46.BÖLÜM

4.9K 177 14
                                    

NAZLI YARİM

/Yağızın anlatımıyla /

Yarenin burada Ahmet ile tek başına ne işi vardı. Ağabeylerine yada babasına söylemeden niye gelmişti. Ahmete arkasından yavaşça yaklaşıyordum. Yaren beni fark edip bana doğru baktı. İşaret parmağımla sus işareti yaptım. Yaren ben yokmuşum gibi davranıyordu.

Ahmete silahı doğrultmuştu. Yapma be gülüm sakın onun pis kanıyla elini bulama. Onun tertemiz yüreğinin birini öldürecek kadar pis olduğunu düşünmesemde bir anlık sinirle yapabilirdi.

Ahmette Yarenin birini vuracağını düşünmüyordu. O yüzden yapamazsın gibi laflar ediyordu. Yarenin elindeki silahı ateşlemesiyle içimi korku sardı. Eğer Ahmeti olurda öldürürse biliyorum vicdan azabı çekecekti.   

Ahmet inleyerek geri  doğru çekilince üstüne atıldım. Ahmeti altıma alıp var gücümle vurmaya başladım. Şerefsiz kim bilir ne deyipte korkutmuştu yine sevdiğimi. Yoksa Yaren tek başına iş yapacak insan değildi.  

Yarenin "Yağız dikkat et "diye bağırmasıyla Ahmetin belindeki silahı aldığını farkettim. Şimdide o beni altına almıştı. Silahı kalbime doğru bastırdı. Eğer Yaren kafasına vurmasaydı belkide beni öldürmüştü.

Ahmeti hızla üstümden attım. Yaren yere yığıldı. Yaptıkları ve Ahmetin yaptığı şeyler ağır gelmiş olmalıydı. Babası koşarak Yarene doğru gelmeseydi onu sarıp sarmalayacaktım. Babasının yanında sarılamayacağım için geri durdum.

Ağabeyleri kendi başına iş yaptığı için kızıyorlardı ona. Yarenin sözleri hançer gibi deldi yüreğimi. Sevdiğim çok üzülmüş yıpranmıştı. Rabbime şükürler olsun Ahmet belasını yakalama fırsatımız olmuştu. Bundan sonra rahat bir nefes alacaktık hepimiz.

Yaren babasıyla konağa döndü. Bizde Ahmeti alıp  arabaya bindirdik. Boran " ne yapacağız şimdi bu ite" dedi. "Öldüreceğiz başka ne yapabiliriz" dedi Baran. Bende öyle düşünüyordum. Ama Boran "hayır yeter bu kadar ölüm. Onu adalete teslim edelim. Onun canını biz mi verdik ki biz alalım" dedi. Ama sonra babama sorma gereği duyduk. Babamda adalete teslim edilmesini istedi.

Geçen 1 haftada Yarenin ruhsal olarak daha iyiye gittiğini öğrendim. Berfin ile her konuşmamızda göz bebeğimin nasıl olduğunu soruyordum. Ailelerimiz eski dostluğunu yakalayamasada aramız iyiydi.

Esinin yani Tuğçenin kardeşinide bulamamıştık. Mirza şerefsizi kaçmıştı. Önünde sonunda bulacaktım. Azattanda yardım istedim. Masum bir çocuğun yok olmasına dayanamazdım. Tuğçede sürekli arıyordu.

Bizim aramızda zaten bir bağ kalmamıştı. Tek derdi kardeşiydi. Ona beni aramamasını bir haber alırsam benim arayacağını söyledim.

Ahmet çeşitli suçlardan hüküm giymişti. Tuğçeye denetimli serbestlik vermişlerdi. Bana göre onada ceza verilmeliydi. Ama beni şaşırtan Tuğçenin mahkemede verdiği ifadeydi. Hakime Ahmetin yaptıklarını ve kendi suçlarınıda itiraf etmişti. Doğrusu bunu beklemiyordum. Yaptıklarını zorla yapmış olması durumu değiştirmezdi.

Ahmet belasından kurtulmuştuk. Şimdi ise Yaren ile akibetimi merak ediyordum. Ahmetin yüzünden geri dönmeyi kabul etmişti. Şimdi fikrini değiştirmişmiydi. Karacan konağına geldim. Agah ağayla konuşacak Yarenin geri dönmesini isteyecektim.

Konaktan içeriye girdim. Gözlerim kalbimin sahibini aradı ama ortalarda yoktu. Bu sağukta bir yere gitmeyeceğine emindim. Büyük ihtimalle odasındaydı.

Hatice teyze" hoş geldin" dedi. Bende "hoş bulduk. Agah ağayla görüşecektim. Evdemi acaba " dedim. Hatice teyze "evde  oturma odasında" dedi. Oturma odasına yöneldim kapıyı açtım. Agah ağa tek başına oturmuş kahve içiyordu.

Bir Ömür Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin