Medya: Mısra ( Temsili )
🦊
Merih den aldığım haberden sonra dediği gibi akşama doğru ikili beni almaya geldi. Babaannenin evine geçtiğimizde önce evi topladık yani onlar topladı bende koltuğa oturup onları izledim. Pelin iç çekerek "Mısra bize yardım etsene!" dediğinde ona kısa bir bakış attıktan sonra ayağa kalktım. Mutfaktan çıktığı için elinde kurabiyelerin olduğu kavanoz vardı. Gülerek kavanozu elinden alarak tekrar kalktığım koltuğa oturdum. Ben bunu yapınca Yeşim kahkaha atmaya başladı. Pelin ise şok için de "Onlar akşam içindi." mırıldandı. Bunu umursamadan kavanozdaki kurabiyeleri yemeye başladım.
"Çilekli süt de var mı?" sorduğumda sinirle bana baktı ama Yeşim gülerek mutfağa girdi. Daha sonrada elinde sütle döndü.
"Çilekli değil ama idare eder." dediğinde onu onaylayarak bardağı aldım. Pelin sinirle elindeki eldiveni yere attı.
"Sanki ben kendimi kabul ettireceğim! Yapmıyorum!" diyerek yanıma oturup kurabiyeler den aldı. Şaşkınca ona bakarken Yeşim de iç çekerek o da kurabiyeler den aldı. İkiside aynı anda bir daha alacağı sırada onlara izin vermeyerek kavanozun kapağını kapattım.
"Bunlar benim!" diyerek onlardan uzaklaşarak başka bir kanepeye geçtim. Bana şaşkınca baksalar da umursamadan "Ayrıca ikinizde iğrenç kokuyorsunuz!" demem bir oldu. İkili daha bir şok içinde kendilerini kokladılar.
"Kokmuyoruz, Mısra! Neden böyle dedin ki?" sinirle konuştuğunda Yeşim'e kısa bir bakış atıp kurabiyelerime geri döndüm.
"Bak şuna! Sadece deterjan kokuyoruz." diyerek köşede duran çamaşır suyunu aldı. Elindeki şişeyle bana doğru gelince hızlıca yerimden kalkarak ondan uzaklaştım.
"Gerçekten de iğrenç! O şeyi benden uzak tut! Pelin yapma!" diyerek ondan kaçma şeklime gülmeye başladılar.
"Hadi ama sadece çamaşır suyu, tamam biraz fazla çamaşır suyu." diyerek yüzünü buruştururken elindeki şişenin düşmesi bir oldu. Düşmesi ile bana doğru sıçramasıyla aldığım yoğun kokuyla midemin bulanması ve bir elimi ağzıma bir elimi de midemin üzerine koyarak, elimdeki kavanozun düşmesine sebep oldu. Bulantı yüzünden üst kattaki tuvalete doğru koşmam bir oldu. İkisi de şaşkınca bana bakmaya başladı. Arkamdan geldiklerinde tuvaletteki halime şaşkınca baktılar. Korkuyla ikisi de bana baksa da bu benim son düşüncemdi. Pelin'in bana verdiği yeni kıyafetleri giyerek misafir odasında ikiliye baktım.
"Üzgünüm, böyle olacağını düşünmemiştim." dediğinde Yeşim bir aptala bakarcasına ona baktı.
"Kız sana onu benden uzak tut dedi, değil mi?" kızdığında ikili kendi aralarında kavga etmeye başladı. Ben ise sessizce onların kavgasını izledim. En sonunda duvardaki saatte bakarak iç çektim.
"Siz bu kavgalara devam ederseniz, işi yetiştiremezsiniz." dememle ikili aynı anda bana baktı. Daha sonrada saate bakarak aceleyle dışarıya çıktılar. İkiliye gülerek bende peşlerinden çıktım. Onlar temizliği bitirdikten sonra yemeğe geçtiler. Bende yardım etmek için yanlarına giderek istedikleri malzemeleri verdim. En sonunda tüm yemekler piştikten sonra masayı hazırlamaya başlamışlardı.
"Tavuklar pişmiş olmalı onları bana versene." dediğinde Yeşim'e dönmem bir oldu. Elimdeki tavuk kemiklerini diğerlerinin yanına bırakarak elimi üstümdeki önlüğü silerek yavaşça tezgahın üzerinden atlayarak geri çekildim. Benim geri çekildiğimi fark eden Yeşim tabağı da görünce bağırması bir oldu. O bağırırken ben hızlıca mutfaktan çıktım.
"Sadece bir tavuk bu kadar kızmasana!" diyerek kapıdan onlara baktım. Bana sinirle baksa da Pelin gülerek bize baktı.
"Kızma, ben yedek olarak hazırlamıştım." diyerek fırını açtı. Yeşim ise rahatlayarak ona baktı ama Pelin'in bir anda hırlayarak bana dönmesi bir oldu.
"Şey... ben onu da yemiş olabilirim." dememle ikisi de aynı anda bana bağırmaya başladı. Akşam olduğu için babaanne ve diğerleri de geldiklerinde koşarak onların yanına gittim. Babaanne benim onlara doğru koştuğumu görünce kaşlarını çatarak bana ve arkamdaki iki vahşiye baktı.
"Siz ne halt yiyorsunuz!" diyerek arkasına saklanan bir adet bana baktı. İkili ise hazır ola geçerek ne diyeceklerini düşündü.
"Şey, babaanne." diye başlasa da ne diyeceğini bilemeyen Pelin'e döndü. Ben ise gülerek ona sarıldım. Ben ona sarılınca beni kendine çekti. O da sarılınca ikiliye dil çıkarmam bir oldu. İkiside sinirle baksa da babaanne den dolayı pek bir şey diyemediler.
"Babaanne ben sadece biraz yemeğin tadına baktım ve ikisi de beni kovalamaya başladı." dediğimde daha da sinirlenerek onlara baktı.
"Siz iki yetişkin bir kızı mı kovalıyorsunuz?" sinirle sorunca ikisi kafasını eğdi. Ben ise Merih'e gülerek baktım. O da gülerek elini ağzına koydu. Babaanne sakince kolumu tutarak beni de peşine takarak mutfağa götürdü. Mutfağa girince iki boş ve kemiklerle dolu tabağa baktı. Daha sonra da gülerek peçete alıp ağzımı sildi. Uslu uslu ona baktığımda ise "Afiyet olsun kızım." dediğinde iki kız da şok içinde bize baktı. Arkadan Serdar amcanın eşi Selma da içeriye girerek bana sinirle baktı.
"Afiyet olsun? Kızımın uğraştığı onca emeği mahvetmiş ama afiyet olsun mu?" sinirle konuştuğunda Merih sırıtarak araya girdi.
"Ne var bunda! Çok iyi yapmışsın Kızıl Güzeli." dediğinde gülerek ona baktım. Yeşim iç çekerek Ferit'in yanına gitti.
"Tadı güzel miydi bari?" sorduğunda gülerek onu onayladım.
"Eline sağlık çok güzeldi yenge." dediğimde Ferit ve Yeşim aynı anda güldü ama babaannenin ifadesi bir anda düştü.
"O kız senin yengen değil!" diyerek ortaya kesinlik koyduğunda herkes sustu. Herkes sessiz kalınca babaannenin kolunu tutarak ona baktım.
"Neden ki? Babaanne sonuçta onlar yakışmıyor mu?" sorduğumda onlara kısa bir bakış atıp direkt önüne döndü. İç çekerek "Babaanne farklı tür oldukları için mi karşı? Eğer bu yüzdense Dize ve bende..." diyemeden hızlıca araya girdi.
"Bununla alakası yok!" diyerek Ferit'e döndü. Ona sinirle bakarak "Bunca zaman bizi kandırması yeterince sebep!" dediğinde Ferit kafasını eğdi.
"Özür dilerim babaanne ama buna karşı gelmeden korktuk." dediğinde ikisine de daha bir sinirle baktı.
"Ben senim babaannenim ve yanlış olmadığı müddetçe senin seçimine asla karşı gelmem!" dediğinde kimse konuşmadı. Hadi bundan sonrasını kendi aranızda halledin bakalım. Benden bu kadar! Yavaşça geri çekilerek ikilinin onunla rahatça konuşmasını sağlayarak Merih'in kolunu tuttum. O ise bana gülerek salona geçmemizi sağladı. Rastgele koltuklardan birine doğru yürüdü.
"Boş verelim onları." diyerek koltuğa yerleştiğin de ben de onun yanına oturdum.
"Emin misin?" sorduğumda bana gülerek sakince arkasına yaslandı. Onun bu haline bakarak "Yorgun musun?" sorduğumda iç çekerek beni onayladı. Onun onayıyla elimi omzuna koyarak ovmaya başladım. Yaptığım masajı hissedince gülerek bana baktı.
"Çok iyi." dediğinde gülerek daha sakin yaptım.
"Okuduğum şeyleri uygulamakta iyiyimdir." dediğimde gülerek tek kaşını kaldırdı.
"Öyle mi? O zaman neden geçen sefer yaptığın..." diyeceği sırada omzunu sıkmamla inleyerek bana baktı.
"Açma o ağzını istersen, aksi takdirde seni o yaptığım yemeklerle beslerim!" dememle beni onaylayarak uslu uslu önüne döndü. Biz bu şekilde konuşsak da içeriden duyulan bir kırılma sesiyle ikimizde o tarafa baktık. Aha birbirlerini yemeye başladılar!
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasy| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...