🦊
Kırılma sesiyle ikimizde mutfağa geçtik. Serdar amcanın eşi Selma Hanım eline geçen ne varsa oğluna fırlatıyordu. Babaanne sinirle "Kes şunu!" diyerek onu durdurarak kadını kocasına doğru itti. Biz şaşkın bir şekilde onlara bakarken babaanne "Benim lafımın üstüne laf mı söylüyorsun!" demesi ile hepsi mum olu verdi. Kadın uslu uslu ona bakmaya başladığında babaanne iç çekerek "Hizmetçileri çağır temizlesinler burayı, daha sonrada masayı tekrardan kursunlar." dediğinde Pelin sakince Babaannesini onayladı. Yazık, her şeyi ben hazırlamak istiyorum dedikten sonra böyle olması kötü oldu. Babaannenin bu isteği üzerine gelen hizmetçiler etrafı toparlayıp masayı yeniden hazırladı. Bu süre zarfında da Selma Hanım sakin olmaya çalıştı. Tabi ailede kim varsa farklı bir türle beraber oluyor. Böyle tepki vermesi doğal. Masaya geçtiğimiz de ben direkt olarak Merih'in yanına oturdum. Bana gülerek önüne döndü. Babaanne de oturduktan sonra herkese kısa bir bakış attı.
"Başlayabilirsiniz." diyerek yemekleri yemeye başladılar. Yemek boyunca sessiz kalarak tabağa dokunmadım. Sanırım daha önceki yediklerim sağ olsun daha fazla yemek istemiyorum. Merih de bunu fark etmiş olacak ki kulağıma doğru konuştu.
"İyi misin Kızıl Güzeli?" sorduğunda onu sakince onayladım.
"İyiyim, daha önceki yediklerim yüzünden daha fazla yiyemiyorum." dediğimde beni onaylayarak köşede bekleyen hizmetçiye küçük bir işaret yaptı. İşaret üzerine hizmetçi yanıma gelerek tabağı aldı. Daha sonrada büyük bir pasta diliminin olduğu başka bir tabağı getirdi. Tabağı görmemle gülerek Merih'e döndüm.
"Harikasın!" diyerek yanağını öptüğümde sırıtması yüzüne daha da yayıldı.
"Sen hep böyle tepki vereceksen, senin için bir pastane alabilirim." dediğinde düşünürcesine ona baktım.
"Hm, bunun için pastaya gerek yoktur aslında." diyerek yanağını bir kez daha öptüm. Ben bunu tekrardan yapınca gülmeye başladı. Bu sırada karşımızda oturan Pelin öğürürcesine elini ağzına koydu.
"İğrençsiniz." diyerek önüne döndüğünde Merih sırıtarak arkasına yaslandı.
"Kıskanma! Bul bir tane seninde olsun." dediğinde herkes gülmeye başladı. Pelin ise yüzünü buruşturarak bize baktı.
"Kalsın canım, ben daha çok olgun bir birliktelik istiyorum." dediğinde herkes kahkaha atmaya başladı.
"Bulduktan sonra görürüz seni de!" dediğinde bu seferde herkes Ferit'e döndü. O ise Yeşim'e sırıtarak baktı. Onları umursamayı bırakarak pastaya döndüm. Çilekleri seviyorum, hepsi çok güzel. Yemede zorlarsam da konu pasta olunca yemek boyunca bir bütün pasta yedim. Yemekten sonra ise Serdar amca ve iki erkek kardeş dosyalarla ilgilenmeye başladı. Babaanne ise en sonunda Yeşim'i kabul ettiği için bize gülerek iki elini de yanına koydu.
"Mısra ve Yeşim, buraya gelin." dediğinde ikimizde itaatkarca, iki yanına oturduk. Biz yanına oturunca arkada duran hizmetçi den bir albüm alarak "Biriniz ailemize katıldı biriniz ise katılmak üzere, bu yüzden de bunları sizde görmelisiniz." dediğinde merakla ona baktık. Ferit elindeki dosyayı bırakarak kahkaha atmaya başladı.
"Merih koçum geçmiş olsun. Yenge senin çocukluk fotoğraflarını gördükten sonra bir daha sana bakmaz." dediğinde daha bir merakla albüme döndüm. Hazırlatacaģını söylemişti sanırım bu o aile albümü.
"Kes lan! Sanki senin fotoğrafların on numara." diyerek bana kısa bir bakış atıp gülerek önüne döndü. Babaanne onları umursamadan albümün ilk sayfasını açtı. Karşımıza üç küçük çocuk çıktığında merakla baktım. Biri kız bu Pelin olmalı ve diğer ikili ise birbirlerine benzeselerde farklı iki göz rengi ile Merih direkt dikkat çekiyordu. Sevimli bir şekilde kaşlarını çatarak kollarını bir birine bağlamıştı.
"Çok sevimli." dememle babaanne gülerek bana baktı.
"Bu daha başlangıç birde sen onu ileride gör." dediğinde Yeşim de benim gibi heyecanla Ferit'in fotoğrafına bakıyordu. Başka fotoğraflara baktığımızda Merih direkt bulmam hepsinde kolay oldu. Hepsinde kaşları çatık ve hiçbir fotoğrafta gülmüyordu. En sonunda küçük bir doğum günü pastasını önünde sinirli mor gözleriyle Ferit'e bakıyordu. İstemden de olsa yüksek sesle güldüğümde Merih iç çekerek bana baktı.
"Bu yıl dilinden düşmem." dediğinde gülerek ona baktım.
"O da ne demek Dize! Bir yıl çok az, eğer babaanne bana bir tanesini verirse ben onu ömür boyu yanımda taşımayı planlıyorum." dememle yüzünü buruşturması bir oldu. Babaanne ise gülerek bize baktı.
"Tabi veririm kızım, hatta senin için albümü çoktan hazırlattım. Seninkini de yakında hazırlatırım kızım." dediğinde ikimizde babaanneyi aynı anda onayladık. Bizim onayımıza gülerek "Bir de torun görebilirsem daha iyi olacak." demesi ile Yeşim gülerek onayladı. Bende elimi istemeden de olsa karnıma koyarak Merih'e baktım. O da direkt bana baktığında ikimizde sessizce geri önümüze döndük. Bizim yüz ifademizi görünce "Siz böyle bir şey planlamıyorsunuz anlaşılan." demesi ile ikimizde babaanneye baktık.
"Öyle değil babaanne, sadece... daha erken." dediğimde babaanne gülerek bana baktı.
"Erken. Size erken olduğunu düşündüren ne?" sorarak bir bana bir Merih’e baktı. Kafamı eğmemle elimi tutup "Korkuyor musun?" sorduğunda dudağımı ısırarak onu onayladım. Benim onayımla "Tatlım, bu korkulacak bir şey değil. Kendi kanından olan küçük bir çocuk yeterince mutluluk verir." dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Elini çeneme koyarak ona bakmamı sağlayarak "Neyden korkuyorsun?" sorduğunda bu seferde gözlerimi kaçırdım.
"Ben.... ben ona zarar verirsem." dediğimde Serdar Bey gülerek araya girdi.
"Saçmalık, kimse kazara çocuğuna zarar vermez. Sende bunu yapamazsın, ayrıca Merih yanında değil mi? Bir zahmet babalık görevini yapsın!" diyerek oğlunun omzuna vurduğunda ona baktım. Bana gülerek baktığını görünce onu onayladım. Kimse çocuğuna kazara zarar vermez. Babam neden bana zarar veriyordu o zaman. Ya bende onun gibi olursam ne yapacağım ki? Onun gibi olmak istemiyorum.
"Merak etme canım. Şimdi den bunu düşünmeye başladığına göre ona asla zarar vermezsin." dediğinde babaanneye bakmam bir oldu. Bana gülerek elini saçıma geçirdi. Daha sonra ciddi bir surat takılarak "Siz iki salakta evlenmeden böyle bir halt yemeye kalkışmayın! Evlendikten sonra ne halt yiyorsanız yiyin!" dediğinde gülmeye başlamamız bir oldu. Konuşma bu şekilde ilerlesede geri kalanı albüm hakkında konuşarak geçirdik. Babaanne de iş için onlara katıldıktan sonra Yeşim ve Pelin birbirlerine kıyafet göstermeye başladılar. Bende sakince oturduğum koltuktan kalkarak Merih'e baktım. Onunla bu konuyu konuşmak istiyorum ama önce tek konuşmamız daha iyi olacak. Acaba bunu söylediğimde ne tepki verecek?
"Dize?" dediğimde hepsi bana döndü. Merih de bana döndüğünde elimle oynayarak ona baktım.
"Efendim Kızıl Güzeli?" dediğinde dudağımı ısırarak elimle oynamaya devan ettim.
"Konuşalım mı?" dediğimde kafasını salladı.
"Dinliyorum Kızıl Güzeli." dediğinde kafamı iki yana sallamam bir oldu.
"Hayır yani yalnız konuşalım mı?" sorduğumda tek kaşını kaldırarak bize merakla bakan guruba döndü. Daha sonrada yavaşça ayağa kalktı.
"Konuşalım Kızıl Güzeli." dediğinde gülerek ona baktım. Ben önden o da arkadan ilerlerken diğerleri de bize bakıyordu. Mutfağa geçmemizle gülerek "Söyle Kızıl Güzeli, dinliyorum." dediğinde dudağımı ısırarak nasıl başlayacağımı düşündüm.
"Şey... Dize ben... sana bir şey söyleyeceğim." mırıldandığım da beni kafası ile onayladı. Onun onayıyla bu sefer de boynumu kaşıyarak "Dize ben, şey diyecektim." dediğimde iç çekerek bana baktı.
"Kızıl Güzeli, ne söyleyeceksen bunu direkt söyle bu kadar zorlanmana gerek yoktur, tamam mı?" sorduğunda elimi ensem den çekerek derin bir nefes aldım. Umarım bunu söyledikten sonra işler kötü gitmez. Ya da boş ver gitsin!
"Dize ben hamileyim." diyerek elimi karnıma koydum. Merih sakin bir ifadeyle karnıma bakarak beni onayladı. Neden hu kadar sakin karşıladı. Yoksa daha önce biliyor muydu? Talha ona söyledi mi yoksa?
🦊BÖLÜM SONU🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | Tamamlandı
Fantasy| Tamamlandı | | Daha okunabilir olarak düzenlendi | Tür savaşları her zaman ezici bir üstünlük için olan bir savaştır. Bu savaşın içinde doğduğun anda katılır ve buna göre eğitilirsin. Bir Anoxtra olarak doğarsan bu hayatı yaşamak zorunda olursun...