Bu kitapta +18 içerik bulunur. Rahatsız olan lütfen okumasın 💮
Bir gün sevdiğim birine karşı hiçbir şey hissetmemekten korkuyorum. Birçok şeyin geçici olduğunu yaşıtlarıma göre erken öğrendim.
Belki de aşka bu yüzden inanmıyorumdur. Birini severken, aynı olmak değil de eksiklerinizi kapatacak biri olması daha önemli. Düşünsenize, ikinizde öfkeli ve inatçı insanlarsınız.
Bu iki fırtınanın birleşip evlerin çatılarını uçurmak gibi bir şey. Biliyorsunuz ki fırtınalarda ölen insanlar oldukça fazladır.
Çalışma masamın üstündeki damla çikolatalı pastaya dalıp gitmiştim. Ona inanmıştım, gerçekten şans verilmeyi hak eden bir insan sanmıştım.
Güya kendinden koruyacaktı. Onun yüzünden bu hale gelmiştim. Onun doğru insan olup olmadığını düşünüyordum hep. Yine yanılmıştım ve hatam iki insanın canını almıştı. Odamın kapısı tıklatılınca kendime geldim.
''Gel!''
Kapı açılınca İnci'yi gördüm. Yerimden kalkıp pastayı kutuya koydum. İnci odaya girip kapıyı kapattı.
''Efendim, Baran Bey hastaneden taburcu oldu. Çok ısrar ettik kalması için ama durmadı.''
''Bana niye haber vermediniz?''
''Çok ani gelişti. Sizi aradım ama açmadınız.''
Baran'ın durmayacağını biliyordum. Onun bu tarz yerlerde kalmayı sevmediğini az çok tahmin edebiliyordum.
''Ailesinin yanına gitti değilmi?''
''Almaya Orhan Bey ve Yeliz Hanım geldi.''
''Oraya hemşirelerden birini gönder. Eğer Baran istemezse zorlamayın.''
''Peki Efendim. Seda Osmanoğlu ile istediğiniz görüşmeyi ayarladım. Yanında kuzeni Kemal Bey de olacakmış. Bu akşam saat 10'da Seda Hanım'ın doğum günü partisi varmış. Kemal Bey'in Ezhel adlı gece kulübünde kutlayacaklar.''
''Hediye ayarladın mı?''
''Açık artırmadan güzel bir kolye ve bileklik seti aldım. Daha önce bu tarz durumlar için ayırdığınız paradan alışveriş yaptım.''
''Sağol İnci, çıkabilirsin.''
İnci odadan çıkınca pastayı çöpe attım. Cesur şerefsizi içine belki zehir koymuştur diye düşündüğüm için ne yiyebildim ne de birine verebildim. Saate baktığımda 20.23 ü gösteriyordu. Parti için hazırlanmam geremiyordu.
Hastaneden çıkıp araca bindim. Bekir'e eve sürmesini söyledim. Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk sonucu varmıştık.
Odama girdiğimde ne giysem diye düşündükten kısa bir süre sonra nihayet bulmuştum. Açık kahverengi, askılı ve mini bir elbise giydim. Oversize beyaz yün hırka ve beyaz Converse'leri giydim. Açık kahverengi, zincirleri altın sarısı olan baget çantama gerekenleri koydum. Altın uzun kalın zincir küpelerimi takmayı da unutmadım. Sadelikten yana olmak istemiştim. Saçlarıma maşayla su dalgası yapıp salık bıraktım. Doğal bir makyaj yaptıktan sonra evden çıkarken telefonuma mesaj geldi. İnci'dendi.
Baran hemşireyi kabul etmemiş. Şaşırmadım. Araca binince Bekir'de şoför koltuğuna oturdu.
''Nereye gidiyoruz Efendim?''
''Taksim'de Ezhel gece kulübü varmış. Oraya.''
''Gitmemiştim ama yerini biliyorum.''
''En fazla bir buçuk saat durup geleceğim Bekir. Baktın iki saat oldu, hala yokum o zaman içeriye gel.''
''Efendim, mazur görün ama çok merak ettim. Bulaşacağınız kişiler, iyi niyetli değiller mi?''
''Kemal ve Seda Osmanoğlu ile görüşeceğim. Kemal'in nasıl biri olduğu ortada. Her an her şeyi yapabilir.''
Gece kulübü 3 katlı bir bina gibiydi. Oldukça büyüktü. Fazla kalabalık değildi. Açıkçası bu durum beni mutlu etmişti.
Etrafa bakarken Sude ile göz göze geldik ve hızlı adımlarla yanıma geldi. Yaşına göre fazla enerjik ve şımarık birine benziyordu. Yanıma gelince bana sımsıkı saraldı. Bir an boğulacağım sandım.
''Arzu, hoşgeldin. İnan bana gelmeseydin Kemal başımın etini yer, dururdu.''
Benimle asıl görüşmek isteyen, Kemal demek oluyor bu. Seda sadece mutavassıt olmuştu.
''36. yaşın kutlu olsun. Pek sana layık değil ama umarım beğenirsin.''
Hediyeyi ona uzatınca öyle bir heyecanla aldı ki anlatamam... Bir an karşımda, 16 yaşında genç bir kız var sandım.
''Hiç gerek yoktu gerçekten. Pek hediye arayan biri değilim ama teşekkür ederim.''
''Rica ederim. Kemal Bey nerede?''
''Depoda ufak bir işi vardı. İstersen bize katıl ya da odasında bekliyebilirsin.''
Arkadaki ortama bakınca, kafası güzel ve ortada uyuşturucunun döndüğü bir ortam gördüm.
''Davetin için teşekkürler ama pek bana göre değil.''
''Davet var, ısrar yok. Üst katta ki ilk oda abimin odası.''
''Size iyi eğlenceler.''
Merdivenlere ilerlerken ayaküstü sevişen çok çift görmüştüm. Odanın boş olduğunu düşünerek, direkt odaya daldım. Düşüncemde yanılmamışım.
Odada siyah ve kırmızı renk kombinasyonu vardı. Duvarlar, kırmızı duvar kağıdına ev sahipliği yapıyordu. Üçlü siyah deri koltuk, bütün duvarı kaplayan kitaplık, diğer duvarın tamamen cam olduğu bir odaydı. Gece kulübünün içi tamamen gözüküyordu. Camın önünde çalışma masası vardı.
Burası sıcak olduğu için hırkamı çıkartıp deri koltuğa koydum. Kapının açılması ile beyaz gömleğin önü kan olmuş Kemal Osmanoğlunu gördüm. Beyaz gömleğin altında bordo pantolon ve siyah bir Jordan ayakkabıları vardı. Altın künyesini unutmamak lazım.
Osmanoğlu, gömleğinin düğmelerini açtıktan sonra beni farketmişti. Pekala, kasları fazlası ile güzeldi.
''Arzu Hanım, gelmişsiniz.''
''Beni buraya davet eden sizdiniz Kemal Bey.''
Elini uzatınca elindeki kanı gördüm. Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi ona diktim. Osmanoğlu, elini farkedip pantolonuna sildi ve oturmam için işaret verdi. Deri koltuğa oturdum, o da çalışma masasına kalçasını yasladı.
''Geliceğinize pek inancım olmadığı için işlerle uğraşıyordum.''
''Gelmeyeceğimi size düşündürten nedir?''
''Cesur Bey'le ciddi bir düşmanlığınız olduğunu duydum. Cesur ve ben iş ortağıyız.''
Bunu nasıl bilmezdim? O kadar araştırma boşunamıydı?
Senin yapacağın iş bu kadar olur.
''Biliyorum. En başında görüşmek isteyen sizdiniz. Bende, diyeceğiniz şeyleri merak ettim.''
''Cesur'un sevkiyat işleri ben de. Size, yaptığı her şeyi biliyorum. Sadece yardım etmek istiyorum.''
Bu adam çıkarı olmadan bana yardım edecek he, külahıma anlatsın.
Bir sonraki bölüm de olucaklar...
''Beni kırma ama Arzum. O videoyu izlemen gerekiyor.''
''O bıçağı çekmezsen sikini keser ve ağzına sokarım.''
''Sakin ol küçük Sarıca.''
Bıçağı yere atıp ayağıyla itti ve telefonunu çıkardı...
Bölüm sonu.
❤☕❤☕❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUM
RomanceArzu Sarıca yakın bir zamanda dedesi Arda Sarıca'yı kaybetmişti. Acısını pek dışarı yansıtmayan Arzu, her zamanki gibi bu durumu da içine atmıştı. Ve sonra karşısına üniversite zamanında sevdiği adam, Cesur çıktı. Cesur sadece eskiden sevdiği kişi d...