Karanlık Bir Rüya

553 33 0
                                    

Bu kitapta +18 içerik bulundurur. Rahatsız olan lütfen okumasın.

Bugün iş yerine Cesur bırakmıştı beni. Ona kaza olayını anlattığımda fazla sinirlenmişti. Olayı daha çok büyütmek istedi ama ufak bir şey olduğunu ve kimseye zarar gelmediğini söyleyince susmuştu.

Baran'ı ona söylememiştim. Çünkü Baran bilindik bir iş adamıydı, eminim ki Cesur onu tanıyordu. Cesur iş dünyasında rakibi olan kimseyi sevmez, bu konuda çok hırslı biri.

Saat 17.07 idi ve ben otuz geçe çıkıcaktım. Laptoptan gmail yazmaya karar verdiğimde telefonum çaldı.

Arayan Kahve Gözlü Çocuktu. Dün Numaramı vermiştim ona. Arabayı bana getireceği zaman arayacaktı.

''Alo.''

''Selam. Nasılsın Arzu?''

''Biraz yorgunum. Hâla hastanedeyim.''

Dün bayağı birbirimiz hakkında sohbet etmiştik. Ona kendi hastanem in olduğunu söyleyince ''Orayıda dağıtıyor musun?'' diyerek dalga geçmişti. Dün onunla fazlasıyla kahkaha atmıştım.

''Bende biraz önce şirketten çıktım. Arabanı getirmek için.''

''Beklediğimden daha hızlı sürmüş tamiri. Şuan hastanedeyim ama.''

''Sorun değil. 15 dakikaya ordayım. Beraber yemek yemeye ne dersin?''

''Neden olmasın derim.''

Baran ile yeni yeni yakın olmaya başladık ama onunla buluşmak istiyordum. Dün onunla fazlasıyla mutluydum. Ben paltomu giydikten yaklaşık 10 dakika sonra kapı tıklatıldı.

''Gel!''

Kapı açıldığında Baran'ı görmek beni şaşırttı. Gelince beni arar sanıyordum. Bana gülümseyince yine o gamzesini gördüm.

''Niye beni aramadın?''

''Ayağım var çok şükür.''

Cesur'dan dolayı bu kadar çok şaşırmış olmalıyım. O hep arardı.

''Hazırsan çıkalım.''

''Hazırım.''

Çantamı alıp beraber odadan çıktık. Yan yana yürüyoruk. Asansöre bindiğimizde günümün nasıl geçtiğini sormuştu. Bu şekilde sohbeti açmayı başarmıştık.

Yolculuk boyunca hiç susamıştık. İşler hakkında konuşmuştuk biraz. Yarın yeni otel için Taksim'e gidecekmiş. O otelin yapılacağı arsasına bakmak istiyormuş.

Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuğun ardından deniz manzaralı bir kafeye gelmiştik.

''Hoşgeldiniz. Ne yemek  istersiniz?''

Baran'a bakıp cevap verdim. Onun söyleyeceğini düşünmüştüm.

''Mediterranean pizzasından iki dilim ve içicek olarak kola.''

Baran garsona dönüp konuştu.

''Hanfendiyi duydun. Bana da kremantar ve makarna tabağı. İçecek olarak demli bir çay. ''

''Yirmi dakikaya hazır olur efendim. Şimdiden afiyet olsun.''

Garson gittikten sonra bakışlarımı denize çevirdim. Baran ve Cesur birbirinden farklı iki adamdı.

Cesur sevgilimdi, Baran ise arkadaşım. İkisini karşılaştırmak istemiyordum ama karşılaştırıyordum işte. Gözümün önünde parmak şıklatılmasıyla Baran'a baktım.

''Ne düşünüyorsun kara kara.''

''Acaba gözüme şalgam damlatılsaydı bordo gözlümü olurdum diye düşünüyordum. Yakışırdı bence.''

Dediğime gülmüştü. Hep sen mi yalan söyliyeceksin Kahve Gözlü Çocuk?

''Ciddiyim, dalgın gözüküyordun.''

''Önemli bir şey değil. Bu arada daha tatlı yicaz haberin olsun. Tatlılar benden.''

''Sen nasıl istersen Bayan Sarıca.''

Yemekler gelince susmuştuk. Tabağı lezzetli görünüyordu ama mantar olduğu için yiyemezdim. Ortada bol zeytinyağlı karışık salata vardı. Bol zeytinyağlı olunca ayrı bir severdim salatayı.

Pizzama dokunmadan salatanın yarısını bitirmiştim. Tam pizzamı elime aldığımda Baran konuştu.

''Pizzanın kenarını bırakıyormusun?''

''Kuru geldiği için bırakıyorum. Neden sordun?''

Elimdeki pizzayı alıp kenarını yemeye başladı. Belliki o çok seviyordu. Onu şaşırmış bir şekilde izliyordum. Kim pizzanın kuru tarafını sever ki? Pizzanın kenarını yiyince bana uzattı.

''Diğerinin kenarını bırakınca bana ver. Salatayla yicam.''

Ağzım dolu bir şekilde konuştum.

''Tamam.''

Orda iki saat oturduk ve hiç sıkılmadım. Ben tatlıları öderken, o yemekleri ödemişti. Paltomu giyerken telefonum çaldı, arıyan Cesur'du.

''Alo.''

''Napıyorsun güzelim?''

Baran'a baktığımda sigarasını içerken beni izliyordu. Cesur'a Baran'dan bahsedemezdim. Bakışlarımı masanın üstünde duran peçeteye çevirdim.

Kırmızı peçeteyi katlamaya başladığımda Cesur ile konuşmaya başladım.

''Arkadaşımlayım, şimdi yemek yedik. Sen napıyorsun?''

''Bende şimdi çıktım şirketten. Hastanedeysen seni almaya geliyim dicektim.''

''Kalkıyorduk zaten şimdi. Evemi geçiyorsun?''

''Kendi evime geçiyorum. Akşam arkadaşlarla gece kulubüne gidicaz.''

Kulüp nerden çıktı şimdi?

''Anladım. Ne zaman dönersin?''

''On iki gibi dönerim. İstersen benim eve geç. Güvenliğe anahtarı bırakırım.''

''Tamam. Birazdan yola çıkarım.''

''Tamam güzelim. Yola çıktığın zaman bana mesaj at.''

''Tamam, görüşürüz.''

Telefonu kapattığımda Baran'da sigarasını söndürüyordu. Telefonu sessize alıp çantama koydum.

''İşin var mı?''

''Neye olduğuna bağlı.''

''Biraz daha beraber takılalım mı?''

''Sen isticeksin ve ben hayır dicam.''

Bir sonraki bölüm de olucaklar...

''Sen nasıl...''

''İnsanları çabuk anlıyabiliyorum. Sana söylemiştim.''

Gözlerini bana çevirip göz kırptı. Sigarasını iki dudağının arasına koyup, yaktı. Evet bana söylemişti ama ben inanmamıştım. Şuana kadar.
Bakışlarımı çevreye dikip insanları izledim.

Bölüm sonu...
☕☕☕☕☕

ARZUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin