Bölüm 16
Bölüm Şarkısı: Seksen Dört Hayır Olamaz
Dakikalardır karşı karşıya durmuş, birbirimize bakıyorduk. Ne o konuşuyordu ne de ben. Sağ ayağımla yere vurarak ritim tutmaya başladım. Bu dengesiz tavırları beni fena hâlde bunaltıyordu. Biliyorum, aşık insan demezdi ama yorgunum diye bağırmak istiyordum. Keşke onun kokusunda dinlenebilseydim. Rahatsızca kıpırdandım ve bakışlarımı yere indirdim. Hayal kurmak can acıtıyordu artık.
Belemir en sonunda söze girdi. Sanırım birbirimize düşman gibi bakmamızdan o da sıkılmıştı."Neden tek başıma kalmama izin vermiyorsun?"
Bakışlarımı yerden çekip Belemir'e döndüm. "Ne demek istiyorsun?"
Ofladı. "Anlamazdan gelmeyi bırak Deniz! Neden hep benimle beraber olmak istiyorsun? Ben alışık değilim buna! Bu zamana kadar hep tek başımaydım! Sana alışamıyorum, bocalıyorum! Beni bırak, nefes alayım!"
Onun yanına yürüdüm ve ellerini tuttum. Geriye çekilmemesinden cesaret aldım. "Hep yanında olacağım. Çünkü sana aşığım. Seni havada uçan tozdan bile korumak istiyorum. Ama bana tam olarak güvenmediğinin de farkındayım. Bana güvenmen için ne yapmam gerekiyor?"
Bakışları gölgelendi, muhtemelen aklına kötü bir şey gelmişti. Ona bunu nasıl soracağımı bilemezken sözcükler iki dudağımın arasından döküldü. "Sorunu benimle paylaşmak ister misin?"
Sertçe yutkundu ama muhtemelen boğazındaki yumru gitmedi. "Ben... Ben o olaydan sonra doğum günü kutlamadım hiç. Ne bileyim, tek başına olunca kimse sana mum üflerken dilek dile demiyor. Bir kere denedim, tek başıma doğum günü kutladım ama hemen arkasından hıçkıra hıçkıra ağladım. O günden sonra da kutlamadım bir daha. Bana hep ailesiz olduğumu hatırlatıyor." Sonlara doğru sesi iyice kısılmıştı.
Onu göğsüme çekip sıkıca sarıldım. Belki ağlarsa rahatlardı ama ağlamadı. "İyiyim, teselliye ihtiyacım yok. Sadece bazen bocalıyorum ama atlatıyorum hemen. Eskisi gibi acıtmıyor canımı. Hadi, eve geri dönelim."
O arabasına bindiğinde ben de bindim ve onu takip ettim. Keşke sen de hiçbir derdin olmadan yaşayabilseydin güzel kadın. Keşke senin yanında olmak zorunda hissettiğim için değil, sana aşık olduğum için yanında olsaydım. Keşke, hiç keşke demeseydim.
Eve geldiğimizde Arya bizi kapıda bekliyordu, anladığım kadarıyla ağlıyordu ve yanında Ceren vardı. Tek söylediği şey Belemir'in gitmesiydi. Sanırım onu terk ettiğini düşünmüştü.
Belemir arabadan iner inmez Arya'nın yanına koştu ve ona sıkıca sarıldı. Ben de hemen yanlarına gittim ve dizlerimin üstüne çöktüm. Arya, Belemir'e sarılırken benim de elimi tuttu. Hafifçe tebessüm ettim ve elinin üstünü okşadım.
"Siz gidince ben çok üzüldüm. Neden gittiniz ki?"
Belemir'in konuşmasına fırsat vermedim, aklıma iyi bir yalan gelmişti. "Belemir ablan hasta olmuştu prensesim, biraz hava alsın diye dışarı çıktık. Sen ağlama bir daha, hep gül."
Her zaman gül, sana zarar vermek isteyenlerin inadına gül. Sana gülmek çok yakışıyor.
Arya, Belemir'den ayrıldı ve bana sarıldı. Belemir yüzünde çok güzel bir tebessümle beraber bizi izliyordu. Biraz öyle kaldık ve sonunda Arya'dan ayrıldım.
"Hadi, içeriye girelim."
Arya bana üzgün gözlerle bakınca saçlarını okşadım. "Üşürsün prensesim, içeriye geçelim."
Arya başını sallayıp elimi tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Belemir yanımızda yürürken onun kulağına yaklaştım ve Arya duymasın diye fısıldayarak konuştum. "Senin yeğen senden hızlı çıktı. E tabii buldu yakışıklı adamı, bırakır mı sana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK
Teen FictionTamamlandı. Ben istemedim ki böyle olmayı. Ben istemedim belime silah koyup mafyacılık oynamayı. Ben sadece babam yanımda olsun istedim. Sevdiğim işi yapmak istedim. Basit bir hayat yaşamak istedim ama olmadı. Şimdi bulunduğum konuma bir bakıyorum...