GİRİŞ

5.1K 258 518
                                    

06.06.2001 Geçmişten bir kesit…

2001 Geçmişten bir kesit…

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Dur, dinle beni! Ömür bu kadar erken bitmemeli. Kaderin çarkı henüz devrilmedi. Yanında götür beni de sevgili..."

🕊️


Karanlıktı... Sanki dünya gözlerinin önünde tüm renklerini yitirmiş gibi karanlığa bürünmüştü içinde bulunduğu orman. Korkudan titremeleri bedenini sararken içindeki canlının sanki korkusunu hissetmiş gibi kıpırdanışlarını hissediyordu. Gecenin ayazı tenini soğuk rüzgârlarıyla kavuruyordu. Ay ışığının altında bile bu karanlıkta yolunu bulmakta zorlandı. Saatlerdir aralıksız koşarak izini kaybettirmeye çalıştığı için bir süre sonra nefes alışları kasıklarında hissettiği sızıyla acı iniltilere dönüşmüştü.

Sağ elini acıyla hafiften şişkinliğini belli etmeye başlayan karnına bastırdığında daha fazla koşacak gücü kendinde bulamadığından olduğu yerde adımlarını yavaşlatarak durdu. Ciğerlerindeki sızı boğazını yakarken solukları düzenini iyiden iyiye kaybetmişti. Ayakta duramayacağını anladığında hemen yanındaki ağaçlardan birine tutunup dizlerinin üstüne çöktü. Kasıklarındaki sızı aniden karnında derin bir sancıya dönüştüğünde acıyla inledi.

Diğer elinde tuttuğu düş kapanının kırık parçalarını yere bırakıp iki elini de acıyı yok etmek istermiş gibi karnına bastırdı. Kollarını karnına sardığında içindeki minik bedenin direnmesi için dişlerini sıkarak sessiz yakarışlarda bulundu. Dayanmalıydı! Henüz onu terk etmesi için daha çok erkendi. Dudaklarının arasından çıkan hıçkırıklar derin izler bırakırcasına gökyüzünü inletirken bebeğinin onu bırakmaması için adeta yalvarıyordu.

Çektiği sancılar canını nefesini kesecek kadar acıtırken ellerini gitmesini istemediğinden daha sert bastırdı karnına. İniltileri hıçkırıklarıyla birleşip acı çığlıklara dönüşürken bacaklarının arasında hissettiği sıcaklıkla kas katı kesildi. Sağ elini gökyüzüne doğru kaldırdığında bulanık gözleriyle ay ışığının aydınlattığı kadarıyla parmaklarının arasındaki sıvıya baktı. Karanlık gökyüzünde bile parmaklarının arasındaki kanı parlarken acıyla yutkundu. Şimdi değil! Dedi. Şimdi gidemezdi! Bu kadar yaklaşmışken onu bırakamazdı.

G-git-me...” diye yalvardı bebeğine. Kanının bacaklarından aşağı doğru ilerlediğini hissederken daha sıkı sarıldı hissetmeye çalıştığı bebeğine. Her şeyi onun için yapmışken bebeği şimdi onu bırakıp gidemezdi. Giderse o da yaşayamazdı. Zaten daha öncesinde ölmüş olan biri tekrardan nasıl yaşayabilirdi ki?

Buğulanmış gözleri yerdeki nesnenin kırık parçalarını bulunca verdiği kararın ve ihanetin acı emareleri yüreğini acıyla harmanladı. Karnındaki bebeği için herkesi feda etmeyi göze almışken şimdi bebeği onu bırakamazdı. Geri dönülmez bir yola girmişti çoktan.

L-lütfen! Onu kaybettim… seni de kaybedemem.” Dedi hıçkırıklara boğulurken.

Çocukluğundan bu yana ailesi yerine koyduğu, hayatında belki de yanında olan tek kişiyi biraz önce bebeği için ihanetiyle ölüme terk etmişti. Bebeği için verdiği bu kararların sonucunda sevdiklerini kaybetmişken şimdi bebeğinin de onu bırakıp gidecek olması düşüncesi onu mahvediyordu. Kanaması şiddetlendiğinde karnında ve kasıklarında yerini koruyan sancıları adeta işkenceyi yaşatıyordu. Giydiği beyaz ipekten elbisesi şimdiden kana bulanmış vaziyetteydi. Gözleri kararırken bedeninin uyuştuğunu hissetmeye başlamıştı. Kulaklarında tiz bir ses çınladı. İki büklüm olmuş bir halde yerde diz çökmüştü.

Elina!”

Duyduğu seslerle bilincini kaybetmemek içi son bir defa direndi. Artık gücü tükenmek üzereydi. Bedenini daha fazla oturduğu yerde dik tutamayınca yere uzandı. Kana bulanmış elleri bebeğini sımsıkı sardı. Artık nefes bile alamayacak hale gelmişti.

Elina!”

Onun sesi tekrardan kulaklarındaki çınlamaya rağmen duyulunca dudaklarını aralayıp da nerede olduğunu söyleyecek gücü kendinde bulamadı.

“Be-bebeğim…”

Titreyen dudaklarından dökülen kelimeler acı iniltilerinden duyulmadı. Karşısında gördüğü el fenerinin beyaz ışığından adamın onu bulmasını bekledi. Artık ağlayacak dermanı bile kalmamıştı. Bilinci kapanmadan adamın onu bulması için son kez araladı dudaklarını. Elinden geldiğince her ne kadar canı yansa da kendini bağırmak için zorladı.

“Buradayım!”

Kelime dudaklarından çıkar çıkmaz bedenini yoğun bir acı tesiri altına aldı. Karnındaki sancıyı bile hissedemeyecek haldeydi. Genç adam onun sesini duyduğu an el fenerinin beyaz ışığı gözlerine yansıdı. Onun telaşlı sesinden ismi döküldü. Koşarak gelişini buğulu gözlerinin ardından izledi.

Genç adam yerde yatan kadını kanlar içinde görünce koşarak ona ulaşmaya çalıştı. Kadının yanına geldiğinde artık hareket etmeyen bedeni karşısında diz çöküp başını ellerinin arasına aldı. Titreyen dudaklarının arasından kesik kesik nefes alırken bilincini kaybetmek üzereydi. Kadını hızlıca kucağına aldığında kanaması çok olduğundan uzandığı yerdeki toprağın da kırmızıya boyandığını gördü. Beyaz elbisesi çoktan rengini yitirmiş kırmızının esiri olmuştu.

“Bebeğim…”

Dudaklarından dökülen bu kelime son kelimesi olmuştu. Bilinci kapanıp da karanlığa teslim olurken onun kollarında son kez bebeğine ve ihanet ettiği dostuna gözyaşı dökmüştü.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.















Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen:)

Instagram: @kimsesizbirzihin

14.02.2022

BİLGİLENDİRME: Fantastik kurgudur. Gizem/gerilim tarzında ilerleyeceği için mantık hatası olarak gördüğünüz çoğu şeyin altında yatan bir açıklama olacaktır bunu bilerek okumanız tavsiye edilir.

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin