28- Part 2

633 101 23
                                    

Medya: Yüzyüzeyken Konuşuruz - Sen Varsın Diye

Bu iki bölümün toplamı bir bölüm olduğu için bölüm hediye etmek içime sinmedi bir dahaki sefere diyelim :)

Sizi seviyorum, iyi okumalarr.

Deniz'den...

Korktum.

Yeterli miydi bu hissettiğim şeyi anlatmaya bilmiyorum. Saçma deseniz alınmazdım. Korkmak benim hep hayatımın bir parçasıydı aslında. İki tekerlekli her şeyden korkardım, birini incitmekten korkardım, kötü not almaktan korkardım, sevdiklerimi kaybetmekten korkardım, annemi kaybetmekten korkardım, İzmir'e gitmekten korkardım...

Birçoğunu deneyimledim, en çok annemi kaybetmek yaktı canımı. Diğerleri bir şekilde telafi ediliyor ya da geçiyordu.

Hazel'i kaybetmekten korkuyordum şimdi de ya da ona bir şey olabilme ihtimalinden...

Ben hiç böyle bir çığlık duymadım. O an aklımdan araba çarpma, yaralanma hatta kafasına meteor düşme ihtimalleri sıra sıra geçti.

Deliriyor muydum?

Hemen Tuna'yı aradım, açmadı. Ne yapacağımı bilemiyordum, mantıklı düşünmeyi geçtim düşünebildiğimden dahi emin değildim.

Gözüm istemsizce tabletimde açık olan Hazel'in kitabına kaydı. İlkem, karakterin ismi İlkem'di, ilkesi İlkem olmak olduğundan koymuştu belli ki o farklı çalışan kafasıyla...

Hazel, İlkem gibi olmak istiyordu ama Hazel zaten İlkem'di farkında değildi.

''Ben çıkıyorum,'' dedim amcamın yeni asistanı Damla'ya.

''Nereye?'' diye sordu. ''Murathan Bey'i arayıp haber vermemi ister misiniz?''

Hayır istemezdim. Ne konuşacaktım ki? Hazel çığlık attı, ona ulaşamıyorum acaba kafasına meteor düşmüş olabilir mi diye korkuyorum mu diyecektim?

''Sen bana Tuna'nın nerede olduğunu söylesen daha büyük bir iyilik yapmış olursun.''

*

Tuna Damla'nın dediğine göre her hafta reyting rekorları kıran, aslında pek de diğer dizilerden farkı olmayan yasak aşk temalı dizimizin setindeydi. Oyuncular, set çalışanları ve kamera arkası her ne kadar iyi anlaşıyoruz deyip sosyal medyada paylaşımlar yapsa ve davetlerde boy gösterse de o işler öyle değildi.

Tuna da her an çıkabilecek aksilikleri -ki mutlaka çıkardı- önleyebilmek için setteydi.

''Tuna nerede?'' diye sordum kostüm görevlisi Seçil'e. Normalde hepsiyle oturur saatlerce konuşabilirdim ama vaktim de halim de yoktu.

''Yemeğe gitti, köşedeki çorbacıya. Bir sorun mu var?'' dedi Seçil de telaşıma ayak uydurarak.

Başımı hayır dercesine sallayıp teşekkür ettim.

Çorbasını yanındaki diziye yeni dahil olan oyuncu çocukla içen Tuna beni görünce heyecanla masaya çağırdı. Bense yanındakine başımla selam verip elimle onu yanıma çağırdım.

''Hazel'e bir şey oldu Tuna.''

''Nasıl yani nasıl bir şey olmuş?'' diye sordu. Benim şu an sorulara değil cevaplara ihtiyacım vardı.

''Duru'yu arasana sen bir,'' dedim cevap vermeden. Bana gözlerini kocaman açıp baktığında sinirlendim.

''Günde elli kez konuşuyorsunuz, niye öyle Duru'nun adını ilk kez duyuyormuş gibi bakıyorsun bana. Arasana!'' dediğimde cebinden telefonunu çıkardı.

KÜÇÜK TURUNCU BALIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin