15. BÖLÜM

5.3K 230 11
                                    

EZO GELİN



Yağızında dediği gibi cehennemim olacaktı bu konak...

Yağız ve Mihriban teyze tartışıyordu. Mihriban teyze " onu bu konakta istemiyorum. Al götür ne yaparsan yap. Ama benim gözümün önünde olmasın o kız" diyordu. Birileri duymasın diye sessiz konuşuyorlardı. Yağız " hayır burada kalacak. Her gününü ona el birliğiyle zehir edeceğiz. Onun en çok istediği şey sonu olacak. Bak daye bende bilirim görmek seni üzecek. Ama sabret benim onunla işim bitene kadar sabret. Benimle evlenmek için yaptığı plana pişman edeceğim güne kadar sabret. Tamam mı dayem" dedi. Mihriban teyze " Yağız burda rahat vermem ona. Yapmadığımı komam. Haberin ola" dedi sinirle. Yağız " bende onu istiyorum zaten elinden geleni ardına koyma. O bizi yaktı bizde onu yakacağız" dedi sinsice.

Bir çıtırtı duyup hemen odaya kaçtım. Kapıyı kapatıp arkasına oturdum. Ben şimdi ne yapacaktım. Gözyaşlarım gözümden izinsizce akmaya başladı. Nasıl bir çıkmaza düştüm böyle. Yapmadım diyorum inanmıyorlar. Suçsuzum diyorum numara yapma diyorlar. Açtım elimi semaya yalvardım Yaradana. " Rabbim duy şu aciz kulunu , çıkar düştüğüm durumdan. Yalnız bırakma beni. Ne olur Rabbim suçsuzluğum bir an önce isbatlansın. Yalvarıyorum". Göz yaşlarıma hıçkırıklarımda eşlik ediyordu artık. Herkes intikam yemini etmişti. Ben masumun diye feryat etsem ne yazar. Kalpleri kararmış nefret duygusundan. Görmüyor, dumuyorlar beni. Tek umudum Baran ağabeyim. Elini çabuk tutup gerçekleri ispatlamalı. Hemde hemen.

Ağrı içinde her yanım. Kapının ardında uyuya kalmışım. Gün doğmak üzere. Hemen kalkıp toparlandım. Ben dün söz vermiştim bu gün için. Artık zayıf Yaren değil ağabeyini umutla ve güçlü bir şekilde bekleyen Yaren olmaya. Yıkılma , yılma Yaren. Kendini bırakmak yok diye kendimi gaza getiriyordum. Kolayı başarmak her kişinin , zoru başarmakta er kişinin işidir. Bende zoru başaracaktım. Beni düşman belleyen insanlarla yılmadan savaşacaktım. Savaş dediysem bedenen değil ruhen savaşacaktım. Kahvaltı hazırlamak için gitmeliydim. Her denileni yaparsam birşey yapamazlardı bana. Dün gece hazırladığım ekmeğide yiyememiştim. Duyduklarım açlığımı unutturmuştu. Hemen ekmeği yerden alıp silkeledim. Açlığım yine kendini hatırlatmıştı. Ekmeği hızlıca yiyip bitirdim belki bugün yemek vermezlerdi bana. En azından bununla idare ederdim. Ekmeği bitirip hemen üstümü değiştim. Hâlâ dünki üstümleydim. Değiştirmek aklıma gelmemişti. Kirli çamaşırlarımı bir kenara bıraktım. Belki makinada yıkayabilirdim sonra.Kapıyı açıp çıktım. Görünüşe göre kimse uyanmamıştı. Tam zamanında kalkmışım demekki. Her sabah nasıl ayarlayacağımki kalkacağım vakti. Telefonum olsa alarm kurarım. Oda yok daha doğrusu Yağız zorla elimden aldı. Kalkarım inşaallah eğer kalkamazsam olacakları düşünmek bile istemiyorum.

Mutfağa yöneldim evet doğru tahmin etmiştim. Kimse kalkmamıştı. Hemen kahvaltıyı hazırlamaya koyuldum. Daha öncede çok gelip gittiğim için bazende Hafize teyzeye yardım ettiğim için mutfağın düzenini biliyordum. Kahvaltı hazırlığım bitti. Çıkan bulaşıklarıda makineye attım. Her yer derli topluydu. Tek masayı kurmak kalmıştı. Hemen masayıda kurdum. Herkes anca kalkmaya başlamıştı. Herkes tamam olunca mutfağa koşup çaydanlıkları aldım. Tam masaya yaklaşmış çayları dolduracaktım Rojinin çelmesiyle yere düştüm. Ağzımdan bir çığlık kaçtı. Kolum yanmıştı. Biliyorum kasıtlı yapmıştı. Kolumun acısı dayanılmaz boyuttaydı. Ben kolumun acısıyla uğraşırken kimden olduğunu bilmediğim bir tokat geldi suratıma. Tokatı atan Mihriban teyzeydi. Kolumun acısı bir yandan tokatın acısı bir yandan. Yediğim azarda cabası. Mihriban teyze " Seni beceriksiz. Daha düz yerde yürüyemiyorsun. Allahın sakarı" diye saçlarımı çekiyordu. Yanmıştım ama kimsenin umrunda değildi. Hatta hepsi nerdeyse oh olsun diyecekti. Gözlerim doldu acıdan ama dayanmalıydım. sabah ki sözlerimi tekrar ettim içimden. Kalktım ayağa.

Bir Ömür Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin