Bu kitap +18 içerik bulundurur. Rahatsız olan lütfen okumasın.
1 Gün Sonra...
Yorulmuştum. Hem zihen hem de bedenen. Baran'ın burada 6. günüydü. Dün elini oynatmış ama uyanmamıştı. Bunu söylemek istemiyordum ama özlemiştim.
Kahve gözleriyle bana bakmasını özlemiştim. Kendimi ona anlatmadan, beni anlamasını özlemiştim. Bana sarılırken, kokumu içine çekmesini özlemiştim.
Telefonum çalınca bakışlarımı Baran'dan ayırdım. Bekir arıyordu.
''Söyle.''
''Efendim sizinle konuşmak istiyor.''
''Geliyorum.''
Telefonu kapatınca bakışlarımı birkaç saniye daha Baran'da tuttum. Uyanman gerekiyor. Sen yokken pusulasını kaybetmiş kaptan gibiyim.
Hastaneden çıktıktan yarım saate yakın bir sürede eve gelmiştim. Tek katlı 2 odalı, 1 salonlu, bahçeli bir evdi. Kendilerini rahat ettirmek için buraya getirtmiştim. Evin kapısına ilerleyince korumalardan biri kapıyı açtı. Salona girdiğimde ayakta duran Bekir'i ve koltukta otururken görmüştüm onu. Bekir'e evden çıkması için işaret verdim. Karşısındaki koltuğa oturdum. Görmeyeli baya zayıflamıştı.
''Rahatsız etmek istemezdim ama zorunda kaldım.''
Bahtınur eğik olan başını beni görmek için kaldırdı.
Deden senden nefret ediyor.
Dedem bence benimle gurur duymalı. Gücümü görmesini çok isterdim.
''Oğlum senden uzak durdu. Sende bizden uzak dur.''
''Oğlun evimi taradı, arkadaşım onun yüzünden ölüm kalım savaşı veriyor. Elimdeki sargıyı görüyor musun? Senin biricik oğlun elime bıçak soktu. Daha fazla derine sokmayı becerememiş ama. Ben onun eceli olucağım Bahtınur.''
Bahtınur'la bunları konuşmak beni zorluyordu ama bunları duymak hakkıydı. Cesur'un bir gün katili olacağımı bilmeliydi.
''Hak etmişsinizdir,Cesur bunları boşuna yapmaz.''
''O hasta. Senin oğlun hasta. Beni kendine aşık edeceğini düşünüp gözünü bile kırpmadan, arkadaşımı öldürdü. Neden öldürdü biliyor musun? Çocuk benden hoşlanıyor diye. Sadece sen anne değilsin. Onun da annesi vardı. Vardı diyorum çünkü oğlunun cesedini görünce kadın kalp krizi geçirmiş ve oğlunun cesedinin yanında ölmüş.''
''Bana ne yapıcaksın?''
''Ne gerekiyorsa onu yapıcağım.''
Daha fazla bir şey demeden evden çıktım. Bekir koşar adımlarla yanıma geldi.
Deden, Bahtınur'u sana emanet etmişti.
Umrumda değil, onun oğlu benden başka kimseyi alamayacak.
''Cesur'dan haber var mı?''
''Bahtınur Hanım ı arıyormuş.''
''Yardım edelim o zaman. Bahtınur'a yiyecek bir şeyler götürün.''
Arabaya binip hastaneme sürdüm. Züleyha gelecekti bugün. Böbrek en kolay işti. Eminim iki günü bulmazdı. Baran'ın benden ilk yardım isteyişiydi. Tabii ki unutmazdım.
Hastaneye gelince odama çıktım. Bir kaç işimi yaptıktan sonra kapım çalındı.
''Gel!''
İnci ve arkasından gelen Nalan, Sarp ve başında siyah şal olan bir kadını gördüm. Züleyha ydı. Nalan arkadaşının koluna girmiş yürürken ona yardım ediyordu. Durumunun bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum.
Züleyha koyu yeşil gözleri olan, hafif kemer burunlu, hastalığından dolayı dudakları morarmış ve kısa boylu biri kızdı.
''Buyrun oturun. İnci, bir limonlu su ve üç çay.''
''Biz bir şey istemiyoruz. Konuşalım, gidelim.''
Sarp'ın konuşmasına karşı gelmedim. Misafir olan onlardı. Ben yerime otururken, İnci odadan çıktı.
''Züleyha Hanım,değilmi?''
''Resmiyetleri pek sevmem. Bana böbrek bulucak insanla samimi olmak isterim.''
''Sana böbrek bulucağım ama ümitlenmeni istemem.''
''Ne demek bu şimdi?''
Konuşmamızı Sarp bölmüştü. Bu adam burnunu sokmadan duramazmıydı? Nalan sessizce bizi dinliyordu.
''Testlerde bir sorun çıkabilir demek. Mesela bir hastalığı varken başka bir hastalığı ortaya çıkabilir.''
Züleyha bunu duyunca omuzları düştü. Bu haraketi zayıf olan bedenini, daha zayıf göstermişti. Siyah şalına inat pembe bluzu, mavi eşorfmanı, beyaz hırkası ve beyaz spor ayakkabısı vardı.
''Başka bir hastalık olursa ne olur?''
Nalan'ın ince ama güzel sesini duyabilmiştim. Derin bir iç çekip arkamı yasladım.
''Ameliyatta zorlanırız. Bu da başarı oranının %25'e indirir. Ayrıca ameliyat sonrası uyanıp uyanmayacağıda meçhul.''
''Eğer uyanırsam kalıcı bir hasar kalır mı?''
Kıza yaşama ihtimalin çok az dememe rağmen ameliyata girmeyi düşünüyordu.
Gerçi bu durum başka bir hastalığı varsa diye söylediğim bir şey.
''Bu durum başka bir hastalığın varsa diye geçerli. Kötü düşünmeyelim, yaşaman için her şeyi yaparım.''
''Ben daha fazla kusurlu olarak yaşamak istemiyorum. Yerler çamur olmasına rağmen benim beyaz ayakkabılarım tertemiz. Kusurlu olacaksam yine, ölmeyi tercih ederim.''
Nalan'a elini uzatıp ayağa kalkmak için yardım istedi. Sarp, Nalan'dan önce davrandı.
''Tanıştığıma çok mutlu oldum Arzu. Baran, senden çok bahsetmişti. Gerçekten çok güzel ve güçlü bir kadınsın.''
Züleyha ve Sarp odadan çıktıktan sonra Nalan tam karşımda durdu.
''Ne dersem, ne söylesem boş ama lütfen tehlikeli oyunlarına abimi katma.''
Nalan da odadan çıkınca, pakedimden sigaramı çıkardım ve yaktım.
Baran'ı seviyorsun
''Ben kimseyi sevmiyorum.''
Duygusuz gibi davranıp baban gibimi olmaya çalışıyorsun.
''Duygularımı gerektiği zaman gösteririm. Bir çok kişi açığımı ararken bunu yapmam''
Kapım çalınca bakıslarımı oraya çevirdim.
''Gel!''
Gelen İnci'ydi. Bakalım bana nasıl bir havadis getirmişti.
''Efendim Berat Topçu'nun asistanıyla görüştüm. Yarın akşam, saat sekizdeki, aile yemeğine çağırdılar sizi''
Bir sonraki bölüm de olucaklar...
''Arzu korkutuyorsun beni. Ne oluyor?''
''Sarp'ın da duyması gerekiyor. Yanındamı?''
''Evet, hoparlördesin. Kötü bir durum mu var?''
Bunu bu kıza nasıl dicektim? Sarp'ın vicdan azabından ölmesini istiyordum...
Bölüm sonu.
☕☕☕☕☕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUM
RomantizmArzu Sarıca yakın bir zamanda dedesi Arda Sarıca'yı kaybetmişti. Acısını pek dışarı yansıtmayan Arzu, her zamanki gibi bu durumu da içine atmıştı. Ve sonra karşısına üniversite zamanında sevdiği adam, Cesur çıktı. Cesur sadece eskiden sevdiği kişi d...