Bu kitapta +18 içerik bulunur. Rahatsız olan lütfen okumasın 💮
Hatasını görmenize rağmen kafanızın içinde ona son bir şans hakkı vermek ne kadar acı bir durum. Kırılmanıza rağmen, ona olan sevginizden dolayı, onu bırakamamak ne kadar acı bir durum.
Belki de sevgi dediğimiz şey çıkardır. Çıkar başarıya giden yollardan biridir, kandırmayalım şimdi birbirimizi. Eleştiriyi bir kenara bırakın ve bunu bir düşünün.
Şu an arabada, hastaneye gidiyorduk. Adamlar çoktan hastaneye gitmiş ve Cesur'u bekliyorlardı. Orhan abi gelmeyecekti. İş yerinde, işleri vardı. Sarp ve Ümit hastanenin diğer bloğunda olacaktı. Bahtınur'a zarar gelmemesi için herkes uyarılmış tı.
''Sarp ve Ümit neden diğer blokta?''
''Keskin nişancıya gerek vardı. Cesur'un çevresinde kaç kişi olucak bilemeyiz.''
Sarp ve Ümit keskin nişancı mıydı? Vay be. Şu an gözümde ne kadar havalı olduklarını bilselerdi egodan yerlerinde duramazlardı.
Baran aracı kapalı otoparka soktu. Adrenalin bütün vücudumu sarmıştı. Araç durunca inmek için hareketlenirken, Baran kapıyı kilitledi.
''Neden inmiyoruz?''
''Gelince bize haber vericekler.''
''Burda böyle bekliyecekmiyiz?''
''Arzu yine çok soru sormaya başladın.''
Gözlerimi devirmemek elimde değildi. Telefonu ile ilgilenmeye başlayınca, gözlerim ekrana kaydı. Musa ile mesajlaşıyor du. Ne durumda olduklarını sorunca, hiç bir hareket yok yanıtını almıştı. Beklemek ne zor bir şeydi.
''Telefonu sana vereyim, sen konuş istersen.''
''Öyle bir şey yapmak istesem şuan elimde olurdu.''
''Arabadan çıktığımız zaman benim yanımdan ayrılmayacaksın. Cesur haraketsiz bir şekilde gelmez?''
''Asıl sen benim yanımdan ayrılma.''
Aracın tam karşısında bir araç durdu. Camlardan dolayı kim olduğunu göremiyordum. Farlarını yakınca elimle gözlerime siper etmeye çalıştım ama pek bir faydası yoktu.
''Eğil!''
Baran bağırır bağırmaz iki yanımıza da araç gelmişti ve silahların sesi yükseldi. Camlar kurşun geçirmezdi ama bu kadar kurşuna dayanıklı olacağını sanmıyordum.
Baran telefonda birini aramaya başlayınca camlardan çatırtı sesleri gelmeye başlamıştı.
''Kapalı otoparka gelin! Burdalar!''
Ve camlar artık dayanamamıştı. Bazı cam parçalarının sırtıma battığını hissediyordum.
Barana bakmak istiyordum ama gözlerimi açamıyordum.
''Baran?!''
''İyiyim!''
Silahlar susmuştu. Araçlardan kapının açılıp kapanma sesini duydum. Torpidoyu açtığım an kapım açıldı ve elime bir bıçak saplandı. Otopark çığlıklarımla yankılandı. Çenemi tutup kendine çevirdiğinde o yüzü gördüm. Aylar sonra karşıma çıkacak cesareti bulmuştu.
''Bu çığlıkları daha çok duyucağım Arzum!''
Bıçağı elimden çıkarttıktan birkaç saniye sonra silah sesleri yükseldi. Silahların kahkahası, benim çığlığımı sessizleştiriyordu. Cesur koşarak aracına bindi ve uzaklaşmaya başladı.
Baran niye hiç hareketlenmemişti? Ona baktığımda karnından ve sağ göğsünden vurulduğunu gördüm. Gözleri kapalıydı. kafasını tutup salladım.
''Uyan! Bundan dolayı ölmezsin!''
Baran gözlerini baygınca açtı. Kahve gözlerini hiç bu kadar kara görmemiştim.
''İyiyiz,tamam mı.Yaşayacaksın.''
Bir eli bıçaklanan elimi tuttu. Acıyordu ama umrumda değildi. Gözlerimi, gözlerinden ayıramazdım.
''Sözüm var sana. İyi olucağım.''
Sesi fazla kısıktı. Gözlerimdeki yaşlar benden habersiz akmaya başladı.
''İyisin, hala burdasın. Hep burda ol, lütfen Baran.''
Eli yanağımı çıktı. Eli tam düşecekken tuttum. Gülümseyince dişlerine bulaşmış kanı gördüm.
''Özür dilerim. Bunu haketmedin.''
Kelimeleri ağzından kesik kesik çıkıyordu. Ve kafası elime düşmüştü.
''Hayır ölemezsin. Hayır, hayır, hayır.''
5 Gün Sonra...
Baran karnından ve sağ göğsünden vurulmuştu. Durumu ağırdı. Karnındaki yarayı halletmişlerdi ama akciğer çok zorlamıştı. 5 gündür uyuyordu. Solunum cihazına bağlıydı. Göz kapakları bile kızarmıştı. Doktorların dediğine göre nefes alıp vermekte bile zorlanıyormuş.
''Efendim.''
İnci'nin sesiyle daldığım yerden çıktım. Baran'a camdan bakarken konuştum.
''Söyle.''
''Bekir sizi odanızda bekliyor.''
Asansöre doğru ilerlerken Orhan abi, Yeliz abla ve Baran'ın kardeşi Nalan'ı asansörden çıkarken gördüm. Hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ederken Yeliz abla önümde durdu.
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bunu yaparken fazla zorlandım.
''Oğlum nasıl?''
Gözleri dolu doluydu ve sesi kısıktı. Orhan abi ve Nalan camdan Baran'ı izliyorlardı. Bu kadının yaşlarında boğul! Şu an seninle uğraşamam.
''Daha iyi, yakın bir zamanda uyanmasını bekliyoruz.''
''Sen ne zaman uyanıcaksın?''
Baran'ın başına gelenler yüzünden beni suçluyordu. Öfkesini atacak birini arıyordu ve gözüne beni kestirmişti.
''Baran ve Cesur'u ben tanıştırmadım.''
''Biliyorum, oğluma zarar veren o herifi ne zaman bulacağından bahsediyordum. Beni kandıramazsın, Baran'a yapılanların intikamını almak istiyorsun, biliyorum. Ne lazımsa Orhan sana yardım edecek. Yeter ki bul onu.''
Ve yanımdan uzaklaşmıştı. Beni suçlamasını beklerken bana destek olmuştu. Arkamı dönüp mutsuz aile tablosuna baktım. Orhan abi bir kolunun altına Yeliz ablayı, diğer kolunun altına Nalan'ı almış, Baran'a bakıyordu. Acilen uyanman gerek Kahve Gözlü Çocuk.
Odama girdiğimde Bekir ayağa kalktı. Paketten sigaramı çıkarıp yaktım. Dumanı içime çekerken rahatlamıştım.
''Buldun mu?''
''Evet, Silivri'de bir yazlıkta.''
Cama yaklaşıp gökyüzüne baktım. Özür dilerim dede. Bunu yapmam gerekiyor.
''Adamlara söyle hazırlıklı olsunlar. Bu akşam halledeceğiz.''
Bir sonraki bölüm de olucaklar...
''Cesur'dan haber var mı?''
''Bahtınur Hanım'ı arıyormuş.''
''Yardım edelim o zaman. Bahtınur'a yiyecek bir şeyler getirin.''
Arabaya binip hastaneye sürdüm...
Bölüm sonu.
☕🤍☕🤍☕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUM
RomanceArzu Sarıca yakın bir zamanda dedesi Arda Sarıca'yı kaybetmişti. Acısını pek dışarı yansıtmayan Arzu, her zamanki gibi bu durumu da içine atmıştı. Ve sonra karşısına üniversite zamanında sevdiği adam, Cesur çıktı. Cesur sadece eskiden sevdiği kişi d...