43. BÖLÜM

4.7K 187 12
                                    

KARDEŞİM

/Yağızın anlatımıyla/

Esinin yani gerçek adıyla Tuğçenin bıraktığı notu alıp buruşturdum. Öfkeyle , kandırılmış olmamla önüme gelen heryere tekme ve yumruk savurdum. Ahmet amacına ulaşmıştı. Onun amacı beni , bizi yıkmaktı ve yıkmıştı.

Merdivenleri aşarak aşağı indim.  Azatta gelmişti , bana bakıyordu. Öfkeden nefesim ciğerlerime yetmiyordu. O iki alçağada bunun hesabını soracaktım.

Azat "Yağız Ahmeti değil ama adamını yakaladık" dedi aceleyle. Delirmek üzere olduğumu anlamıştı. Elimdeki kağıdı daha çok sıkarak " nerde" dedim. Azat "harabelerde" dedi. "Beni oraya götür" dedim buz gibi bir sesle. Azat yapacaklarımdan korkarak "Yağız adamı bana bırak. Sen şimdi sağlıklı düşünemiyorsun" dedi. Bağırmadım sakince ve sinirden gülerek "sağlıklımı. Lan ben incinmesin diye, sırf kırılmasın diye kırk takla attığım kadından en büyük kazığı yedim. Sen hala sağlıklı düşünemiyorsun diyorsun" dedim. Devam edip "Azat beni hemen oraya götür" dedim dişlerimin arasından. Her yanımın kasıldığını hissediyordum.

    

Azat arabayı ben kullanacağım dediği için yolcu koltuğuna oturdum. Babamlarında arkamızdan geldiğini biliyorum. Harabelere gelir gelmez indim. Büyük adımlarla adamın olduğu yere girdim. Sandalyeye bağlı adamı görmemle  suratına yumruklarımı geçirmem bir oldu.

Adamın yüzü kanlar içinde kalmıştı. Kollarımdan tutulup geri çekildim. Azat "Yağız kendine gel. Adamı konuşturamadan öldürecekmisin" dedi. Kollarımı ellerinden çektim. Derin bir nefes aldım, sakinleşmeye çalıştım.

Azat ve ağabeyim adamı konuşturmaya çalışıyordu. Adamın ağzından tek bir kelime alamadılar. Tam 2 saattir adam ile uğraşıyorlar. Artık dayanamayıp adama "konuşmamakta kararlı gibisin" dedim ilk geldiğimden daha sakindim. Adam boş gözlerle bize bakıyordu. "Tamam konuşma bizde en sevdiğinden başlayıp , bütün aileni tek tek  buraya getiririz. Belki onlara yaptıklarımızdan sonra konuşursun " dedim adama bakarak.

Adam blöf yaptığımı düşünmüş olmalıki dudakları yukarıya kıvrıldı.  Aslında düşüncesi doğruydu. Birisini sevdikleriyle vuracak kadar şerefsiz değildim. Hem adam hakkında hiçbir bilgiyede sahip değildim. İmdadıma Azat yetişti. "Önce kimi getirmemizi istersin. Mersine gönderdiğin eşinimi , yoksa kızınımı. Ha birde kardeşin vardı değilmi" dedi tehditimizin arkasının sağlam olduğunu göstermek için. Adam Azatın dedikleriyle blöf değil gerçek olduğunu anladı. Tabiki o öyle sanıyor.

Konuşmamakta dirensede yinede bu dediklerimizi yapmayacaktık. Sadece gözü korksun istedik. Amacımıza ulaşmıştık , adam bülbül gibi öttü. Bildiği ne varsa anlatmıştı.

Azatın Ahmetin yanına yerleştirdiği adamımız kendini ele vermeseydi işimiz daha kolay olacaktı. Ahmet Yareni kaçırmaya çalıştığı gece bizimle konuşmalarını duymuş. Adam Ahmetten kaçmayı başardı başaramasaydı kesin şu an ölmüş olurdu.

Ahmetin sağ kolunun anlattığı herşey beynimde şimşekler çaktırıyordu. Beni resmen ayakta uyutmuşlardı. Tuğce
o... su  yurt dışındayım dediği her vakit meğerse Ahmetin koynundaymış. Asıl anlamadığım Ahmet nasıl bu kadar midesiz biri. Birde adam Yaren her hayır deyişinde Ahmetin daha çok hırslandığı söyledi. Yareni almadan durmayacak dedi. Tabi ben izin verirsem alır. Oda mümkün değil.

   
Beni en çok yakan ise Yamanın katilini eve gelin diye getirip düğün yapmamdı. Kardeşim bu iki namussuzun çevirdiği dolapları öğrendiği için ölmüş. Insanın kendine verdiği zararı bütün dünya bir araya gelse veremezmiş. Ne kadar doğru bir söz. Benim öfkeyle kendime etrafımdakilere verdiğim zarar şimdi yağlı bir urgan gibi boğazımda.

Bir Ömür Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin