Bölüm 9
Belemir şaşkınca bana baktı. Öylesine şaşırmıştı ki, yutkunamıyordu bile.
"Ne dedin sen?" Fısıldıyordu. "Bir daha söyle. Ne dedin?" Sesi öncesine göre daha netti şimdi.
"Kimsin sen, dedim. Her şey fazla gizemli artık Belemir. Ben yoruldum. Bir şeyler bilmek istiyorum."
Bakışları sertleşti. Sağ elini sol avucunun içine aldı ve elini sıktı. Sinirlendiğinde hep böyle yapardı, bunca zaman onu çok iyi gözlemlemiştim.
"Buraya ilk geldiğin günü hatırlıyor musun?" Sesi sakindi ama arkada yatan siniri hissedebiliyordum. Başımı olumlu anlamda salladım.
"Ne dedim o gün ben sana?" Sinir seviyesi gittikçe artıyordu.
Benim cevap vermemi beklemeden söze girdi. "Benim hakkımda hiçbir şey merak etme demedim mi? Şimdi bu soru ne? Aramızda ne geçti de beni merak etme hakkına sahip oldun? Haddini, yerini bil! Benim canımı sıkma!"
Kucağındaki tabağı koltuğa fırlattı ve salondan ayrıldı. O kadar öfkeliydi ki, kurduğu basit cümlelerden bile bunu anlamıştım.
Sıkıntıyla şakaklarımı ovdum. Kendimi o kadar berbat hissediyordum ki. Ona aşık olduğumu itiraf ettiğimden beri bu çenemi tutamıyordum! Yaptığım hareketler, söylediğim sözler o kadar manasızdı ki. Ne olur sakin olsan? Ne olur biraz mantıklı davransan?
Bir anda ayağa kalktığımda hem başım döndü hem de ayağıma bir ağrı saplandı. İkisini de umursamadan yürümeyi denedim ama her şey daha kötü oldu. Dengemi kaybettim ve ayağımdaki alçının üstüne düştüm. Ağrı daha da artmıştı. Zorlukla koltuğa tutunup yeniden ayağa kalktım. Koltuktaki eşyaları alıp mutfağa bıraktım. Bir ağrı kesici içip odama çıkmak istedim ama bacağıma saplanan ağrı beni çok zorluyordu.
Derin bir nefes alıp mutfaktaki bar sandalyelerine oturdum. Ağrı geçmeyince bir ilaç daha içip ayağa kalktım. Ağrıya direnmek de bir çözümdü bana göre. Yavaş adımlarla merdivenleri tırmanırken Belemir koşarak yanımdan geçti. Ben nereye gittiğini sormak için ağzımı açamadan kapının kapanma sesi evde yankılandı. Ne kadar önemli bir işi vardı ki fırlayıp gitmişti. Onun hakkında hiçbir şey bilmediğim için nereye gideceğini de tahmin edemedim.
Odama geldiğimde ayağımdaki ağrı zirveye tırmanmıştı. Yatağımı hazırlayıp içine girdim. Alçının altına bir yastık koydum ve üstümü örttüm. Gözlerimi kapattığımda aklıma aniden annem geldi. Sıkıntıyla gözlerimi açtım, onu ve babamı çok fazla ihmal etmiştim. Bu bacakla annemi görmeye gidersem sıkıntı olurdu. Annem kaza yaptığımı öğrenirse benim için kötü olurdu. Üstelik, bunun Belemir yüzünden olduğunu bilse daha da kötü olurdu.
Ertesi gün...
Kapım tıklatılınca gözlerimi araladım. Sağ elimle yüzümü ovalarken geleni içeriye davet ettim. Belemir içeriye girdi ve kapıyı kapatıp yatağıma kadar geldi. Elinde bir tepsi vardı. Fazlasıyla üzgün ve yorgun görünüyordu.
"Bir şeyler yemen gerekiyor. Sonra da çıkmamız lazım."
Tepsiyi yatağımın ucuna koydu. Tam gidecekken onu durdurdum.
"Belemir."
Bana döndü.
"Nereye gideceğiz?"
Bana bir şey söylemeden odadan çıktı. Ofladım ve bana getirdiği yemeği yemeye başladım. Ben bu evden delirmeden çıkarsam iyiydi!
Yemeğim bitince üstümü değiştirdim ve odadan çıktım. Tam bu sırada dış kapının kapanma sesini duydum, sanırım Belemir evden çıkmıştı. Onu bulup ona nereye gideceğimizi sormam gerekiyordu ama hanımefendi ortadan kaybolmuştu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK
Teen FictionTamamlandı. Ben istemedim ki böyle olmayı. Ben istemedim belime silah koyup mafyacılık oynamayı. Ben sadece babam yanımda olsun istedim. Sevdiğim işi yapmak istedim. Basit bir hayat yaşamak istedim ama olmadı. Şimdi bulunduğum konuma bir bakıyorum...