🦊
MISRA BELGİN
Gözlerimi açtığımda loş ışıktan ötürü tekrar kapatmak zorunda kaldım. Hissettiğim ağırı hissini es geçsem de Ferit'in sesini duymamla yüzümü buruşturmam bir oldu. Onun niye sesini duyuyorum lan ben! Merih nerede? Gözlerimi tamamen açmamla başımda bekleyen üçlüye baktım. Ferit sırıtarak "Gözlerini açtı. Yani iyi." dediğinde Yeşim arkada kafasına vurdu.
"Ferit sus!" dediğinde yaşlı bir adam gülerek onları böldü.
"Tamam çocuklar sakin olun. O iyi sadece bayılmış daha öncede söylemiştim." dediğinde herkes susmuş bana bakıyordu. Mete sırıtarak omzuma vurdu.
"Senin korunmaya hiç ihtiyacın yokmuş be güllü lokumum. Daha çok çevrenin senden korunması lazım." dediğinde yüzümü daha da buruşturdum. Geveze... gözlerimi kapatarak elimi karnıma koydum.
"Midem bulanıyor." zorda olsa mırıldandığımda Mete'nin yüzü düştü.
"En azından gülüyormuş gibi yapabilirdin." dediğinde kafamı iki yana salladım.
"Hayır... gerçekten de midem bulanıyor." diyerek doğulmam bir oldu. Elimi ağzıma koyduğumda Ferit hızlıca masanın üzerindeki vazoyu alarak içindekileri yere boşaltıp bana uzattı. Vazoyu almamla midemi boşaltmam bir oldu. Hepsi aynı anda başka tarafa döndüğünde kapının kırılırcasına açılması bir oldu. Kafamı kaldırmama gerek kalmadan Merih'in sesini duydum.
"Mısra!" diyerek onları itip bana baktı. O böyle girince hepsi birden dışarıya çıktılar. Ben ise yatakta arkamı dönerek bana bakmasına izin vermedim. Şaşkınca bana baktığını hissetsem de yüzümü sakladım.
"Bakma!" dediğimde ne diyeceğini bilemeyerek kolumu tutup yüzüme bakmaya çalıştı. Ben ise daha da arkama dönerek "İğrenç, bakma!" dediğimde kolumu tutarak karşıma oturdu.
"İğrenç falan değil yüzme bak." diyerek çenemi tuttu. Daha sonrada derin bir nefes alarak yataktan kalkıp vazoyu elimden alıp yere bıraktı. Ardından da beni kucağına alarak banyoya doğru yürüdü. Banyoya geçtiğimizde suyu açarak sakince yüzümü yıkadı. Yüzümü yıkamayı bitirince "Özür dilerim. Seni yalnız bırakmamalıydım." diyerek beni kendine çekti. Bende ona sarıldığımda "Çok korktum." dediğinde ağladığını fark etmem bir oldu. Şaşkınca ondan ayrıldığımda sulu ve kızarmış gözlerle beni izliyordu.
"Ağlama." dediğimde hıçkırmam bir oldu. Ben onun gözünü sildiğimde o da benim gözümü sildi.
"Özür dilerim, seni ağlattım da." dediğinde kafamı iki yana sallayarak ona sarıldım.
"Ağlama." diyerek ona daha sıkı sarıldığımda o da aynı şekilde bana sarıldı. İkimizde bir süre birbirimize sarılsak da en sonunda Merih beni odaya taşıdı. Yatağa uzanmamı sağlayarak alnımı öptü.
"Özür dilerim. Bir daha asla seni yalnız bırakmayacağım." dediğinde onu kafamla onayladım. Benim onayıma gülerek elini yanağıma koydu. Sakince başparmağını yanağımda gezdirerek "Biraz uyu." dediğinde onu onaylayarak gözlerimi kapattım. Ben gözlerimi kapattığımda elini geri çekerek bu seferde elimi tutup yanıma uzandı. Ona sarıldığımda kafamı göğsüne koymamı sağladı. Bir süre ikimizde bu şekilde durduğumuz da ona sorduğum her soruyu yani benim hatırlamadığım şeyleri anlattı. Benim yukarıya çıkmamdan sonra Talha bir anda gelerek eve izinsiz girildiğini söylemiş, ikili de bunun üzerine peşimden yukarıya çıkmışlar ama sorun şu ki ben yerde baygın bir şekilde yatarken adamın dili kesilmiş bir şekilde köşede yatması. Adamın dilini kesmişim ve bunu neden ya da nasıl yaptığımı hatırlamıyorum. Yine boşlukta gibi hissediyorum ve bu olaylar çok fazla olmaya başladı. Benim uykumun olmamasından dolayı ikimizde aşağıya indik. Salonun ortasında diz çökerek bağlanmış adama baktım. Ağzından kan geliyordu ve o... bana aşırı korkmuş bir şekilde bakıyor. Merih elini gözüme koyarak "Rahatsız edici olmalı, bakma." dediğinde elini tutarak güldüm.
"Sorun değil." dediğimde beni onaylayarak elini geri çekti. Ferit ise iç çekerek elindeki aletleri masanın üzerine attı.
"Babaannem bana sadece temel olarak anlattı. Uygulamaya hiç geçmedim ki!" dediğinde anlam vermeyerek ona baktım. Merih benim bakışımı görünce elini saçıma geçirerek dikkatimi üzerine çekti.
"Zihin nüfuzu." dediğinde onu onayladım. Zihin nüfuzu, bir kişinin kafasına girmenin kolay ve tehlike yoludur. Zihne bir kez nüfuz edildiğinde o kişinin tüm anılarını görebilirsin. Ama tehlikeli olduğu için yaşlı olan konsey üyeleri ya da deneyimli olanlar dışındakilerin kullanması yasaktır. Ferit sinirle aletlere baktığımda ben de onlara baktım. İstemeden gözlerimi kapattığımda Mete gülerek konuştu.
"Sözde güçlü panter! Mısra bile zihin nüfuzunu yapabiliyor." dediği anda herkes bir anda bana döndü. Bu çocuk gerçekten de geveze!
"Kitaplardan öğrendim. Yani... çok şey bildiğimi söyleyemem." dediğimde Ferit tek kaşını kaldırdı.
"Bildiklerini bana anlatsana belki ben bu şekilde de olsa yapabilirim." dediğinde Merih'e bakmam bir oldu. Ben sana nasıl anlatayım bunu! Benim ifademi görünce Merih sakince bana baktı.
"Onu bu işe bulaştırma!" dediğinde Ferit kafasını iki yana sallayarak koltuğa geçti. Ben ise adama bakmaya başladım. Zihin nüfuzunu tabikide kitaplardan bilmiyorum ben daha çok... bunu yaşadım. Evet, yaşadım ve öğrendim. Ailemizde bir şeyler bilmek zorunludur ve bende yeteneksiz olarak bilindiğim için babam bana öğretmişti. Buna öğrenmek diyebilirsek.
"Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Ama ben deneyebilirim." dediğimde Merih direkt beni kendine çekti.
"Aklının ucundan geçirme!" dediğinde kolunu tuttum. Ona bakma şeklimi görünce kafasını başka tarafa çevirdi.
"Sorun değil, Daha önce yapılma şeklinide gördüm." dediğimde Merih'in bana dönmesi bir oldu. Kafamı iki yana sallayarak "Kasetlerden." dediğimde adama baktı. Daha sonra da bana döndüğünde Mete sırıtarak konuştu.
"Bırak denesin! Bu konuda bilgisi iyidir. Anlatamaz ama kolayca yapar benim güllü lokumum." dediğinde Merih hırlayarak ona döndü. Ben ise kolunu tutarak sorun olmadığını gösterdiğimde Ferit iç çekerek konuştu.
"Babaanne gelecek zaten, ama denemek istiyorsa bırak denesin." dediğinde hepsi susarak bana baktı. Merih iç çekerek geri elimi tuttu
"Tamam o zaman... sen... bir şey olamayacak... diyorsan." mırıldandığında gülerek yanağını öptüm.
"Merak etme! Bana bir şey olamayacak." dediğimde bu seferde beni kafasıyla onayladı. Bende geri adım atarak adama yaklaştığımda bana daha da korkarak baktı. Ferit ise masadaki aletleri gösterdiğinde "Onlara gerek yoktur." dediğimde Ferit tek kaşını kaldırdı.
"Onlar olmadan nasıl yapacaksın?" sorduğunda adama yaklaşarak elimi onun boynuna koydum.
"Pençelerim işe yarar." dediğim anda kafasını iki yana salladı.
"Babaanne bana bundan hiç bahsetmedi." dediğinde omuz silkerek pençemi çıkardım.
"Ben böyle biliyorum ama." mırıldanarak adama baktım. Gülerek elimi boynuna koyarak "Bu... biraz fazla acıtacak." diyerek pençemi boynuna geçirmem bir oldu. Ben bunu yaptığımda bağırmaya çalışması üzerine zihnine girdim. Kendime geldiğimde adamla ikimiz karanlığın ortasındaydık. Bir süre etrafıma bakarak "Bana sen göstermek ister misin? Yoksa ben zorla mı anılarını karıştırayım?" sorduğumda gözleri korkuyla büyüdü. Kafasını iki yana sallayarak elini kaldırdı. Daha sonrada gözlerini kapatarak bazı anıları düşündü. Her düşündüğü anıda görüntüler değişiyordu. En sonunda tanıdık bir evin içinde olduğumuzda istemeden geri adım atmam bir oldu. O gerçekten de... bunu yapmaz... benden o kadar mı nefret ediyor? Adam benim bakışımı görünce biraz korksa da bu anıda kalmaya devam etti. Anı da karşımızda oturan adama bakarak "Senin için asla değerim olmadı." mırıldanarak tetikçiyle konuşan babama baktım. Onun için asla değerim olmadı.
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasi| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...