7

1K 112 7
                                    

Birkaç gün önceye kadar sıradan bir hayatım vardı. İstemediğim hiç kimseyi hayatıma sokmadığım, yalnız ama şikayetçi olmadığım bir hayat... Şimdi ise hayatıma istemeden dahil olan iki kişi vardı Oğuzhan Öztuna ve soyadını henüz bilmediğim Deniz.
Her ne hikmetse ikisiyle ayrı ayrı görüştüğüm anlar ikisiyle aynı anda konuştuğum anlardan daha azdı.

Ama en önemli soru Oğuzhan Öztuna'nın benim evimin önünde ne işi vardı?
Elimde su kabıyla kalakalmıştım. Hangisine cevap verecektim?

"Oğuzhan... Deniz ben seni sonra arasam?"

Deniz bir süre ses vermedi. O sırada Oğuzhan birkaç adım daha attı. Neredeyse aramızda hiç mesafe yoktu. "Gerçekten tuhaf bir kızsın sen." dedi. Deniz'in Oğuzhan'ı duyduğuna emindim o kadar yakındı ki bana, ister istemez kendimi geri çektim rahatsız olmuştum.

"Deniz seni arayacağım tamam mı?" dedikten sonra telefonu kapadım.

Telefonu kapattıktan sonra Oğuzhan'a baktım. O kadar rahattı ki... Yüzünde lakayt bir gülümseme ile bana bakıyordu.

"Evet neden buradasın?"

"Eviniz... Şirinmiş." diye mırıldandı.

Gerçekten çok rahattı ama ben hiç rahat değildim. Mahallemiz o kadar samimi bir mahalleydi ki herkes birbirini tanırdı. Duru'yu bile tanırlardı. Şimdi kim bilir ne düşünecekti Semra Teyze hakkımda? Duru dışında kimse gelmemişti ki şu zamana kadar bizim eve. Görünürde olmaması bizi dinlemediğini göstermezdi. Yerin altında bile kulağı vardı bence onun.

"Hala neden buradasın bunun cevabını bekliyorum. Evimi nereden biliyorsun?"

Başını kaşıdı. "Aslında bakarsan anneannene gittim ve Yaprak ile konuştuğumu, ikinizin beraber sizin evde olduğunuzu söylediğini ama şarjı bittiğinden ona ulaşamadığımı söyledim." dedi.
Anneannem buna inanmazdı ama karışmak istememişti muhtemelen. Yaprak bizim eve en son tek geldiğinde ilkokulda falandık herhalde.

"Sebep?"

Düşündü. "Bilmiyorum, seni görmek istedim sanırım ve annemle olanları öğrendim aslında seni beğenmiş ama sonra... Bence sen çok haklısın. Yani kızmakta haklısın ve bence senle biz yani..."

Sinirlenmem için büyük çaba harcıyordu. Ne sanıyordu? Selen Hanım beni seçmedi diye yasta olduğumu mu? İstersen seninle evlenelim diyordu resmen bana! Annemle tartışsan dahi ben sana hak veriyorum kuzenini bırakıp seninle olacağım diyordu. Buraya gelmek için bile Yaprak'ı kullanmıştı üstelik.

"Git buradan."

"Hazel bak-"

"Git dedim sana ya. Sence ben uzaktan Yaprak'ın yerinde olmak ister gibi mi duruyorum? Ne bu cüret? Annen tüm detayları anlatmamış sana. Ben mahvettim her şeyi. Ben istemedim seni. Şaka gibi ya, kuzenini bırakıp seni alacağım diyor adam bana."

Şaşırmıştı, neye şaşırıyorsa? Boynuna atlayacağımı düşünmesi onun suçuydu. İsteme günü yanlış bir şeyler mi yapmıştım da böyle algılamıştı durumu? Hayır, ben suçlu değildim suçlu olan yıllarca onu el üstünde tutan hemcinslerimdi. Ağzını birkaç kez açıp kapattı, tıpkı bir balığa benziyordu şu an.

"Gidiyor musun? Yaprak'ı mı arayayım?"

Arkasını dönüp yürüdü. Ne istediğini bilmeyen biriydi işte, Yaprak'tan da vazgeçemiyordu. Kızı salak yerine koymaya devam ediyordu.

Eve çıktım, elimi yüzümü yıkadım. Sinirimi geçirmem gerekiyordu bir şekilde. Bir şey yapacaktım, ne yapacaktım derken Hazel ve Yaprak'a su dolduracağım aklıma geldi. Suyu doldurup aşağı indim. Kızlar hala mama yiyordu. Suyu oraya bıraktım, tam yukarı çıkacakken Semra teyzenin bana seslenmesiyle durdum. Uzun zamandır gözükmüyordu ama kurtulamamıştım anlaşılan.

KÜÇÜK TURUNCU BALIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin