Hiç Kimsem

192 10 0
                                    

Bu kitapta +18 içerik bulunur. Rahatsız olan lütfen okumasın 💮

Selami Duman'la yemekte tanışmış ve kaynaşmıştık. Beklediğimden daha genç ruhlu bir adamdı. Ailesine fazla düşkün ve kendini bildi bileli imkansız bir aşka kapılmış biriydi.

İşini her zaman ikinci plana atmış, daha çok gezmeye vakit ayırmış. Babamla çok kez iş yapmış ama birbirlerini sevmezlermiş. Babam disiplinli ve sert bir adamken, Selami Duman daha rahat ve anlayışlı. Bu iki birbirine zıt adımın anlaşması zaten muhal bir durumdu.

Şu an salonda oturmuş karşılıklı çay içiyorduk. İş konuşmanın zamanı gelmiş hatta geçiyordu.

'' Selami Bey bu güzel misafirperverliğiniz için teşekkür ederim ama buraya niye geldiğimi zaten biliyorsunuz.''

Selami Duman elindeki çayı bırakıp rahat bir tavırla koltuğa sırtını yasladı. Topçu eğik olan kafasının biraz kaldırımıştı.

''Aleyna kızım, sen bebeğinin yanına çık.''

''Tamam baba.''

Aleyna bana başıyla selam verip salondan çıktı. Bir kadının, bir adamın sözünü dinlemesi bana hep garip gelmişti ama konuş Selami Duman olunca belli ki işler değişiyordu.

''Seninle bu yüzden tanışmak istedim Arzu Hanım. Uyuşturucu için bize labratuvar lazım, sende de hastane bol. Ortaklık yapalım istiyorum. Tekirdağ'da yeni bir hastanenin inşaatı varmış duyduğum kadarıyla. Güvenliği ben sağlarım, sen de bize mekan ve malzemeleri ayarlarsın.''

''Benim çıkarım ne olacak?''

''Gelen paranın yüzde 25'i senin. Ayrıca vakfına güzel bir para yardımda bulunmak istiyorum.''

''Ben de para bol Selami Bey ama saygı ve sadakat tartışılır.''

Bir nevi seni satın almaya çalışıyor!

Gelinini aldığı gibi. Çayımdan bir yudup alıp sehpaya koydum.

''Ne istiyorsun Hayrettin'in kızı?''

Kaşları çatılmış ve beni hafife aldığı için kendine kızıyordu. O da, babam gibi olduğumu düşünüyordu.

'' Cesur Yıldırmaz'ı hiç duydunuz mu Selami Bey?''

Selami Beyin bakışları Topçu'ya kaydı. Topçu, yerinde dikleşti ve bakışları bir ben de, bir babasındaydı. Berat ve Cesur tanışıyordu, eminim ki görüşüyorlardı da.

Berat seninle buluşacağını Cesur'a söylemiş olabilir!

Pek sanmıyorum ama olmaz da demiyorum.

''Uyuşturucuda yardım edecek çok az kişi var Selami Bey. Onlara da güvenilmeyeceğini biliyorsunuz.''

''Cesur'u niye sordun?''

Bu soruyu soran Topçu'ydu. Çantamdan bir fotoğraf çıkardım, fotoğraf dedem ve Bahtınur'un nikah günü çekilmişti. Ne masume bir aile fotoğrafı ama. Topçu'nun yanına oturup fotoğrafı ona uzattım.

''Dedem ve Cesur'un annesi Bahtınur evlendi. Dedem öldükten sonra Cesur ve ben yakın olmaya başladık. Bir gün kıskançlık krizi tuttu ve beni kaçırdı. Ondan psikolojik şiddet gördüm. Bu durumda olmamın sebebi o dur. Onun yerini sormuyorum size, sadece destek istiyorum. Bir gün yine aynı şeyler olursa, bana yardım edecek, koruyacak insanlar istiyorum. Bunun karşılığını da hayli hayli alacaksınız.''

Selami Bey rahat tavrına geri döndü. Gözlerini benden ayırmıyordu. Topçu fotoğrafı geri uzattı. Söze Selami Duman başladı.

''Çıkar ilişkisi istiyorsun.''

''Evet, olması gereken bu. Ben işimi düzgün yaparım.''

Bacak bacak üstüne attım ve yüzümdeki sırıtma ile cevaplarını beklemeye başladım.

''Aileye zarar gelmeyecek Arzu Hanım.''

''Asla böyle bir niyetim yok Berat Bey.''

''Baba, sen ne diyorsun?''

''Kabul, sana yardım edeceğiz.''

Ayağa kalkıp çantamı toplamaya başladım. Selami Duman ve Berat da ayağa kalktı. Bizim ayaklandığmızı gören hizmetli kadın ceketimi getirdi.

''Her şey için teşekkür ederim. Belgeleri yarın şirketinize getirtirim.''

Evden çıkıp araca biner binmez Bekir, konuşmaya başladı.

''Bahtınur Hanım hayatını kaybetmiş Efendim. Kalp krizinden olduğu biliniyor. Doktorlarla konuştuk.''

''Zehirlendiğini kaç kişi biliyor?''

''Görüştüğümüz doktorlar ve otopsi görevlisi.''

''Gerekeni yaptın değil mi?''

''Söylediğiniz parayı verdim.''

Bahtınur'u zehirleyen bendim. Yapmam gerekiyordu, yaptım. Cesur'un canını acıtmam gerekiyordu. Benim annem yoktu ama olsaydı eminim gözlerimin içine baka baka, anneme işkence yapardı.

Dedene söz vermiştin!

''Bu seni ilgilendirmez. Benim işlerime karışma.''

''Bir şey mi dediniz Efendim?''

Bakışlarım Bekir'e kaydı. Bu ses beni mahvediyordu, onun yüzünden adım deliye çıkacaktı.

''Hastaneye sür dedim.''

Ne yapıyordun ben Allah aşkına? Dedemin sevdiği kadını öldürmüş, hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ediyordum.

Boğazımı sanki biri sıkıyormuş gibi hissediyordum. Boynumdan bir şey kopardığım hissedince elime baktım. Kolye? Doğru ya, Topçu'ya gitmek için hazırlanırken takmıştım.

Araç hastanenin önünde durur durmaz indim. İhtiyacım olan kişiye gitmek için adımlarımı atmaya başladım. Asansöre binmek yerine yürüyen merdivenlerden çıkmaya başladım. Hiç düşünmeden Baran'ın kaldığı odaya girdim. Yere, dizlerimi kırıp, oturdum. Elini tuttum.

''Katil oldum.''

Bu iki kelimeden sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bahtınur öldüğü için değil, Baran haklı olduğu için ağlıyordum.

Bir canavara dönüşüyordum. Duygusuz, vicdansız, güç için can alan bir canavara. Babam gibi...

Saat 05.21

''Efendim uyanın, Baran Bey uyanıyor.''

Baran mı uyanıyor? Gözlerimi açtığımda İnci'yi gördüm. Ayağa kalktığımda ağrıyan bacaklarım kendini belli etti. Burada uyuya kalmıştım.

Baran'ın gözlerini açık görmek, o kahveler ile göz göze gelmek, beni fazlasıyla mutlu etmişti. Kahve Gözlü Çocuk uyanmıştı.

Bir sonraki bölüm de olacaklar...

''Niye geldin?''

Kitaplığa ilerleyip bir elini cebinden çıkarttı ve raftaki çerçeveyi eline aldı. Çerçevede dedem ve bahtınur'la çekindiğim fotoğraf vardı.

''Elin nasıl?''

''Ne diyeceksen de ve git.''

Çerçeveyi indirip bana baktı...

Bölüm sonu.
☕☕☕☕☕

ARZUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin