37. BÖLÜM: RÜYA

80K 6.1K 5K
                                    

🗝️


Hüsnü Arkan & Birsen Tezer – Öyle Bir Rüya


37. BÖLÜM

RÜYA


"Yemin ederim Los Angeles çingenesi," dedi Bedirhan sırtını konforlu koltuğa yaslayarak. Önündeki bitki çayının dumanı tütüyordu. Hemen karşısındaki koltuğa yerleştim, çevremdeki insanların gözü sanki bizim masamızdaydı.

"Allah aşkına soy ağacında İtalyan ataların varmış gibi davranmaktan vazgeçer misin?" Billur gözlerini devirerek kahvesinden bir yudum aldı. "Sadece bir gün içinde kendini soylu bir zengin sanmaya başladı bu."

"Olmadığını nereden biliyorsun?" Bedirhan saçlarının önündeki kabarık rampayı geriye doğru yatırarak çapkın bir şekilde gülümsedi. "Bak bana, asaletime ve mükemmelliğime bak, güzelliğim ve asortikliğime bak."

Billur pes eder gibi ellerini havaya kaldırarak, "Tamam, yalvarıyorum sus," dedikten sonra göz ucuyla bana baktı. "Tüm gün aynalara öpücük falan attı bu manyak."

"Benim önümde benim dedikodumu yapma kırmızı telefon kulübesi tipli karı. Gerçi onlar bile senden daha havalı, daha klas görünüyor..."

Defne çekinerek de olsa meyve suyundan bir yudum aldı. Göz göze geldiğimizde, "Tüm gün neredeydiniz?" diye sordu. "Gece de gelmemişsiniz."

Sergen dizüstü bilgisayarına yazdığı metne o kadar çok kendini kaptırmıştı ki, kafasını kaldırıp bize bakmıyordu bile. "Biraz dolaştık," dedim Sergen'in hızla tuşların üstünde dolaşan parmaklarına hayretle bakarak.

"Biz de gezdik," dedi Defne bir anda neşeyle. "Bedirhan bizi büyük bir alışveriş merkezine götürdü ama..." Ters bakışları Sergen'e döndü. "Birileri bizi orada bulup tekrar otele getirdi. Karan abimin kesin emri var, bir daha soyadı Karakuyu olan hiçbir kızın kaçmasına izin veremem gibi bir şeyler zırvaladı."

"Yani haklı olarak," diye kıkırdadı Billur. "E ama robokopçum fedaiciğim, kahveni iç bari, yavrum, parmak felci geçireceksin bak yemin ediyorum, yamulup kalacak o parmakların."

"Evet," dedi Sergen tuşlara aynı hızla basmaya devam ederken. "Kahvemi içeceğim ama önce şu yazıyı halledip mail yoluyla Sinan Özkan'a ulaştırmam gerek."

"O kim?" Billur kaşlarını çattı. "Chat arkadaşın falan mı?"

Bedirhan bir yudum aldığı bitki çayını püskürttükten sonra başını iki yana sallayarak, "Allah belanı verirken önüne atlayayım da o bela bana çarpsın emi," dedi gülerek. "Ceviz kadar beyniyle fikir yürütüyor..."

"Hayır, Chat arkadaşım değil," dedi Sergen mimiği dahi oynamadan. "Özkan Pazarlama İş Makineleri ve Sanayi..."

"Tamam," dedi Bedirhan yanaklarının içini şişirip havayı sıkıntıyla dışarı salarak. "Ne olursun Sergen, tamam..."

"Peki, kısa kesiyorum. Pazarlama departmanında çalışan kıdemli birine önemli bir makale gönderiyorum."

Bedirhan yavaşça masaya doğru eğildi, masada altın rengi gümüşlükler vardı. "Eğer durdurmasaydım şirketin kurulma tarihinin öncesine, şirketin kurulu olduğu mevkide önceden ne olduğundan tut, toprağın şekline, kullanılan tuğla markasına kadar anlatacaktı."

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin