Bölüm 19
Büyük bir kahkaha sesi duyunca gözlerimi araladım. Ne oluyordu? Yattığım yerden doğrulmak istedim ama bir şey buna engel oldu. Bir dakika... Belemir göğsümde uyuyordu. Yüzümde bir tebessüm belirdi, biz bütün gece beraber uyumuştuk. Kokusu tenime bulanmıştı. Ben ona karışmıştım. Keşke her sabaha böyle uyansaydım.
"Ayrılın hadi, bir kaç saat sonra yola çıkacağız." Ceren'in sesini duyunca başımı yukarıya kaldırdım. Evdeki herkes yatağımın yanında durmuş, bizi izliyordu.
Can arkadan konuştu. "Saatlerdir sizi arıyoruz, beraber uyuyacak kadar samimi olduğunuzu bilmiyorduk. Bir ilişkiye başladığınızı da söylemediniz. İnsan aynı evde yaşadığı kişilere söylemez mi bunu?" Sesinden bizimle eğlendiğini açıkça belli ediyordu.
Ufak bir tebessüm ettim. Bir ilişkiye başlamamıştık, sadece aniden gelişen olayların sonucunu yaşıyorduk. Keşke her ani olay bu kadar güzel olsaydı.
Diğerleri aralarında konuşmaya devam ederken ben Belemir'in saçlarını okşamaya başladım. Göğsümden kalkmasını hiç istemiyordum ama uyanması gerekiyordu. Uykusu hafifleyince mırıldanarak bana daha çok sokuldu ve Can büyük bir kahkaha attı. Bunun sonucunda Belemir uyandı.
Gözünü açmadan Can'a ufak bir küfür savurup bana baktı. Muhtemelen bir şey diyecekti ama odada yalnız olmadığımız için sadece günaydın dedi. Gülümseyip aynı şekilde karşılık verdim.
Belemir göğsümden kalkmadan diğerlerine döndü. "Siz niye buradasınız?"
Hepsi yeniden gülerken Batu cevap verdi. "Saatlerdir sizi arıyoruz ve bu hâlde bulunca biraz şaşırdık. Yeni bir ilişkiye başladığınızı bilmiyorduk."
Belemir onlara cevap vermeden telefonunu eline aldı, bir yandan sağ eliyle yüzünü sıvazlıyordu. "Saat 13.06 olmuş. Hazırlıkları yaptınız mı?"
Ceren söze girdi. "Her şey hazır. İlk grup bizden 1 saat önce yola çıkacak. Biz de saat 17 gibi çıkarız."
Belemir başını salladı. "Tamamdır. Ben aşağıya inince bir kez daha gözden geçiririz."
Sanırım bu, kibarca gidin demekti. Bazı şeyler yarım kalmıştı ve konuşmamız gerekiyordu. Herkes gidince Belemir bana döndü.
"Aklından ne geçiyor?"
Omuz silktim, dürüst olmak en iyisiydi. "Bilmiyorum, düşüncelerim hallaç pamuğu gibi. Bir yanım mutlu çünkü sevdiğim kadın beni seviyor ve amcamdan kurtulacağız. Diğer yanım ise mutsuz çünkü sevdiğim kadın evli ve Mardin'den dönünce başımıza ne geleceğini bilmiyorum. Aslında orada bile başımıza ne geleceğini bilmiyorum. Belirsizlik hep rahatsız edici."
Belemir dalgınca buruşmuş yatak örtüsünü izliyordu. "Doğru söylüyorsun aslında. Hiçbir şey belli değil. Ben sana kıyasla bazı şeyleri biliyorum ama keşke bilmeseydim Deniz. Bazı yükler ağır geliyor omuzlarıma, kaldıramıyorum."
Ben çok mutlu değildim ama ayakta durmaya çalışıyordum. Belemir ise sanki ölmüş gibi ruhsuzca konuşuyordu. Bu canımı daha da sıkmıştı.
Yavaşça ona yaklaştım ve elini tuttum, yine bana bakmadı. "İstersen anlatabilirsin, dinlerim. Çözebileceğimiz bir şeyse elimden geleni yaparım. Sen yeter ki böyle üzgün durma."
Belemir gözünden akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi. "Bir seni ilgilendirir, bir sana anlatamam Deniz."
Kaşlarım çatıldı, ne demekti bu? "Ne demek istiyorsun?" Sesim de aklımın karıştığını ele veriyordu.
Belemir bana cevap vermeden ayağa kalktı. "Hadi, hazırlanıp aşağıya inelim. Yapacağımız iş çok."
Belemir odadan çıktığında arkasından şaşkınca baktım. Bu neydi şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK
Teen FictionTamamlandı. Ben istemedim ki böyle olmayı. Ben istemedim belime silah koyup mafyacılık oynamayı. Ben sadece babam yanımda olsun istedim. Sevdiğim işi yapmak istedim. Basit bir hayat yaşamak istedim ama olmadı. Şimdi bulunduğum konuma bir bakıyorum...