Aklıma Düştün

433 28 4
                                    

Bu kitapta +18 içerik bulunur. Rahatsız olan lütfen okumasın.💮

Kendim için doğruyu yapmaya çalışırken hata yaptım. Ben kimsenindim. Saflığımı kötü kişilerin kullandığını yeni fark ettim.

Arzu'yu aşk sanmıştım ben. Ben kimsenin eskisi değilim. Hata yapa yapa akıllandım. Soyadım yüzünden çok fazla kullanıldım ve kullanılmaya çalışan yine olacaktı da.

Ben olmadan birçok insan bir hiç. Artık değişmem gerekiyor ama değiştikten sonra bir canavara dönüşmekten korkuyorum.

İntikam almak istiyorum. 27 yaşındayım, geç değil Arzu...

Başarılıyım, evet ama sadece başarı yetmiyor. Güçlenmem lazım. Sürekli duygularımla hareket ettim. O yüzden bu haldeyim.

Ben suçlu değilim. Beni kullanan insanlar suçlu.

''Arzu?''

Şu an Bara'nın arabasındaydım. Düşüncelerimi beni yine boğmuştu. Baran'a dönüp baktım. Kaşları çatık beni izliyordu. Herkes dağılmıştı. Eve gitmek istemiyordum.

Derin bir nefes alıp kemerimi taktım. Baran ceketini çıkarıp arka koltuğa koydu.

''Ne düşünüyordun?''

''Çok hata yaptım. Sarıca olduğum için birden fazla kullanıldım. Kendime fazla kızgınım.''

Kol düğmelerini açıp kollarını kıvırdı. Başımı koltuğa yasladım. Gözlerimi kapadım. Keşke hiç var olmasaydım.

''Eve gitmek istermisin?''

''Hayır ama bu saatte nereye gidiceğimi bilmiyorum.''

''Bana gidelim o zaman. Hem güvenliğinden emin olurum.''

''Cesur bana bir şey yapmaz. Beni fazla benimsiyor. Zarar verirse beni kaybedeceğini biliyor.''

Kafamı çevirip ona baktım. Sırıtarak arabaya çalıştırdı. Yaklaşık yarım saat sonra denizin hemen yanı başında olan bir villaya geldik.

3 katlı bir bina gibiydi evi. Bahçesinin yarısını garaj, diğer yarısını oturma alanlarının olduğu bir yer olarak kullanmıştı. Tamamen İstanbul Boğazı gözüküyordu. Belirli yerlerde korumalar vardı. Araçtan iner inmez etrafı süzmüştüm.

''İçeri geçelim. Hava soğuk.''

Kapıyı açtıktan sonra ilk o, sonra ben girmiştim. Salonun 3 duvarından 2'sinde cam vardı. Beyaz bir L koltuk ve üstünde lacivert yastıklar vardı. Salonun ortasında koyu gri büyük bir sehpa, hemen karşısında beyaz TV ünitesi vardı. Televizyon kocamandı. Girişin karşısındaki camın önünde koyu gri ahşap yemek masası vardı.

Mutfak sağ taraftaki sürgülü kapının olduğu yer olmalı. Merdivenlerin korkuluğu camdı. Bu arada evin dışı sütlü kahve ve bazı ayrıntıları beyazdı. Aile evi gibiydi.

''Bu kocaman evde tek başınamısın?''

''Hayır. Babam, annem ve kız kardeşimle yaşıyorum.''

''Görünürde kimse yok. Şehir dışındalarmı?''

''Babam ve annem eski bir arkadaşları rahatsız olduğu için hastaneye gittiler. Kız kardeşim Nalan yurt dışında okuyor. 6 ayda bir gelir.''

Kafamı olumlu anlamda salladım. Baran ellerini pantolonun cebine koyup duvara yaslandı. Beni izliyordu.

''Ben nerede yatacağım?''

''Benim odam.''

''Nasıl yani? Berabermi yatacağız?''

Heyecandan ellerim terlemişti. Yaslandığı duvardan ayrılıp karşımda durdu. Dipdibeyedik. Ortam fazla garip.

''Niye bu kadar fazla soru soruyorsun?''

''Sende sordun. Kendine niye sormuyorsun?''

Baran bu tepkimi beklemiyor olacak ki kahkaha attı. Gamzesi yine ortaya çıkmıştı. Onu ilk defa bu kadar çok gülerken görüyordum.

''Misafir odasıda var. Orada kalabilirsin.''

''Kıyafet peki?''

''Nalan'dan veririm.''

''Ayıp olmazmı?''

Gözlerini devirip merdivenlere ilerledi. Korkuluk cam olduğu için biraz ürkmüştüm. Yere bakma Arzu.

''Sağda ki ilk kapı misafir odası. Soldakide lavabo. Her odada var zaten ama belki orda rahat edemezsin diye söyledim.''

''Koridorun sonundaki oda ne?''

''Nalan'ın odası. Sen geç odaya, ben sana kıyafet getiririm.''

Kafamı olumlu anlamda sallayıp odaya girdim. Kapının hemen karşısında çift kişilik yatak vardı. Yatak beyazdı ama nevresim takımı griydi.

Yatağın iki yanında uzun cam vardı. Camların önünde siyah komidinler vardı. Odada aksesuar olarak sadece duvar saati ve vanilya kokulu 2 adet mum vardı.

Sağ taraftaki duvarda kapı vardı. Banyo olmalıydı. Kapının yanında siyah renk küçük bir dolap vardı.

Sol tarafta ki duvarda ise köşede bir makyaj masası vardı ama tamamen boştu. Oda bundan ibaretti. Kapının çalınmasıyla kendime geldim. Kapıyı açtığımda Baran'ı ve elinde ki pijamaları gördüm.

''Nasıl rahat edeceğini bilemedim. Bu yüzden hem şort, hem eşofman getirdim. Ayrıca kısa kollu ve uzun kollu tişört de getirdim.''

Şaşkınca baka kalmıştım. Fazla düşünceliydi. Bir elindekilere, bir de yüzüne bakıyordum.

''Biraz daha bekleyeyim mi alman için?''

''Pardon dalmışım. Fazla düşüncelisin.''

Elindekileri alıp ona baktım. Kollarını göğsünde bağladı. Bu hareketinden dolayı kasları biraz daha belli olmuştu.

''Yeliz Sultan'nın oğlu olmak bunu gerektirir.''

''Annenle tanışmak için sabırsızlanıyorum. Anne düşkünüsün galiba?''

''Kim annesine düşkün olmazki?''

''Doğru. Sonuçta anne. İyi geceler.''

Kapıyı kapatıp üstüme giyinmeye başladım. Üzme kendini Arzu. uzun kollu çizgili tişört ve pijama siyah şortu giydim.

Elbise giydiğim için sütyen takmamıştım. Göğüslerim fazla büyük olmadığı için belli olmuyordu. Derin nefes alıp veriyordum. Battaniyeyi kaldırıp yattım. Anneni düşünme Arzu...

Saat 10.11

Beni uyandıran şey bir kadının şarkı söylemesiydi. Nazende Sevgilim i söylüyordu. Sevdiğim şarkılardan biriydi. Yataktan kalkıp sessizce kapıyı açtım.

Merdivenlerden ses çıkarmadan inip gizlice etrafa baktım. Kimse yoktu ama sesi duyuyordum. Mutfağın bahçe kapısından geliyordu. Temkinli adımlarla ilerleyip bahçeye çıktım. Gördüğüm şeyle donakaldım. Bir kadın sofrayı kuruyordu ama sorun şuydu ki arkadan çok fazla Anneme benziyordu. Kısa boylu, ideal kilolu, esmer kıvırcık saç... Annemi andırıyordu.

''Anne.''

Kadın sesimden korkup arkasını döndü. Annem değildi. Hayatın bana başka bir oyunuydu. Gözümden yaş akmıştı ama silmiyordum. Silmek istemiyordum.

_____

Yıldıza bastınız dimi?

Bölüm sonuydu. Arzu yavaş yavaş ailesi hakkında bilgi almaya başlıyor. Maalesef ki Arzu ailesi hakkında az şey hatırlıyor.

Bir sonraki bölüm de görüşürüz.

☕☕☕☕☕

ARZUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin