Bölüm 12
Arya kaza mı geçirmiş?
Doğru mu anladım diye bunu Belemir'e sormak istedim ama şu an çok sinirliydi ve bu sinirini gaz pedalından çıkarması benim işime gelirdi. Boş yere kelle altına gitmek istemezdim.
Zaten kısa olan yolu bitirdik ve Belemir el frenini çekip arabadan hızla indi, arabayı öylece yolun ortasına bırakmıştı. Diğer arabaların korna sesleri gelince hızla direksiyona geçtim ve arabayı müsait bir yere park ettim. Daha sonra yetimhaneye girdim ve Belemir ile Arya'yı aramaya başladım. Bütün binayı dolaştıktan sonra onları bahçede buldum. Gördüğüm kadarıyla Arya ağlıyordu ve Belemir onunla konuşuyordu. Hızla yanlarına gittim ve Arya'nın önünde diz çöktüm.
"Ne oldu prenses? Kaza geçirmişsin, şimdi iyi misin?" Endişeyle ona bakıyordum, gördüğüm kadarıyla fiziksel bir hasarı yoktu.
"Deniz abi..." dedi, boynuma sarıldı ve yeniden hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Belemir ayağa kalktı, üstünde bir sıkıntı var gibiydi. "Siz burada kalın, ben birazdan geleceğim." Ona bakmadan başımı salladım. Yaptığı şeyi affetmemiştim, sadece Arya için buradaydım.
Belemir gidince Arya'nın yanına oturdum ve onu göğsüme yasladım. Sakinleşmesi için saçlarını okşadım.
"Neler olduğunu anlatmak ister misin?"
"Kahvaltıda sevmediğim yemekler vardı. Ben de oradan kaçıp odama gitmek istedim. Koşarken merdivenleri çıkamadım ve düştüm. Merdivenlerden yuvarlandım, uyumuşum orada."
Uyudum dediği şey bayılmaktı sanırım. 4 yaşındaki çocuk bayılmanın ne olduğunu nasıl bilebilir ki?
"Uyandığımda sağlık odasındaydım. Doktor abla beni inceliyordu. Bir şeyim yokmuş ama..." Dizini gösterdi. "Dizlerim çok acıyor."
Bir elimi dizlerine koydum ve hafifçe okşadım. "Ben ovalarsam geçer belki. Ne dersin?"
Arya'nın yüzü mutlulukla ışıldadı. "Kimse benimle böyle ilgilenmedi Deniz abi. Teşekkür ederim."
Kalbim sızladı sanki. O an amcamdan bir kere daha nefret ettim. Kendi hayatımı çoktan geçmiştim. Ama bu kızın hayatını mahvetmeye ne hakkı vardı? Ya da Belemir... Ne hakla onu bu pis işlere sürüklemişti? Düşündükçe deliye döndüğümü hissediyordum. Bu kadar acının hakkı nasıl ödenirdi? Yitip giden bunca canın azabı nasıl çekilirdi?
Güldüm kendi kendime. Amcamın azap çektiğine beni kimse inandıramazdı. Varsa yoksa kendi dertleri, istekleri... Daha önce bu kadar bencil bir insan tanımamıştım. Onun kolunun altından çıkıp İstanbul'a geldiğimde bana defalarca kez mektup yollamıştı, geri dönmem için. Ben inat etmiştim. Kendi ayaklarımın üstünde durmak istemiştim. Onun pis işlerinin mirasçısı olmak istememiştim. Bunun karşılığı ise ölümdü. Geri dönmeyeceğimi anladığında Mardin'e ayak bastığım anda beni öldüreceğine yemin etmişti.
Şimdi Belemir'in yanındaydım ama burada da can güvenliğim yoktu. Olsun, dedim. En azından burada bir şeyleri seçme şansım vardı, Mardin'de bir şeyler bana dayatılıyordu. Hangi tarafta olursam olayım işin sonunda bana zarar geleceğini bildiğim için Belemir'in yanında olmak daha mantıklıydı. Az önce dediğim gibi, burada seçme şansım vardı.
Belemir yeniden yanımıza geldiğinde öncesine göre biraz daha mutlu görünüyordu. Bana baktı ama ben başımı zıt yöne çevirince Arya'ya döndü. Arya'nın önünde diz çöktü ve ellerini tuttu.
"Bir kaç gün bizimle kalmak ister misin prenses?"
Arya'nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü ve göğsümden kalktı. "Sizinle mi kalacağım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK
Teen FictionTamamlandı. Ben istemedim ki böyle olmayı. Ben istemedim belime silah koyup mafyacılık oynamayı. Ben sadece babam yanımda olsun istedim. Sevdiğim işi yapmak istedim. Basit bir hayat yaşamak istedim ama olmadı. Şimdi bulunduğum konuma bir bakıyorum...