13.BÖLÜM

5K 198 3
                                    

ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU

/Yağızın anlatımıyla/

Bundan aylar öncesi normal hayatı olan bir adamdım. Kendi şirketimizin patronuydum. Asıl patron babam aslında. Ben Mardindeki şirketin İstanbulda olan kolunun patronuyum.  Aşık olmasamda,  her konuda iyi anlaştığım bir nişanlım var. Bizim ilişkimiz sevgiden çok tutkuya dayalı. Yani anlayacağınız normal insanlar gibi normal bir hayat.

Herşey yıllardır sadece senede 2 kere gidip 1 yada 2 hafta kaldığım Mardine gitmem ile başladı. Aslında daha geç gelecek olduğum Mardine 3 hafta erken gelmek zorunda kaldım. Hem yakın arkadaşım olan Sinanın düğünü için hemde aile dostumuzun oğlu Boranın düğünü için geliş tarihimi erkene aldım.

Nişanlım Esin ile konuşup kararlaştırdık geliş tarihimizi. İkimizde işlerimizi o güne kadar hale yola koyduk.

Esin bir moda firmasında baş tasarımcıydı. Ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla tanıştık. Bir süre arkadaş kaldık sonrada  sevgili olduk. İyi giden bir beraberlikti bizimki. Birbirimizden çok şey beklemiyorduk.

Mardine gelmek için yola çıkacağımız gece Esin beni arayıp bir sorun olduğunu söyledi. İş yaptıkları firmaların birinde sorun çıkmıştı. Ve o olmadan halledilemiyordu. Çok üzgün olduğunu dile getirip defalarca özür diledi. Bende kalıp işlerini bitirdiğinde beraber gitmeyi teklif ettim.  Ailem zaten  3  4 gün sonra yola çıkacağımızı sanıyordu.  Amacım erken gidip onlara sürpriz yapmaktı."Sorunun hallolması ne kadar sürer bilmem sen git ben sorunu halledip hemen geleceğim" dedi.

Esin ile uçak yerine arabayla Mardine gitmeye karar vermiştik. Amacımız biraz gezmekti. Plânlar değişmiş ben tek gidiyordum. Yinede arabayla gitmeye karar verdim. Hay vermez olaydım.

Yolculuğum 2 gün sürdü. Dinlene dinlene gelsemde hem tek başıma olmaktan hemde uzun süre araba kullanmaktan yorulmuştum. Neyseki konağa yaklaşmıştım.

Arabayı yavaş kullanıyordum. Mardin sokakları dar olduğu için hız yapamazdım. Yavaş olduğum halde az kala kaza yapıyordum. Önümden hızla geçen bir atı son anda fark edip hemen frene bastım. Bu olaydı işte kaderimi , normal seyirde giden hayatımı değiştiren. 

İlk başta atı başı boş sandım.Yanılmışım sahibi varmış. Hemde ne sahip. Atın sahibi öyle güzeldiki. Kesin bu dünyaya ait değildi. Kalbimi bir bakışıyla ilk önce durduran sonrada dört nala giden bir at gibi çoşturan bir güzellik. Kalbimin ilk defa böyle olduğunu hissediyorum. Anı anına uymayan bu değişimleri ilk defa yaşıyorum. Bana birşeyimin olup olmadığı  soran ve benden mahçup bir edayla özür diyen  o ses. En güzel melodi yanında hiç kalır. Ben resmen kendimi bu güzellik ve seste kaybettim.  Kendimi zorla bularak bende bu insan görünümlü huriden özür diledim. Atının yada kendinin zarar görürüp görmediğini sordum. İyi olduğunu söylemesi yüreğimi ferahlattı.

Vücudum öyle tepkiler veriyorduki. Bu tepkilerin ne anlama geldiğini anlayamıyordum. Heyecan , kalp çarpıntısı ve soğuk terler döküyordum. Yol yorgunluğuna yordum bu tepkileri. Sakinleşmek isterken aldığım nefes oksijen değil gül kokusuydu. Nereden geliyordu bu koku. Yakınlarda gül bahçesi varmışcasına yoğun bir şekilde doluyordu ciğerlerime.

Gözlerimi ne zaman kapattım bilmiyorum. Açtığımda kehribar gözlere sahip kızın atına binip gitmeye hazırlandığını fark ettim. Bir telaş kapladı her yanımı. İsmini bile bilmediğim kızın gidecek olması beni korkuttu. İçimde sanki yıllardır yan yanaymışız gibi bir his belirdi. Bir umut ismini sordum. Amacım biraz daha kalmasını sağlayıp tanışmaktı. Verdiği cevap ismi değil beni soru işaretleri içinde bırakan kelimelerdi.

Bir Ömür Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin