu tutarak onu kendime çektim. Benim bu hareketime şaşkınca bakmaya başlasa da umursamadan kolunu daha sıkı tutarak "Gidelim." deyip gruptan uzaklaşmamızı sağladım. Bunu yaptığımda onun tek kaşını kaldırarak bana baktığını gördüm.
"Bu yaptığın da ne? Sabah söylediklerin den sonra." Dediğinde yürümeyi bırakıp kafamı eğdim.
"O şey, uykulu bir halde yanlış konuşmak." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. Başka bir şey daha söylemek istesede ona izin vermeyip cebimdeki yüzük kutusunu çıkararak ona verdim. Önce yüzük kutusuna sonrada bana baktığında "Özür dilerim." dediğimde herkes bize bakıyordu. Bu git gide utanç verici olmaya başladı. Ona verdiğim kutuyu açmasıyla şaşkınca bana baktı.
"Bu yüzükler de ne?" sorduğunda dudağımı ısırarak ona baktım.
"Özür amaçlı hediye! Yani sen kabul edersen öyle." mırıldandığımda tek kaşını kaldırdı.
"Yüzük?" sorduğunda onu onaylayarak kutuyu elinden alıp yüzüğü sakince parmağına taktım. Ben bunu yapınca gülerek "Ve tam oldu... sen nasıl tam ölçüyü tutturdun?" sorduğunda gülerek ona baktım.
"Ferit söyledi!" dememle merakla bakan ifadesi bir anda sinirli bir hal aldı.
"Ferit ne alaka?” sorduğunda bu kızan haline anlamayarak,
"Ah, şey biz...." diyeceğim sırada birinin arkadan ağzımı kapatarak beni kendine çekmesi bir oldu.
"Hiç sordu söyledim! Öyle değil mi yenge?" sorduğunda sadece kaşlarımı çatarak ona baktım. Benim bakışımı başta anlamasa da Merih'in beni ondan uzaklaştırmasıyla ağzımı kapatmaya devam ettiğii o zaman anladı. Merih beni kendine daha da çekerek,
"Bir daha ona dokunma!" dediğinde bende ona sarıldım.
"Tamam sakin ol! Sadece... neyse siz barıştınız mı?” sorduğunda bana daha sıkı sarıldı.
"Seni alakadar etmez!" dediğinde anlamayarak ona baktım. Beni affetti mi affetmedi mi? Ona anlamayan gözlerle baksam da o kimseyi umursamadan beni de peşine takarak yürüdü. Arabaya geldiğimizde kilidi açarak beni bıraktı. Arabaya binerken bana kısa bir bakış atıp "Arabaya bin." dediğinde geri adım attım. Kaşlarını çatsada iç çekerek "Arabaya bin lütfen." dediğinde bu seferde tereddütle de olsa onu onaylayarak arabaya bindim. Ben arabaya bindiğimde sakince bana dönerek kutunun içindeki diğer yüzüğü alıp bana uzattı. Anlamayarak ona bakınca "Parmağını uzat." dediğinde itaatkarca elimi uzattım. Yüzüğü parmağıma taktıktan sonra "Şimdi gidelim!" dediğinde dudağımı ısırmaya başladım. Yol boyunca sessiz kalarak, dudağımı ısırmaya devam ettim. Eve geldiğimizde arabayı park ettiği gibi eve girene kadarda aynı sessizliğinde kaldı. İçeri girdiğimizde bile aynı sessizlikte durduğunda en sonunda buna dayanamayarak,
"Beni affetmedin mi?” sorduğumda bana kısa bir bakış attıktan sonra önüne döndü. Sinirle yumruğumu sıkarak "Dize!" dediğimde yine beni umursamayınca gözlerimin dolduğunu hissettim. Yine ağlamak istemiyorum! Bana cevap vermeyip yukarıya çıktığında bende sessizce koltuğa oturdum. Bacaklarımı kendime çekip bir yandan da sıkıca sarılırken kafamı koluma gömdüm. Bana cevap vermiyor bu çok sinir bozucu! Ağlamak da sinir bozucu ama ağlıyorum. Ve ağlamayı hiç istemiyorum! Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra bir iç çekiş duymam bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasy| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...