Herkese merhaba. Kısa bir ara verdik ve şimdi buradayız ❤️. Benimlesiniz değil mi? Buradasınız ❤️
Bölüm 21
Kahkahalar birbirine karıştı. O güzel kahkahasının susup küçük bir kıkırtıya dönüşmesi pahasına yanağına bir öpücük bıraktım kızımın. Annesinin kopyası olan gözlerini bana çevirdi. Nefesim kesildi sanki, böyle güzel bakmak olmazdı.
Kızım bana sıcacık bir gülümseme hediye etti ve elimi tuttu. "Baba... Hadi gel, anneme bakalım."
Yavaşça ayağa kalktım ve kızımı kucağıma aldım. Sakallarım yüzünden gıdıklandığını bile bile çenesinin altından öptüm. Kıkırdadı ve küçük elleriyle yüzümü uzaklaştırmaya çalıştı. Ellerini de öptüm ve onu sıkıca kavrayarak eve girdim.
Nedense bugün farklıydı. Mayıs ayının huzurlu sabahlarından birinde kızımız bize geldiğinden beri yaz aylarının her sabahında kızımla beraber bahçede vakit geçiriyorduk. Kızım beni annesinden fazlasıyla kıskandığı için her sabah onunla bahçede oyun oynuyordum. Peki neden şimdi kızım beni annesine götürüyordu?
Benim güzel sevgilim bize arkasını dönmüş, mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Kızımız mutfağa girince sevinçle bağırdı.
"Anne!"
Annesi bizden yana döndü ve genişçe gülümsedi. "Oo küçük hanım, bakıyorum da babanızı bırakıp annenize gelmişsiniz."
Gücenmiş gibi davransa da keyifli olduğu anlaşılıyordu.
Karımı belinden kavrayıp kendime çektim ve saçlarını öptüm. "Annecim unuttun mu, babama bir şey söyleyecektik?"
Kaşlarım çatıldı hafiften. "Neler çeviriyorsunuz siz?"
Denizinde boğulduğum mavi gözler bana döndü. O suda saf aşk ve mutluluk vardı. Bana her böyle baktığında yeniden doğmuş gibi hissediyordum.
"Sana güzel bir haberimiz var kızımla." Dudaklarını ısırdı ve bakışlarını kaçırdı. Bakışlarım dudaklarına kaysa da kızımız yanımızda olduğu ve heyecanla beni izlediği için yeniden o denizlere baktım.
"Hatırlıyor musun, 1 hafta önce ciddi bir hastalık geçirmiştim." Evet, hatırlıyordum. Deli gibi korkmuştum. Belemir her banyoya koştuğunda canımdan can gitmişti sanki. Bir keresinde merdivenlerin tam başında bayılmıştı. Eğer bayılmadan önce bir adım daha atsaydı merdivenlerden yuvarlanacaktı. Düşüncesi bile beni öldürmeye yetiyordu. Onu o şekilde kucaklayıp hastaneye gitmemi hatırlamıyordum bile. O kısacık yol boyunca ölüp ölüp dirilmiştim. Doktorlar Belemir'i hemen acil müdahale odasına almışlardı. Yarım saat sonra çıktıklarında ise basit bir enfeksiyon olduğunu söylemişlerdi. Ben başka bir doktora daha gitmek istesem de Belemir beni durdurmuştu. Tek istediği şey eve gidip kızımıza sarılarak uyumak olunca bana da söylenecek söz kalmamıştı. Peki şimdi neden bunun sözü açılmıştı?
"Ben hamileyim Deniz." dedi pat diye.
Bir dakika... Ne?!
"Nasıl?" diyebildim sadece. Kızımız kucağımda kıpırdanınca onu yere bıraktım ve sadece karıma baktım. Gözleri dolmuştu, her an ağlayabilirdi.
Bu imkansızdı. Bu mucizeydi. Bundan 4 sene önce evlendiğimizde acı gerçekle yüzleşmiştik. Belemir hamile kalmayı çok istese de olmamıştı. En sonunda doktora gidip uzun bir tedavi sonucunda hamile olduğunu öğrenmiştik. Öğrenmemizin üstünden 1 hafta bile geçmeden bizden gitmişti. Pes etmeyip yeniden denemiştik. Ama o da bırakmıştı bizi. Belemir ağır bir depresyon geçirmişti. Kimseyi görmek istemiyordu, odadan çıkmıyordu, gün boyunca ya uyuyordu ya da ağlıyordu. Evlenmeden önce ona baba olmak istediğimi söylediğim için vicdan azabı çektiğini düşünüyordum. Hem evlat acısı hem de bu yük kalbime fazla gelse de bir şekilde ayakta kalıp ona destek olmuştum ve hiç beklemediğimiz bir anda Belemir'in hamile kaldığını söylemişti doktor. Kızımız doğana kadar 1 saniye olsun Belemir'in yanından ayrılmamıştım. Ne olursa olsun beraber yaşayalım diye... Ama o da yetmemişti. Doğum bile çok zor olmuştu. Doktor doğumhaneden çıkınca anlayamadığım bir sürü şey anlatmıştı ve karımın bir daha hamile kalamayacağını söylemişti. Şimdi bu bebek mucize değil de neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK
Teen FictionTamamlandı. Ben istemedim ki böyle olmayı. Ben istemedim belime silah koyup mafyacılık oynamayı. Ben sadece babam yanımda olsun istedim. Sevdiğim işi yapmak istedim. Basit bir hayat yaşamak istedim ama olmadı. Şimdi bulunduğum konuma bir bakıyorum...