Sokak 24: Kriz

26 4 1
                                    

Bölüm 24

Eve girdiğimde üstümü değiştirip salona indim. Herkes koltuklara oturmuştu ve Arya ile konuşuyorlardı. Arya ise Belemir'e sokulmuştu ve herkese tatlı tatlı cevap veriyordu. Yavaşça yanına oturdum ve onu kendi göğsüme çektim. Belemir bana hafif bir sinirle baktığında dudaklarım kıvrıldı ve elini tutup defalarca kez öptüm. Diğerlerine döndüğümde Ceren sırıtmasını gizlemeye çalışırken Batu ve Can böyle bir çaba içerisine girmemişti. Onlar açık açık gülerken ben de tebessüm ettim. Belemir ile sevgili gibi olmak, önemli yollara beraber girmek... Çok isterdim ama vakti vardı. Her şey vaktine esirdi.

Akşama kadar hep beraber vakit geçirdik. Ne başımıza yağan kurşunları düşündük ne de başka bir şeyi. En büyük isteğimiz Arya'yı eğlendirmek olsa da bu konuşmalar bize kötü zamanları unutturmuştu. Daha da önemlisi Belemir gülüyordu. Bu bana yeterdi.

Akşam yemeği vakti gelince ayağa kalktım ve elimi Arya'ya uzattım. "Gel benimle prenses."

Merak dolu bakışlarla elimi tuttu. Belemir de bize bakıyordu ama ne yapacağımızı söylemedim. Beraber salondan çıktığımızda Belemir de peşimizden geliyordu. "Ne karıştırıyorsunuz ikiniz?"

Arya dudaklarını büzüp Belemir'e döndüm. "Ben de bilmiyorum Belemir abla." İkisi de merakla benim cevap vermemi bekliyordu ama hiçbir şey söylemedim. Bir anda söyleyince daha eğlenceli olurdu.

Mutfağa girdiğimizde Arya'yı kaldırıp tezgaha oturttum. "Beraber yemek yapacağız güzelim."

Arkadan Belemir'in şaşkın nidalarını duydum ama ona dönmedim, şimdi önceliğim Arya'ydı.

Arya önce şaşkınca durdu, anlamaya çalışıyordu. Sonra kollarını boynuma sardı ve bana sıkıca sarıldı. "Teşekkür ederim Deniz abi." Ona sıkıca sarıldım ve saçlarını okşadım. "Teşekkür etmene gerek yok güzelim."

"Beni dışlıyorsunuz galiba." dedi Belemir arkadan. Sesinde yalancı bir gücenme vardı.

Arya'dan ayrılmadan bir elimi ona uzattım. Elimi tutunca kendime çekip sıkıca sarıldım. "Sensiz olmaz güzelim." Dudağının kenarını öptüm. "Sensiz hiçbir şeyin anlamı yok ki. Bilmiyor musun bunu? Sensiz yaşayamadığımı, denizlerini görmeden nefes alamadığımı, kokunu içime çekmeden günümün aymadığını..."

Hafifçe gülümsedi ve sanırım ben nefes almayı unuttum. Arya da ilgiyle bizi izliyordu. Çok istiyordu bizim birlikle olmamızı. Daha zaman var diyordum ama bir şeyler ufak ufak başlıyordu sanki. Bazı yolların başındaydık. Hangisine yürüyeceğimizi ise zaman belirleyecekti. Zaman iyileştirirdi, güzelleştirirdi.

Belemir'den kopmayı başarıp Arya'ya döndüm. "Ne pişirelim güzellik? Canının istediği bir şey var mı?"

Kısa bir süre düşündü. "Köfte olabilir. Ben köfteyi çok seviyorum ama bize vermiyorlar pek. Yaşı daha büyük olanlar yiyor onu. Canım çekiyor ama yiyemiyorum. Üzülüyorum sonra."

Arya anlatmaya devam ederken Belemir'e bakma ihtiyacı hissettim. Bize arkasını dönmüştü ve başı eğikti. Arya'ya çok değer veriyordu ve şimdi onun üzüldüğü, acı çektiği zamanları öğrendikçe suçu kendi omuzlarına bırakıyordu. Acı çekiyordu. Kendisiyle savaşıyordu.

Yavaşça onun yanına gidip arkasından sarıldım. "İyi misin güzelim?" Arya duymasın diye fısıldamak zorunda kalmıştım. Duyarsa çok üzülürdü. Biz onu mutlu etmek istiyorduk. Bizim için üzülürse her şey kötü olurdu.

Başını olumsuz anlamda salladı ve elinin tersiyle göz yaşlarını sildi. "Çok kızıyorum kendime, korkaklığıma. Ben burada rahatça yaşıyorum ama onu yanıma alamıyorum başına bir şey gelir diye. Abim onu böyle bırakmamı istemezdi, babam bunu yapmamı istemezdi. Şimdi benim yeğenim orada kimsesiz gibi yaşıyor ama ben hiçbir şey yapamıyorum. Ağrıma gidiyor." Sesi titriyordu, zor konuşuyor gibi bir hâli vardı. Kalbim acıyor kadın, farkında mısın?

SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin