🦊
Merdivenleri inerken olduğum yerde durarak merdivenin köşesine oturdum. Neden karşı çıkıp saçmalayıp durdum ki? Şu dilimi... cidden ben tam bir malım! Bir süre yerde öylece oturduğum sırada birinin sıcak buharı çıkan bardağı bana uzatması bir oldu. Önce bardağa sonrada uzatan kişiye baktığımda bana güldü.
"Bu kadar ağlama bence, sana hiç yakışmıyor." dediğinde sessizce önüme dönerek elimi yüzüme koydum. Ağladığımı fark etmemiştim. O ise gülmeye devam ederek yanıma oturup bardağı tutmamı sağladı. Elimdeki sıcak bardağa öylece bakarken "Konuşmalarınızı duydum." dediğinde anlamayarak ona baktım. O ise iç çekerek "Asansörde bağırıyordunuz ve çoğu kişi zaten sizi duydu. Bu yüzden de buraya geldim." dediğinde sıcak bardağa bakmaya devam ettim.
"O zaman benim değil, onun yanına gitseydin." dediğimde iç çekerek diğer basamağa kolunu koyarak arkasına yaslandı.
"Açıkçası... sen salaksın, o senden daha salak bu yüzden de bende seni seçtim." dediğinde sinirle ona döndüm. O ise elini havaya kaldırarak "Tamam, sadece şakaydı!" dediğinde geri önüme döndüm. Bende salak olduğumu biliyorum. Elimdeki bardağı bırakarak ayağa kalkmak istediğimde "Bak, Merih'in şimdiye kadar ilgilendiği hiç kız olmadı, bırak ilgilenmeyi işi olmadığı müddetçe hiçbir kıza da bakmaz. O kız ise yani Selin... o kardeşimin güvenini defalarca kazandı ve defalarca kez ona yardım etti. Bu yüzden onu savunmuş olmalı. Başka bir sebebi yok ve olamazda." dediğinde elimle oynamaya başladım.
"Tahmin edebiliyorum." diyerek ona döndüm. Ferit ise dikkatle bana bakınca "Ben sadece kızgınım. Ondan uzaklaşmak gibi saçma bir düşünce içinde değilim. Şu an bile onun kalbini kıracak saçma bir şey söylememek için buraya geldim." Diyerek onun iç çekerek bakan ifadesini izledim. Ona bakmayı bırakıp derin bir nefes alarak merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladım.
"O zaman ona da bunu söyle yoksa yine yanlış anlaşılabilirsin." dediğinde olduğum yerde durmam bir oldu. Evlendiğimde günün ertesi sabah yaptığım saçma konuşmayı anımsamamla yüzümü buruşturmam bir oldu. O haklı, ya beni yine yanlış anladıysa.
"Bazen bir pislikten farkın yok ama bazen de sinir bozucu derecede haklı oluyorsun!" dediğimde sırıtarak arkasına yaslandı. Ben ise indiğim merdivenleri geri çıktım.
"Babaannemin odasında!" dediğinde ona kısa bir bakış atıp o tarafa doğru koşarak ilerledim. Söylediği gibi kokusu o taraftan geliyor. Odaya yaklaşırken elinde su bardağıyla gelen Selin'e kısa ve öldürücü bir bakış attıktan sonra hızlıca odaya girdim. Odaya girdiğimde koltukta öylece oturan Merih'e ve yanında ne olduğunu anlamaya çalışan Babaanneye baktım.
"Mısra?" bana baktığında Merih de direkt bana döndü.
"Babaanne sorun olmazsa..." mırıldandığım da beni onaylayarak Merih'e son bir bakış atıp dışarıya çıktı. Onun çıkmasıyla Merih korkuyla ayağa kalkarak bana baktı.
"Beni bırakmayacaksın değil mi?" sorduğunda iç çekerek ona baktım. Tamam biraz önce sadece sinirliydim ama onu bu halde görmeyi beklemiyordum. Yorgun hali daha da kötü görünüyor. Kafamı iki yana sallayarak birden ona sarıldım.
"Asla böyle bir şey düşünmedim ve o kıza sinir olduğum için biraz saçmaladım o kadar." Diyerek geri çekilip ona baktım. Gözlerinin içi gülmeye başladığında bende güldüm.
"Özür dilerim. Yine seni üzdüm." dediğinde gülerek ona baktım. Aslında ben seni üzdüm ama bunu bozmayacağım. Ve hatta bunu kendime kullanabilirim.
"Kendini affettirebilirsin." dediğimde dikkatle bana baktı. Panter hali sevimli ama kedi hali kesinlikle harika olacak!
"Nasıl?" heyecanla sorduğunda elimi yanağına koydum.
"Bana..." uzattığım da heyecanla bakan haline daha da gülerek "... kedi halini göster." dememle ifadesinin donması bir oldu.
"Hayır.” demesi bir olduğunda üzgün bir surat takılmaya başladım. İfademi görmesiyle "Sadece birkaç dakika." dediğinde tek kaşımı kaldırdım.
"Daha önce benimle uzun süre kedi formunda kalmıştın oysaki." dediğimde kafasını iki yana salladı.
"Evet, senin bundan haberin yok ikendi, hoş bunu da Ferit den mi öğrendin." dediğinde onun kısılmış sesine gülmem bir oldu.
"Hayır ondan değil ve kim olduğunu da söylemek gibi bir planım da yoktur." dediğimde dişlerini sıkarak durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladığı anda "Hiç kaçış yolu düşünme! Hemen şu an kedi ol ve bu da senin cezan olsun! " dediğimde benim ciddi halimi görünce iç çekmesi bir oldu. Suçlu benim ama bu durumu kelime kullandığım için de şanslıyım.
"Ne zamana kadar?" sorduğunda gülerek ona daha sıkı sarıldım.
"Ben sıkılana kadar!" dediğimde tekrardan derin bir iç çekerek benden uzaklaştı.
"İyi.” diyerek yavaşça kendi halini aldığında gülerek ona baktım. Tamamen kendi olunca gülerek onu yerdeki kıyafetleri arasından kucağıma aldım.
"Uslu kedi!" diyerek ona sıkıca sarıldığımda kucağımda uslu bir şekilde durdu. Ben ise sırıtarak odadan çıktım. Kapıda Ferit ile konuşan babaanneye gülerek "İzninle babaanne." diyerek Merih'e daha sıkı sarıldığımda ikisi de şaşkınca ona baktı. Bu kesinlikle eğlenceli!
"Kızım, Merih..." mırıldanarak ona baktığında gülerek ona daha sıkı sarıldım.
"Sorun yok babaanne ama şey Ferit bizi eve bırakır mısın?” sorduğumda gülmesini bastırmaya çalışarak beni onayladı.
"Gidelim." dediğinde babaanne ile vedalaşarak Selin denen kıza son bir sinirli bakış ve tabi kazanan bakışı attım. O kıza kesinlikle sinir kapıyorum! Daha sonrada Ferit'i takip ederek onun bindiği arabaya binmek istediğimde Merih'in patisi ile gösterdiği arka koltuğa geçtim. Arabaya binmemle "Vay be, farklı bir barışma şekli olmuş." diyerek arabayı çalıştırdığın da Merih'e bakarak güldüm.
“Biraz öyle oldu.” dediğimde Merih sinirle Ferit'i izliyordu. Araba eve varana kadar iki tarafta sessiz kaldı. Bu yüzden de sessiz bir yolculuk geçirdik. Kısa bir süre sonra araba evin önünde durduğunda Ferit'e teşekkür ederek arabadan indim. Uzaklaşan arabaya kısa bir bakış attıktan sonra kapının önünde durmam bir oldu.
"Bende anahtar yoktur. Eşyalarım okulda kaldı ve senin eşyalarda..." mırıldanarak ona baktığımda iç çekerek yerde duran saksıya doğru miyavladı. Bende yavaşça yere eğilerek saksının altına daha sonrada içine baktım. Toprağı biraz kazıdıktan sonra elime değen anahtarı gülerek aldım. Kapıyı açtıktan sonra Merih’i yere bırakıp anahtarı eski yerine koyarak içeriye girdim. İçeriye girmemle Merih'i tekrar kucağıma alarak koltuğa oturdum. Yavaşça siyah tüyleri ile oynayarak altın sarısı gözlerine baktım.
"Çok güzel.” dediğimde miyavlayarak kafasını elime sürdüğün de daha da güldüm. Bu haline gülmeye devam ederek "Kedi halini daha çok sevdim, panter halin fazla büyük ve saldırgan." dediğimde elimi yaladı. Kafamı iki yana sallayarak “Ve tüylerin çok daha yumuşak." dediğimde elimi yalamayı bırakarak düz bir süre öylece yüzüme bakarak durdu. Neden böyle durduğunu anlamadığım için kaşlarımı çatarak "Dize bir şey mi oldu?" sorduğumda kafasını eğdi daha sonrada bana baktı. Ardından da insan haline dönerek koltuğa uzanmamı sağladığın da şaşkınca ona baktım. Yarı çıplak haliyle yüzüme eğilerek,
"Bak ne diyeceğim, birkaç tane küçük kedi yapalım mı?" sorduğunda şok içinde ona bakmam bir oldu. O ise sırıtarak "Ya da küçük tilkiler." diyerek yüzüme yaklaşarak yavaşça öpmeye başladı. Bu panter, yani bu kedi kesinlikle uslanmaz derecede çekici!
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasy| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...