Arkadaşlar biz 10 Bin olmuşuz! Büyüyoruz! Hemen bölümü yetiştirmeye gayret ettim. Bu bölümü hepinize ama en çok da ilk yorum yapanlardan, yapmaya da devam edenlerden @panda36272672 'ye armağan ediyorum. Yorumlarına bayılıyorum, çok gülüyorum. Umarım sen de hayat boyu hep gülümsersin. Mutlu bir bölüm mü? Tartışılır ama benim sevdiğim bir bölüm oldu.
Sonraki bölüm kime gidecek şimdiden aklımda!
İyi okumalar, sizi seviyorum! :)
Model - Sarı Kurdeleler
Yaprak'ı görmemle buz kestim. Söylediklerimden asla pişman değildim ama Yaprak'ın üzülmesi isteyeceğim son şey dahi değildi. Yaprak benim ilk arkadaşımdı. Ben üzüldüğümde o da mutlu olmamıştı, olmazdı da biliyordum.
Aramızda mesafeler, küslükler ve saçma bir rekabet vardı evet ama biz düşman değildik.
''Yaprak öz-'' dememle Yaprak'ın kapıdan çıkması bir oldu. Onun tam çıkarken Oğuzhan'ın girecek olmasıyla çarpışmaları kaçınılmazdı. Yaprak ona dönüp bakmadı bile.
Düşünmeden peşinden gittiğimde dedemin arkadan Oğuzhan'a bağırma sesini duyuyordum. Eniştemin sesi de cılız da olsa çıkarken Selen Hanım da strese maruz kalmaması gereken kocasını çıkarmaya çalışıyor, aynı zamanda ortamı sakinleştirip oğlunu korumaya çalışıyordu.
Ortalık alev almıştı.
Benim için mahsuru yoktu ama dediğim gibi keşke Yaprak yara almasaydı.
Çıkmadan Duru'ya kalmasını söyledim. Dedemi birinin sakinleştirmesi gerekirdi. Dedem söz konusu Yaprak ve bensem sakinliğini bozardı. Konu ikimizdik ve bunu hoş göreceğini zannetmiyordum.
Annemse onaylamaz biçimde başını iki yana sallayıp dedemin yanına gidiyordu.
Son şahit olduğum görüntü buydu.
''Yaprak!'' diye bağırdım. Cevap vermedi.
''Yaprak!'' diye yineledim bağırmamı.
Durmaksızın koşuyordu ve nereye olduğunu kestiremiyordum. Siteden çıkıp anayola ulaştığında ne yaptığını anlamadım ama peşinde koşmaktan nefes nefese kalmıştım. Otostop çekmeye başladığında şaşkındım, ne yapıyordu? Tanımadığı bilmediği bir arabaya binemezdi hele bu kadar üzgün ve sinirliyken hiç binemezdi.
İlk araba durmadığında şanslıydım. Kime denk geleceğini bilemezdik. Ben böyle şeylerden hep tedirgin olurdum. Duru ise bunu sıkıcı bulurdu ama bence eğlence böyle bir şey değildi.
Bir yandan telefonum ısrarla çalıyordu ama gözüm Yaprak'ın üstündeydi, açamayacağımı söylememe gerek yoktu.
Yaprak'ın yanına ulaştığımda, bir araba durmuştu. Bir spor arabaydı bu, içinde üç genç vardı. Yüzlerindeki memnuniyet ifadesini bozmak pahasına devam etmelerini söylediğimde söylenerek ilerlediler.
Ben ise hala Yaprak'ın yüzünü görmüyordum. Normalde bana bağırıp çağırması gerekirdi. Ama yüzünü bile dönmüyordu. İkinci arabayı durdurduğunda bir şey dememe fırsat kalmadan arka koltuğa oturduğunda, hızlı davranıp yanına oturdum. Neyse ki tatlı bir çiftin arabasıydı, yanımızda da pusette uyuyan bir bebek vardı.
İlk ve muhtemelen son otostop deneyimimi yaşıyordum, ne demeliydim? Ne yapmalıydım?
''Merhaba,'' dedi ön koltukta oturan tahminimce otuzlarındaki tatlı kadın, bize dönüp. ''Ne tarafa gidiyorsunuz, biz Balçova'ya gidecektik nerede bırakalım sizi?'' dedikten sonra, ''İyi misiniz? Bir sorun yok değil mi?'' diye sordu. Özellikle Yaprak'a bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK TURUNCU BALIK
RomanceŞu zamana kadar annesi ne derse onu yapan, devamlı kuzeniyle yarıştırılan bir genç kızın istekleri yavaş yavaş gerçekleşir. Tabii bu esnada blog üzerinden yazısına yorum yapıp onu sosyal medya üzerinden bulan biriyle hayatına renk gelir. Çünkü Hazel...