Bölüm 15
İnsan eğer mutluysa zamanın su gibi geçtiğini söyler hep. Hatta hatırlamaz bile neler yaşadığını, mutluluk sarhoşu olur. Ama her şeyin olduğu gibi bunun da karşıtı vardır. İnsan kötü bir duygunun pençesinde can çekişiyorsa vakit uçurumda asılı kalır. Düşse, her şey biter. Geri dönebilse, ne mutlu... Ama ikisi de olmaz. An, ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgide asılı kaldığını düşünür ama zorda kalan asıl kişi insandır. An sadece bir bahanedir.
Belemir sessiz sessiz ağlarken başını boynuma gömdü. Bir şeyler söylemek istiyordu ama hıçkırıkları konuşmasına engel oluyordu. Elimi beline koydum ve ona daha da sıkı sarıldım. Saçlarına ufak ufak öpücükler bıraktım.
"İstediğin kadar ağla, ben hep buradayım."
Belemir bana daha da sıkı sarıldı. O kadar berbat bir durumdaydım ki, bunu kelimelerle bile ifade edemezdim. Ama şimdi önceliğim Belemir'di. O iyi olmadan kendimi düşünmem bana haramdı. Önce o iyileşmeliydi.
Ne kadar süre öyle kaldığımızı bilmiyordum ama hava iyice aydınlanmıştı. Belemir en sonunda geriye çekildi ve gözlerime baktı.
"Bırakmayacak mısın beni? Öğrenen herkes ardına bakmadan kaçıyor." Çok ağladığı için sesi berbat geliyordu. Gözünde biriken yaşlar yanaklarına süzüldü. Önce yüzünü sildim baş parmaklarımla. Sonra gözlerinin tam altını öptüm. Gözleri kapandı, bir an için rahat bir nefes aldığını hissettim.
"Ben hep buradayım ve ne olursa olsun hiçbir yere gitmeyeceğim."
Belemir bir adım geriye çekildi. Gözlerinde belli olan tek duygu şaşkınlıktı. "Öğrendikten sonra yanımda kalan tek kişisin. Herkes beni suçladı, kimse kalmadı yanımda. Evdekiler bile böyle bir olay yaşadığımı bilmiyor. Korktum, söylemedim. Beni bırakırlar diye..."
Yanına gittim ve yeniden sarıldım ona. "Bu senin suçun değil. Senin elini bırakan herkes katil benim için. Senin duygularının, umutlarının katili. Ama sen çok güçlü bir kadınsın. Onlara ihtiyacın yok, hiçbir zaman da olmayacak."
Neyi yanlış söyledim bilmiyorum ama Belemir yeniden ağlamaya başladı. Başını olumsuz anlamda salladı. "Ya-Yanılıyorsun. En yakınımdakiler bile beni suçladı. En değer verdiğim insanlar bana sırtını döndü. Ben tek başıma kaldım. Düştüm, yeniden ayağa kalkamadım. Her Allah'ın günü onu gördüm. Okula gitmeyeyim diye avuç avuç ilaç içip hastanede yattım. Başaramadım, yapamadım. Her aynaya baktığımda onu görüyorum sanki. Hep arkamda, birazdan yine aynı şeyleri yaşayacakmışım gibi geliyor." Durdu ve kendini sakinleştirmeyi denedi. "Neler yaşadım, neleri atlattım bilmiyorsun. Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Bırakıp gideceksin öğrenince. Ben yine tek başıma kalacağım. Yine yanımda kimse olmayacak."
Ellerini yüzüne kapatıp hıçkıra hıçkıra ağladı. Sakinleşmesi için bir süre bekledim. En sonunda bileklerini tutup ellerini yüzünden çektim. Büyük bir ciddiyetle gözlerine baktım.
"Sana yemin olsun, dünya başıma da yıkılsa senden vazgeçmeyeceğim." Sağ elini aldım ve kalbimin üstüne koydum. "Sen hep burada olacaksın, burası senin evin. İster yık, istersen orada kal. Sen buradan asla çıkmayacaksın."
Sözlerimden sonra biraz daha sakinleşmiş gibiydi. Başına gelenlerden dolayı onu suçlayamazdım, bu hikayenin en masum kişisi oydu. Bana düşen ona destek olmaktı. Madem herkes bırakmış onu, ben yanında kalırım. Herkesin yaptığını yapmak zorunda değilim ki.
Sabah ayazı başlayınca Belemir'i yeniden arabaya bindirdim ve ben de sürücü koltuğuna geçtim. Artık eve gitmenin vakti gelmişti, Belemir'in de dinlenmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK
Подростковая литератураTamamlandı. Ben istemedim ki böyle olmayı. Ben istemedim belime silah koyup mafyacılık oynamayı. Ben sadece babam yanımda olsun istedim. Sevdiğim işi yapmak istedim. Basit bir hayat yaşamak istedim ama olmadı. Şimdi bulunduğum konuma bir bakıyorum...