Yeni bölüm geldi. Daha uzun olmalıydı ama aklımdaki yere kadar yazmayı bekleyemedim. Yazdığım kadarını atayım dedim. Büyük karşılaşma yakın, meşaleleri yakın diyorum :) Umarım seversiniz. İyi Okumalar :)
Balıklar da uçardı. Yoksa şu an bulutların üzerinde olmamın nasıl bir açıklaması olabilirdi? Ayrıca balıklar hasta da olurdu -ki ben hastaydım- hapşırmaktan gözüm sulanmıştı.
''İlaç içtin mi? Keşke gelmeseydin,'' diyen Tevfik Bey'e gülümsemeye çalışırken yine hapşırdım.
''İçtim, iyi de sayılırım aslında ama tik gibi bir şey bu bendeki. Bir kere hapşırınca art arda devamı geliyor,'' dedim.
''Annene haber verdin değil mi? Bir sorun çıkmasın,'' diye kuşkuyla sordu. Annemin polise gidebilme ihtimali vardı, hak verirdim. Başı ağrısın istemiyordu.
''Verdim,'' dedim.
''Güzel,'' dedi. ''Çok kızdı mı?''
''Bilmem, kızmıştır notu okuyunca.''
Anneme not yazmıştım.
'Anne İstanbul'a gidiyorum, iş için. Düzgün giyinip, ilaç içeceğim ve birkaç gün içinde evde olacağım. Seni seviyorum.'
Umursamaz cümleme sarsılarak güldü.
''İstediğin şey için gözün kimseyi görmüyor, değil mi? Hırslısın, bu güzel bir şey. Benim gibi. Bunu fark ettiğim için işe aldım seni Hazel. Selen'den duyduklarım da etkili oldu tabi...'' derken sözünü kesmek durumunda kaldım. Benim hakkımda çok emin konuşamazdı.
''Hayır, öyle değil. Kusura bakmayın Tevfik Bey ama ben hırslı değilim. Hırslı olsaydım eğer kapınızın önünde yatardım kitabımı basın diye ya da oğlunuzla evlenirdim mesela... Ya da istediğiniz değişiklikleri yapardım basılırdı, değil mi? Hem hırs insana zarar verir; sevdiklerini bile kaybedebilir insan bu uğurda, öyle derdi babam. Ben azimliyim diyelim. Evet, istediklerim olsun ama mümkünse aynı kalayım.''
Bana baktı, gülümsedi.
''Yalnızken Tevfik Amca dersen sevinirim.,'' deyip devam etti. ''Ben senin gizlediğin yanından bahsediyorum. Oğlumla evlenmek istememen bile akıllı olduğunu gösteriyor ve Selen de çoğu zaman sinir bozar. Özünde hırslısın, sen istemeye geldiğimiz günkü kız mısın? Aslında o zaman da bu yanını görmüştüm, kuruluş yılımızı söylerken ki cesaretini... Tutamamıştın kendini. Şimdi gözün açılıyor, şu gereğinden fazla neşeli kız seni sarsmış özünü buluyorsun.''
Yok daha nelerdi ama!
''Duru hakkında sizinle konuşacak değilim Tevfik Bey,'' dedim. Bana olan bakışlarını görünce düzeltme ihtiyacı duydum. ''Tevfik Amca. Dediğim gibi siz takdir etseniz de bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum.''
Bana bakıp keyifle gülümsedi, başını salladı. Umarım artık beni bir süre bulutlarla bırakırdı, Oğuzhan'ın babasıydı nasıl da belliydi, insanı darlamadan yapamıyordu.
*
''Ofise mi gidiyoruz?'' diye sordum, bizim için gelen araca binerken. ''Hayır,'' dedi. ''Çok sevmesem de,'' sanki yanlış bir şey demiş gibi düzeltti. ''Sevmesem de kardeşimi özledim, Murathan'ın evine gidiyoruz.''
Aile ilişkilerini hiç anlamayacaktım sanırım. Gerçi dışardan bakan birisi bizim aile ilişkimizi anlar mıydı ondan da emin değildim.
''Ailede pek sevilmem,'' dedi neşeyle. Bu komik bir durum muydu? ''Ama yanımda sen varsın beni eve alırlar diye düşünüyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK TURUNCU BALIK
RomanceŞu zamana kadar annesi ne derse onu yapan, devamlı kuzeniyle yarıştırılan bir genç kızın istekleri yavaş yavaş gerçekleşir. Tabii bu esnada blog üzerinden yazısına yorum yapıp onu sosyal medya üzerinden bulan biriyle hayatına renk gelir. Çünkü Hazel...