12.BÖLÜM

4.9K 211 2
                                    

EKSİK DUA



Bilinmeze yol almak , yolun sonunu bilememek insanın içini yer bitirir. Bende işte şu anda öyleyim. Bilinmeyen bir yola girdim. Bu yol ne getirir yada benden ne götürür bilmiyorum. Aslında gittiğim yer bu zamana kadar severek sevinerek gittiğim bir yer. Her gittiğimde sevgiyle karşılandığım Dağıstanlı konağı. Bu gün ise durumlar çok farklı. Ben artık onların aile dostlarının kızı biricik Yarenleri değilim. Ben onların oğullarının katilinin azmettiricisiyim. Beni sevgiyle karşılamayacakları kesin.

Ben bunları düşünürken araba durdu. Kafamı kaldırıp baktım geldiğim yere. Bundan sonra yaşayacağım yere. İlk defa bu konaktan içeri girmeye korkuyorum. Beni ne beklediğini bilmemek içimi üşütüyor. Düşüncelere öyle dalmışımki yan tarafımdan Yağızın bağırmasıyla sıçradım. "Ne bekliyorsun insene. Ha gerçi sen kapının açılmasına alışkınsın değilmi Yaren hanım ağam " dedi. Lafını ikiletmeden ağzımı bile açmadan çıktım arabadan. Bagajdan bavulumu aldım. Bekledim öylece. Yağız yürümem için arkamdan itikledi. İçeri girdim ama başım önümde. Kimsenin yüzüne bakamıyorum. Sonra birden babamın her zaman söylediği şey aklıma geldi." Suçun yoksa eğer eğme dik tut başını." Bende suçsuzum niye eğeyimki başımı. Yavaş yavaş kaldırdım başımı baktım etrafıma. Herkes nefretle bana bakıyordu. İki kişi hariç yade Ezo ve Aynur abla. Mihriban teyze hızla yanıma gelip bir tokat patlattı suratıma.

"Ne istedin oğlumdan. Yılan o daha gencecikti. Ne yaptık biz sanada bu acıyı reva gördün bize. Sen sen bu konağında kızıydın. Nasıl yaptın nasıl yaktın bizi " diye bağırmaya başladı. Yakamdan tutmuş sarsıyordu beni. Ne desem sönmezdi yüreğindeki ateş ne desem inanmazdı bana. Çünkü o acılı bir anneydi. Yaptığı çok doğaldı. Bilirim normalde Mihriban teyze çok merhametli bir kadın. Ama acı kör ediyor demekki kalpleri.

Mihriban teyzeyi kızlar tutup uzaklaştırdı benden. Arkadaşım , sırdaşım Berfin bile düşmanca bakıyor bana. Nefret ve öfkeyle karşıladılar beni. Sevgiyle büyüdüğüm bir konaktan çıkıp nefret edildiğim bir konağa gelmek ne acı.

Yağız "herkes işinin başına " diye bağırdı. Çünkü herkes bizi izliyordu. Daha doğrusu bana bakıyordu öfkeyle. Herkes çil yavrusu gibi etrafa dağıldı. Yağız koluma yapışıp peşinden çekiştirmeye başladı. Beni bir odaya soktu .

" Burası benim odam. Korkma sana birşey yapmayacağım. Dediğim gibi sen hiçbir zaman benim karım olmayacaksın. Her istediğini elde ettin ama beni edemeyeceksin. Seni buraya niye getirdim biliyormusun. Bu odaya ayak basmayacaksın. Eğer seni odamda görürsem öldürürüm anladınmı beni öldürürüm" bağırarak üstüme yürüyordu. Kafamı salladım hızla. Peki ben bu odada kalmayacaksam nerede kalacaktım.

Yağız tekrar tuttu kolumdan. Bu defa aşağıya avlunu bulunduğu kata indik. En ücra köşede bir kapının önüne geldik. Yağız kapıyı açıp beni içeriye itikledi. "Senin odan burası. Burada kalacaksın. Her sabah herkesten önce kalkıp kahvaltıyı hazırlayacaksın. Kim ne derse hemen yapacaksın. Evdeki çalışanlara yardım edeceksin. Ama ne olursa olsun benim odama ayak basmayacaksın. Yemeğini onlarla yiyeceksin . Ortalıkta ben varken dolanmayacaksın.Eğer herhangi birinden evdeki çalışanlarda dahil en ufak bir şikayet duyarsam Yaren yemin ederim çok fena olur" dedi kükreyerek.

Yerden destek alıp ayağa kalktım. Şimdi bu konaktan çıkana kadar ilk ve tek konuşmamı yapacaktım. "Yağız ağa bir gün elbet bir gün herşey ortaya çıkacak. Sen yaptıklarından çok pişman olacaksın ama geç olacak. İşte o gün arkama bile bakmadan gideceğim bu konaktan. O güne kadar ne derseniz ne yaparsanız amenna. Bu sana ilk ve son sözlerim. Bundan sonra sesimi bile duymayacaksın emin olabilirsin" dedim gözlerine bakarken.

Bir Ömür Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin