🦊
Şimdiki An
MISRA BELGİN
Karşımda duran adama bakarak yumruğumu sıktım. Onun için asla Bir Aktan olmadım ve olmayacaktım. Yine de kızını öldürmek istemesi çok fazla değil mi? Neden benden bu kadar nefret ediyor ki? Onun için neyi yapmadım, neyi eksik yaptım ki benden kurtulmak isteyecek kadar nefret ediyor? Beni doğurmayı annem tercih etti ama neden ben suçlu oldum? Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde yanımdaki adamı hatırlamam bir oldu. Elimi gözüme koyarak sakince sildim. Boğazımı temizleyerek "Sana emir veren o muydu?" sorduğumda beni kafasıyla onayladı. Tekrar önüme dönerek sabit duran görüntüye baktım. Geri adım atarak arkamı dönüp "Sana tam olarak ne tür bir emir verdi?" belki bir umut beni öldürmek istememiştir. Belki, farklı bir şeydir? Benim ona bakan halimi görünce gözlerini kaçırdı. Bunu yapmasıyla babamın sesini duydum.
"Onu bul ve karnındaki çocuğun kesin olarak öldüğünden emin ol! Sakın ona zarar verme, hâlâ ondan almam gerekenler var." dediğinde kendi yaptığım leke izine dokundum. Gözlerim sadece dolmuştu ama şu an akıyorlardı. İnadıma akmaya devam ediyorlardı. Bu söylediklerinin gerçek olmasını istemeyerek akmaya devam etti.
"Neden, benden nefret ediyorsun ki?" mırıldanınca adam bana bakmaya başladı. Ben ise yumruğumu sıkmaya başladım. Ondan nefret etmek istiyorum ama o... hâlâ babam. Elimi karnıma koyarak bir süre öylece baktım. Ne kadar babam olsa da artık buna dayanamam. Konu sadece ben olsam sorun değil. Buna alışkınım ama bebeğim... ona dokunmasına izin vermem! Sinirle gözlerimi kapattığımda başka bir tilkinin varlığını hissetmem bir oldu. Arkamı döndüğümde bana gülerek bakan kadını gördüm. Adam ise benim aksime dehşete düşmüş bir şekilde bakıyordu. Ne oluyor lan? O kadın da kim? Niye bana bu kadar çok benziyor?
YAZAR
Grup Mısra'nın o adımın zihnin den çıkmasını beklediler ama aralarında en çokta Merih endişeyle bekliyordu. Ona ne kadar güvense de onun başına buyruk davranışlarından dolayı korkuyordu. Ya başına bir şey gelirse? Endişesi fazla olsa da ona karşı gelmek ve onun üzüldüğünü görmekte istemiyor. Onlar Mısra'ya baksalar da en sonunda babaanneleri Bilge Hanım da geldiğinde hepsi bu seferde ona odaklandılar. Bilge Hanım içeriye girdiğinde Mısra'nın zihin nüfuzunu kullandığını gördüğü anda şaşkınca ona baktı. Daha sonra da sinirle "Sizi salaklar! O neden zihin nüfuzu yapıyor?" bağırdığında hepsi bu tepki üzerine biraz korkmuşlardı. Ferit tereddüt etse de yavaşça öne çıktı.
"Babaanne kendisi yapmak istedi ve bende pek bil..." diyeceği sırada Bilge Hanım elini kaldırarak onu susturdu.
"Kes! O istemiş olsa da siz reddetmeliydiniz! Bu işin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor musunuz? En küçük yanlış harekette adamı ve kendisini öldürür!" dediğinde Merih korkuyla Mısra'ya baktı. Onun korkusu artarken diğerleri yavaşça gerilmeye başlamıştı. Mete ise bu gergin ortama rağmen gülmeye devam etti.
"Yaşlı Belgin o kadar da endişelenme, bunu yapan Mısra. Yani bir şey olmaz." dediğinde herkes ona döndü. Babaanne ise sinirle ona baktı.
"Seni hergele! Kuzenin hamileyken böyle tehlikeli bir şey yapmasına karşın nasıl rahat olabilirsin!" dediğinde Mete yine aynı ifadeyle onları izledi. Merih ise küfür ederek Ferit'e döndü.
"Bir b*ku da adam gibi becerseydin Mısra böyle bir şey yapmazdı!" bağırdığında bu seferde Ferit öne çıktı. Ama tek kelime edemeden Bilge Hanım onları susturdu.
"Kesin! Ne zamandan beri böyleler?" sorduğunda Merih endişeyle babaannesine baktı.
"Bir saat falan." mırıldandığında kadın gözlerini kapattı. Bu sırada Mete artık bu gergin ortama dayanamayarak elini kaldırdı.
"Yaşlı Belgin? Bu kadar endişelenmesen mi?" demesiyle bir anda herkesin hedefi oldu. Ona sinirle bakan gözleri görünce "Bakın Mısra, bu konuda iyidir ve... yani o durumda bayılsa dahi kendini o tetikçinin zihinden atar. Her türlü o iyi yani." dediğinde Bilge Hanım kaşlarını çattı.
"Saçmalık! Eğer zihindeyken bayılırsa iki tarafta sonsuza dek birbirlerinin zihninde mahkum kalır." dediğinde Mete tekrardan büyük bir kahkaha atarak onlara baktı.
"Evet bu normal zihin nüfuzun da olabilirdi ama o işi biraz farklılaştırıyor." diyerek onun elini gösterdi. Herkes adamın boynundaki ele baktığında "4 parmak kullanması gerekir ama o sadece 2 parmak kullanıyor. Anlayacağın zihninin yarısını dışarıda bırakıyor." dediğinde Bilge Hanım anlam veremeyerek ona baktı. İlk defa böyle bir şey görüyordu. Geçmişte bir çok kez zihin nüfuzunu kullandı ve kullananları gördü. Ama böyle bir şey ilkti. Mete sırıtarak "Kanıtlamamama izin verin." diyerek önündeki masadan bardağı alıp sert bir şekilde Mısra'ya fırlattı. Bunu yaptığında Merih ona saldırmak istedi ama Mısra'nın bardağı yakaladığını gördüğünde şaşkınca ona baktı. Mete sırıtarak elini kaldırdığında bardağın parçalanması ve hemen yanında ateşten bir çember oluştu. Mete büyük bir alkışla "Gördün mü? Kendini direkt korumaya alıyor. Biraz daha zorlarsan seni delirtene kadar illüzyonun içine bile hapsedebilir." diyerek titremesi bir oldu. Onun bu söyledikleri üzerine Bilge Hanım kafasını iki yana salladı.
"Bu... harika ama... nasıl bunu yaptı?" sorduğunda Mete omuz silkerek bilmediğini belli etti.
"Açıkçası bende bilmiyorum. Sadece bir kez yaptığını gördüm. O zamanda en sevdiği kolyesini çalan tilkinin üzerinde kullanmıştı. Ah, kardeşi onu durdurmak istediğinde az kalsın kardeşinin kafasını..." diyerek baş parmağını boğazının önünden geçirdi. Hepsi irkildiğinde Mısra'nın bir anda çevresindeki çember daha da büyüdü. Bunun üzerine hepsi o tarafa döndü.
"Ne oluyor?" sorduğunda bu seferde herkes Merih'e döndü. Mete ise kaşlarını çatarak ona baktı.
"Emin değilim ama tehlikede olduğunu hissetmeye devam ediyor gibi duruyor." dediğinde hepsi ne diyeceğini bilemedi. Mısra hırlayamaya başladığında Mete kafasını iki yana sallayarak "Adamın kafasında bir şeyler oluyor ama ne olduğunu bilmiyorum." dediğinde Merih onun yanına gitmek istedi. Bunu yapmak istese de arkadan yabancı bir tilki omzunu tuttu. Bunu yaptığında herkes ona döndü. Mete ise şaşkınca "Anne?" dediğinde bu seferde dikkatler o kadının üzerindeydi.
"Uslu dur. Ona yaklaşırsan ilk iş seni öldürür. Kendine geldiğinde eşini öldürdüğünü görmesini istemezsin öyle değil mi?" sorduğunda Merih korkuyla Mısra'ya baktı. Onun ifadesine gülerek "Merak etme bir şeyi yoktur. Sadece... biraz önlem alıyor o kadar." dediğinde hepsi anlam vermeyerek ona baktı. Melisa ise sessizce Mısra'ya bakmaya devam etti. Daha sonrada "Küçük bir konuşma olsa da işgal altında hissediyor." dediğinde kimsenin konuşmadığını fark eden Mete araya girdi.
"Anne ne demek istiyorsun? Neyden kendini koruyor ya da kiminle konuşuyor?" sorduğunda Melisa gülerek oğluna baktı.
"Bir şey değil, sadece kendine gelene kadar onda uzak durun." dediğinde kimse ona karşı gelmedi. Melisa onlara bahsetmese de durumun farkındaydı. Onun Buzul'la konuştuğunu biliyordu ama bundan kimseye bahsedemezdi. Onunla bir anlaşması vardı. Anlaşmayı bozarsa herkesin zarar göreceğini bilerek susmaya devam etti. Mısra ise en sonunda Buzul ile yaptığı konuşmadan sonra adamdan tamamen ayrıldı. Yorgun bir şekilde etrafına baktığında şaşırması bir oldu. Çevresindeki insanların ona korkuyla ve endişeyle bakması kendisini de germişti. Adamın kafasındaki gördüğü şeylerden sonra Mısra eskisi gibi biri olamayacağının farkındaydı ve olmak da istemiyordu. O artık başka biri olacaktı. Ailesine dokunan herkesten kurtulacaktı.
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasia| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...