Bir Kelime Yeter

404 28 0
                                    

Bu kitap +18 içerik bulundurur. Rahatsız olan lütfen okumasın.💮

Bu kocaman dünyada tek başımızaydık. Bir derdimiz olduğunda ya gözümüz birini arar ya da içimizdeki kıyameti sessizce izleriz.

Ailemiz bizi gerçekten biz olduğumuz için mi seviyor? Biz onların sorumluluklarıyız. Annemiz veya babamız oldukları için yanımızdalar. Olaylara olan tepkilerimiz bizi biz yapandır.

Biri için isteseniz de asla değişemezsiniz. Bir gün muhakkak açık verirsiniz.

Kadın bana, ben ona bakıyordum. Nasıl bir tepki ile olayı toparlayabilirdim? Yüzümden aşağı inen yaş tişörte damlayınca, hızlıca yüzümü sildim.

''Efendim ben çok özür dilerim. Korkutmak istememiştim.''

Kadın beni yavaşça süzdü. Fazla merak başa cidden dertti. Şimdi kendimi bu kadına nasıl açıklayacağım?

''Sen Hilal Sarıca'nın kızımısın?''

Annemi tanıyordu! Bu kadın annemi tanıyordu! Çok az kişi tanırdı annemi. Gösterişten uzak olmak için sosyeteden uzak durmuştu.

''E-evet. Annemi tanıyormusunuz?''

''Annenle pek anlaşamazdık ama birbirimize kötü zamanlarımızda destek olurduk. Sana hamile olduğu zaman korkmuş, benim yanıma gelmişti. Annen çok narin, nazik ve yardım sever biriydi.''

Çenem titriyordu. Annemi uzun zaman sonra birinin bana anlatması çok garip bir histi.

''Geç otur. Kötü görünüyorsun.''

''Hayır, ben iyiyim. Buraz daha onun hakkında bahsedermisiniz?''

''Annenle tartışmamızın nedeni insanlara çabuk kanardı ve bu yüzden üzülürdü. Sonra benim yanıma gelip ağlardı. Sana hamileyken her şeyi kafaya taktığı için stresten bayılırdı. Onu severdim ama aynı zamanda kızgındımda. Hilal insanlardan çok çekti. Çabuk kırılabiliyor ve üzülebiliyordu.''

''Peki Babam?''

Babamı sorunca kadının yüzü ekşidi. Babamla sorunu olmalıydı. Ama Babam bu kadına ne yapmış olabilirdi ki?

''Babanı nasıl biliyorsun kızım?''

Dedemin anlattığı kadarıyla biliyordum. Babamı tanıyan çoktu ama kime sorsam beni geçiştiriyorlardı. O zamanlar küçük olduğum için kafaya takmıyordum. Ünüversite zamanı bu durumu sorgulamaya başlamıştım.

''Pek fazla değil. Dedem ve internet sayesinde.''

''Baban ve annen çok ayrı kişilerdi. O adamla ortak olduğunu sanırsın ama bir bakarsın oyuncaklarından biriymişsin. Hayrettin'i tanıdığın an hayatın ona bağlı olur. Annen, babanın üçüncü karısıydı. İlk eşine ne oldu kimse bilmiyor, ikincisi ise iş ortaklığı için evlendiğini biliyorum. Anneni sevmiyordu, annene bağlanmıştı. O ne derse o olurdu. Olmazsa birinin canı muhakkak yanardı.''

''Dedemin anlattığına göre babam yapılan bir iyiliği asla unutmazmış. Karşılığını muhakkak ödermiş.''

Kadın güldü. Bu kadının anlattıklarıyla, dedemin anlattıkları farklıydı. Kadın sandalyeyi çekip oturmamı bekledi. Ben sandalye ilerlerken, o karşıdaki sandalyeye oturdu.

''Evet, baban yapılan iyiliği unutmazdı. Karşılığıda ölüm olurdu.''

Kadının dediği şeyle yerimde dikleştim. Babam katilmiydi?

''Na-nasıl yani?''

Tam konuşacakken bahçeye Baran çıktı. Kadın Baran'ı görünce gülümsedi. Yerimde kala kalmıştım. Babam nasıl işlerle uğraşmıştı? Baran kadının yanına gidip eğildi ve sarıldı.

Kendime gelmem lazım. Bu konuyu, bu kadınla sonra konuşacaktım. Baran geri çekilip bir bana bir kadına baktı.

''Tanışmışsınız.''

''Pek sayılmaz.''

''Pekala o zaman ben tanıştırayım. Arzu, bu güzel kadın Annem Yeliz. Anne, bu şaşkın kız Arzu Sarıca. Kendisiyle bu aralar fazla samimiyiz.''

Kadın gülümseyerek bana baktı. Baran gibi onunda gamzesi vardı.

''Bu telefon kimin?! Başımı şişirdi!''

Sesin geldiği yöne baktığımda sarıya kaçan saçları beyazlaşmaya başlamış, alnımdaki kırışıklıklar fazlasıyla belli, uzun boylu bir adam girdi bahçeye.

Bu adam Orhan Abi miydi? Beni görünce çatık kaşları düzeldi. Baran bir bana, bir babasına bakıyordu.

''Arzu?''

Ayağa kalkıp ona gülümsememle baktım. En son bize akşam yemeğine gelmişti tek başına. Yeliz abla ile tartışmıştı.

Bana doğru ilerleyip sarıldı. Sadece iki kere konuşma fırsatımız olmuştu ama özlemiştim. O gün akşam yemeğinden sonra evliliğin ne gerek olduğunu sormuştum. Bu sayede biraz samimiyet kurmuştuk. Geri çekilip ellerimi tuttu.

''Çok güzel bir kadın olmuşsun. Başarılarını haberlerden hep görüyordum. Beni hatırlamazsın diye ulaşmadım sana.''

''Olurmu öyle şey. Evliliğin anlamını bana siz öğretmiştiniz.''

''Sizmi? Orhan Abi'ye ne oldu?''

''Saygıdan dolayı öyle dedim Orhan Abi.''

Telefonumun sesini duyunca bakışlarım oraya kaydı.

''Senin bu telefonunda bir türlü susmadı. Başımın etini yedi.''

''Hemen konuşup geliyorum.''

Telefonumu alıp salona ilerledim. Cesur arıyordu. Hangi yüzle arıyabiliyordu?

''Beni nasıl arıyabiliyorsun?! Sende çekinmedemi yok!''

''Ne yapalım seviyoruz. Normalde zor görürdün aramamı. Evine geldim yoksun. O herifin yanındamısın?''

Seviyormuş. Sevdiği kadını nasıl dün rencide edebiliyordu? Tek istediğim benden uzak olması.

''Sanane! Bana karışmaktan vazgeç!''

''Seni ben çokmu şımarttım? Gelip geçici insanlar için tartışmayalım.''

''Asıl sana ne oluyor? Sen böyle değildin Cesur. Ben senin bu halini sevip birlikte olmadım.''

''Saat bir buçukta benim evime geliyorsun!''

''Gelmiyorum! Senden iğreniyorum anladın mı?! Uzak dur benden!''

Telefonu yüzüne kapattım. Saçlarımı geriye atıp tavana baktım. Beni rahat bırakmayacaktı.

''Ne istiyor?''

Baran'nın sesiyle arkamı döndüm. Kollarını göğsünde bağlamış, duvara yaslanmıştı.

Benden uzaklaşmasını istemiyordum. Ona doğru hızlı adımlarla ilerleyip beline sarıldım. Kafamı göğsüne yasladım. Bir elini sırtımda, diğeri saçlarımdaydı. Güvendesin Arzu. Onu gerçekten seviyorsun.

_____

Yıldıza basmayı unutmayın...

Bölüm posterini beğendinizmi? Arada sırada böyle posterler yapmayı düşünüyorum.

Okuyosunuz evet ama sevip sevmediğinizi bilmiyorum. En azından yıldıza basıp anlayabilirim. Lütfen emeğime karşılık verin.

Kendinize iyi bakın😘

☕🤍☕🤍☕

ARZUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin