İşler karışıyor, karışsın :) İyi okumalar... Eleştiri ve yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Aslı'nın bir şeyden haberi yoktu, benim vardı da ne oluyordu sanki? Parçalar birleşmiyordu! Aslı her şeyden habersiz bir şeyler anlatıyordu. Bense sadece duyuyordum, dinlemiyordum.
''14 yaşında olmak zorunda mıydım sanki daha dört koca sene var,'' dedi Aslı ama ne için dediğini anlamamıştım. ''Sen kaç yaşındasın?''
''O seneler öyle çabuk geçiyor ki sen bile şaşırıyorsun, 24'' dedim en son ne için dediğimi de bilmeyerek.
''Ay işte yolu karıştırdım Hazel, bir arka sokaktan girecektik.'' Mahcuptu ama mahcup olmasına gerek yoktu bu konuda abisinden daha iyiydi. ''Of sen de büyüksün,'' mırıldandı.
''Sorun değil,'' dedim. ''Abinden alışığım.''
Güldü ama ''Ben ondan daha iyiyim,'' demeyi ihmal etmedi. Haklıydı, herkes bu konuda Tuna'dan daha iyiydi.
''Haklısın,'' dedim. Aslı da bu sırada yolu arıyordu neyse ki bulmuştu, Tuna'yı görecektim ama pek sevinemiyordum.
''Bak Hazel,'' dedi sigara içen hafif kilolu çocuğu göstererek. Bu Mertcan Tuna'nın arkadaşı. Severim onu,'' deyip beni oraya çekiştirdi.
Mertcan da Aslı'yı fark etmiş olmalıydı elindeki sigarayı yere atıp Aslı'ya sarıldı, ardından bana baktı.
''Aslı n'aber?'' dedi Aslı'nın saçlarını dağıtarak. Aslı ise bundan pek hoşlanmamıştı.
''İyi Cancan,'' dedi ona. ''Bak bu da Hazel, ortamın IQ seviyesini yükseltsin diye getirdim, Tuna'nın arkadaşıymış.''
Aslı beni biraz ürkütüyordu. Yaşından daha olgundu. Mertcan elini uzattı ve ''Merhaba Hazel,'' dedi gülümseyerek. ''Ben de Cancan ay Mertcan. Adımı unutturdular bana Cancan diye diye, geçin içeri Tuna da içeride ama morali biraz bozuk, haberiniz olsun.''
El sıkıştıktan sonra içeri ilerledik. Çok güzel bir kafeydi burası kapalı ama üstü tamamen açık bir mekan ve çok güzel bir müzik vardı arka fonda. Baş ağrıtmıyordu kesinlikle ama iç bayan türden de değildi.
Kocaman bir masada bir dolu insanla beraber oturuyordu Tuna. O masayı mutlaka bilirdiniz, her okulda olurdu. Çok havalı, güzel, popüler kızlar ve erkekler oturur, kahkahalar o masadan eksik olmaz. Ben hiç o masaya oturan kızlardan olmadım ama içten içe hep nasıl bu kadar eğleniyorlar sorusunun yanıtını merak ettim. Şimdi o masaya oturacaktım. Masa tarif ettiğim gibiydi tek fark kahkaha atılmıyordu, herkes biraz mutsuzdu.
En çok da Tuna.
Masa gerçekten masaydı. Tuna dışında iki kız ve iki erkek daha vardı. Yanımızdaki Mertcan'la üç erkek ederdi. Kızlardan biri minyondu ve durmaksızın bir şeyler anlatıyordu. Diğeri ise... Çok güzeldi öncelikle esmer teni parlıyordu ve çok tanıdıktı. Bu kızı bir yerde gördüğüme yemin edebilirdim. O ise... O daha çok dikkat çeken kızdı. Yaprak gibi...
Erkeklerden bahsetmem gerekirse görüş açıma ters düşüyorlardı yuvarlak masada bize dönük olmayan kısımda oturuyorlardı, ikisi hakkında yorum yapamayacaktım yalnızca birinin sandalyede asılı gitarını görebiliyordum.
Aslı, ''Tuna! Bak sana arkadaşını getirdim,'' deyince Tuna kocaman gözlerle bana baktı. ''Aslı,'' dedi önce. Ardından ''Hazel,'' dedi sadece. Şaşırdığı çok belliydi. Bir eli Aslı'nın saçını dağıtırken, tek koluyla da bana sarılmıştı.
''Sarılmasana hastayım biliyorsun,'' dedim gülerek.
''Hastasın gerçekten,'' dedi düşünceli bir hali vardı. ''Amcamın bizim eve nasıl girebildiği belli oldu. Kızım sen niye geldin bu halde?'' diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK TURUNCU BALIK
RomanceŞu zamana kadar annesi ne derse onu yapan, devamlı kuzeniyle yarıştırılan bir genç kızın istekleri yavaş yavaş gerçekleşir. Tabii bu esnada blog üzerinden yazısına yorum yapıp onu sosyal medya üzerinden bulan biriyle hayatına renk gelir. Çünkü Hazel...