40.BÖLÜM

5.4K 209 15
                                    

YARA

/Yarenin anlatımıyla/

Ahmet babamın yanına gitmeme izin vermiyordu. "Bırak ne olur. Baba babam" dedim feryat ederek. Baran ağabeyim "bırak lan kardeşimi. Şerefsiz" deyip bize doğru geldi. Ahmet " bir adım daha... tek bir adım daha atarsan Yareni öldürürüm" deyip silahı başıma dayadı.

"Lan gücün kadınlaramı yetiyor. Silahla konak basmak mı senin adamlığın. Sıkıysa bırak silahını gel karşıma " diye bağırdı Berdan ağabeyim. Benim gözüm sadece babamı görüyordu. Kanlar içinde yerde ölü gibi yatıyordu. Yoksa... Yoksa yok ölmemiştir , beni bizi bırakıp ölmemiştir değilmi.

Ahmet "önümde dağ olsanız yine yıkar geçerim. Yareni güzellikle verseydiniz işler bu raddeye gelmeyecekti" deyip kolumdan çekerek dışarıya çıkardı. Konağımız mahşer yeri gibi olmuştu. Karşı koyacak mecalim kalmamıştı. Ağabeylerim bana doğru geliyordu. Annemler babamın başındaydı.

Tekrar silah sesleri yükseldi. Ellerimi yüzüme kapatıp bekledim , ölmeyi bekledim. Vücuduma isabet edecek kurşunun acısını bekledim. Ama onun yerine bana sımsıkı sarılan Yağız gelmişti. Bende sımsıkı sarıldım ona. Şu an için sığınabileceğim tek kişiydi. Ellerini yüzümün iki yanına koyup
" Yarenim , sevdiğim iyimisin" dedi yüzümü öperken. Başımı kaldırıp iyi olduğumu belirtmek için salladım. Tekrar sarıldı silah sesleri hala devam ediyordu. Babam aklıma geldi "Yağız babam" dedim ağlayarak. Beni bıraktı koşarak yanına gittim.

Yadem babamın başında ağıt yakıyordu. Yaşlı yüreği tek evladının ölümüne dayanabilirmiydi. Ya biz ona birşey olmasına dayanabilirmiydik. Şuan kendimden geçme değil kendimi toparlama zamanıydı.

Anneme "daye ambulans ambulansı arayın" dedim. Annem babamın yarasına tampon yapıyordu. Berfin "aradık geliyor" dedi. Babam gözlerini hafif aralayıp " kızım yavrum Yarenim" dedi. Ellerini tutup "burdayım babam. Yanındayım" dedim gözyaşlarım durmadan akarken.

Babam " şükürler olsun Rabbim" deyip gözlerini kapattı. Babam bizi bırakmıştı. "Baba" diye bağırdım. "Bırakma beni, ölme sen ölürsen ben nasıl yaşarım" dedim. Ambulansın siren sesleri geliyordu. Bir umut ölmemiştir , beni kanadı kırık bırakmamıştır. Ambulans görevlileri gelip bizi uzaklaştırdı.

Görevli "nabzı çok düşük" dedi. Yaşıyordu , bizi bırakmamak için direniyordu. İlk müdahaleyi yapıp sedyeye aldılar. Ambulansa sadece annem bindi. Hepimiz perişan bir haldeydik. Babam ölüm kalım savaşı veriyordu. Tek duamız bizi bırakmamasıydı.

Arabalara atlayıp ambulansın peşine takılmıştık. Hastahaneye gelişimiz babamın ameliyata alınması saniyeler içinde oldu. Dizlerim tutmuyordu , yere oturdum. Ruhum can çekişiyordu , babam her daim yanımda olan bana kol kanat geren babam. Çocukluğum , lise çağlarım , bu yaşıma kadar onunla geçirdiğim her bir anı geldi aklıma.

Şimdi gözlerimin önünde 8 yaşında olan Yaren vardı. Babamın dizine oturup "baba bana kocaman bir salıncak yapar mısın " dedim ellerimi iki yana açarak. "Yaparım ķızım sen istersin de ben yapmazmıyım " dedi. "Ama gökyüzüne dokunabilecek kadar kocaman olsun " dedim sevinçle. "Gökyüzüne dokunacak kadar kocaman yapamam ki yavrum" dedi. Yüzüm düştü " ama neden baba" dedim dudaklarımı büzerek. "Gökyüzüne dokunmak imkansız güzel kızım " dedi. Çocuk aklımla "Sen yaparsan imkansız olmaz baba" dedim yapsın diye. "Babam büyük salıncak yaparım ama gökyüzüne ulaşmazki " dedi. "Hem söyle bakalım niye bu kadar çok istiyorsun gökyüzüne dokunmak" dedi beni kucağında hoplatıp. "Kuşlar gibi olmak istiyorum. Kelebekler gibi uçmak istiyorum baba" dedim. Babam gülerek kucağından indirip elimden tuttu. "Hadi gel seni uçuralım o zaman" dedi. O gün bana kocaman olmasada bir salıncak yapmıştı. Gökyüzüne ulaşamasamda , uçup tekrar yuvasına dönen bir kuş olmuştum. Benim yuvam babamdı , benim evim ailemdi. Babam şimdi beni yuvasız bırakmazdı değilmi.

Bir Ömür Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin