Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hadi prenses," dedi hyunjin, sesinin nereden geldiğini anlaman için kafanı çevirmene neden olan sesi, "beni hayal kırıklığına uğratıyorsun".
"İyi eğitimli olduğunu söylediğini sanıyordum," diye mırıldandı beomgyu, sözlerinin kulağa hoş gelme şekli yüzünde bir sırıtış olduğunu düşündürdü.
"Belki sadece dokunulmaktan hoşlanıyordur," jeongin'in sesi geliyordu, bedeni seninkine o kadar yakındı ki nefesinin omzunu okşadığını bile hissettin, "kimin yaptığı önemli değil"
bir çift parmak çıplak vücudunun yanlarında gezindi, cildin basit bir hareketle otomatik olarak tüyleri diken diken oldu ve iki bileğini birbirine bağlayan iplerle savaşmaktan kendini alamadın.
"beomgyu mu?" Kırık bir sesle sordun, göğüs uçların dokunuşuyla sertleşirken tüm vücudun beklentiyle titriyordu.
tek kelime etmedi, bunun yerine, kollarını kavuşturmuş, tam arkasında duran hyunjin'e bakmak için sırıtarak döndü.
"Onun dokunuşunu tanıyabilirsin ama benimkini değil mi?" hyunjin alay etti, önceki pozisyonundan seninkine kadar yürüdü.
hyunjin yanına oturduğunda yatağın ağırlığının biraz değiştiğini hissettin ve sonra diğer iki adam da sana yaklaştığında biraz daha fazla.
"hyune, ben-" diye mırıldandın, gözün bağlı, erkek arkadaşının yatağına bağlanmış ve bacaklarını ona ve iki en iyi arkadaşına açmış olma hissi seni tahrik ettiği kadar utandırıyor, "deniyorum".
"Yeterince çabalamıyorsun prenses," diye tısladı, ince parmakları yanaklarını okşuyordu.
Bir gece önce onunla ve arkadaşlarıyla yemeğe davet edildiğinde seni jeongin ve beomgyu'nun ellerine bakarken yakalaması masum bir şeydi. ancak gece ilerledikçe, bakışlarınız ondan arkadaşlarının ellerine her kaydığında kalçalarınızı nasıl birbirine sıktığını fark etmeye başladı ve bu... onu gerçekten kızdırdı.
"belki göz bağını çıkarırsan-"
"Bu bir ceza," diye araya girdi hyunjin, bir çift el meme uçlarınızı ve karnınızı kızdırmaya başlarken. kimin elleri? Gerçekten bilmiyordun, ama yine de bundan zevk alıyordun. "Dün restoranda yaptığın küçük gösteriden gerçekten kurtulabileceğini düşünmedin, değil mi?"
hafif bir kahkaha duydun. veya gülme sesi.
kesinlikle beomgyu'ydu, ama jeongin'in de gülüp gülmediğini merak ettin.
"Benim güzel, masum prensesim toplum içinde nasıl davranacağını bilmiyor," diye devam etti hyunjin, sıcak nefesi boynunu gıdıklarken, "sen sıcakta zavallı bir tavşan gibi kalçalarını birbirine sürterken hem jeongin'in hem de beomgyu'nun ellerine bakıyordun."
"Özür dilerim," diye bağırdın, başka bir çift elin kalçalarını ve baldırını okşadığını hissedince başın geriye düştü, "benim suçum değildi, sadece-"
"Yani bu onların suçu muydu?" seni sert bir tonla sorguladı, "sadece güzel eller görünce tahrik olacak kadar muhtaç olman onların suçu mu?"
"hayır, hayır, ben-" umutsuzca kafanı salladın, damlayan amına en ufak bir uyarım bile almaya çalışırken amcığın hiçbir şeye değmedi, "özür dilerim, siktir-".
hyunjin eğleniyor olsa da, derinlerde bir kıskançlık topuydu.
Bırakın arkadaşlarına olan dokunuşunu ayırt edememiş olman şöyle dursun, başka birine bu şekilde bakman bile hoşuna gitmedi'.
"Yine yapalım, olur mu?" diye sordu alnına küçük bir öpücük kondurarak. "bazı parmaklar ağzını sikecek" nefes aldı, parmakları dudaklarını okşadı, "bazıları senin amını sikiyor olacak" parmakları ağzından göğsüne doğru çekildi, uçları sertleşmiş tomurcuklarına dokunmadan hayalet gibi onları dolandırıyor ya da ihtiyacın olduğu gibi çimdikleyerek, seni sırtını kamburlaştırmaya zorlayarak senden günahkar bir inilti kazanıyor, "ve bazılarının kıçını becermesi gerekiyor".
İşte o an, tüm vücudunun 3'ünün altında titremekten kendini alamadığı bir andı, sıcak vücutlarının sana daha da yaklaştığını hissettikçe, uylukların arasındaki ıslaklık artıyor.
Erkek arkadaşın yüzünde bir gülümsemeyle, "Hangilerinin benim olduğunu bilmen gerek," diye talimat verdi, "kolay, değil mi?"
