48. BÖLÜM: KİBRİT ÇÖPÜ

88.2K 6K 5.3K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🗝️


Abra Taylor – Feels Like This


48. BÖLÜM

KİBRİT ÇÖPÜ


Tenime is gibi sinen endişe, zihnimin rahmine düşmüş bebeğin boynuna düşüncelerden bir kordonla dolandı; bebeği boğmaya, zihnimin o bebek için hazırladığı kundağı yakmaya başladı.

Yüzümde çalkalanan bir dehşetle Arda'ya bakıyordum, o benim aksime o kadar sakin görünüyordu ki, bu sakinliği kalbimin daha büyük bir panikle çarpmaya başlamasına neden olmuştu. Zihnime ektiğim tüm sorular, zihnimin toprağından kafalarını çıkarıp gözlerini yüzüme dikmeye başladığında, Arda'nın dudaklarında alaycı bir tebessüm emekledi, sendeledi ve ilk kez yürümeyi öğrenen bir çocuk gibi yalpalayarak yürümeye başladı.

Parmakları bir anda bileğime sarıldı.

Onun parmaklarının baskısını bileğimi saran derinin üstünde hissettiğimde köşeye sıkıştırılmış bir yırtıcı edasıyla onun yeşil gözlerinin tam içine baktım. Bu cüreti kendinde nasıl oluyordu da bulabiliyordu? Sırtımı duvara daha sert bastırdı, yeşil gözleri, kahverengi gözlerime öyle dikkatli bakıyordu ki, kendimi olduğumdan çok daha kötü hissetmeye başlamıştım. Gözlerim Arda'nın hemen arkasında kalan duvardaki devasa büyüklükteki saatin akrebine kaydı, akrebin ucundaki zehirli ok gecenin on birini işaret ediyordu. Bakışlarım ağır ağır onun yeşil gözlerine doğru ilerledi, gözlerinin karnına gözlerimde bıçaklarla oturdum.

"Burada ne aradığını bilmiyorum ama eğer Karan senin beni bu şekilde duvara yasladığını görecek ya da öğrenecek olursa, kendine cehennemden bir yer ayırtman gerekecek. Belki de senin yer ayırtmana gerek kalmaz bile."

Arda'nın yeşil gözlerindeki gölgeler onun gözlerine yayılmış zehirli yeşilin rengini örtmeye yetmiyordu.

"Karan'ın her şeyi bildiğini mi düşünüyorsun?" diye sordu, bu soru zihnimin ortasına yıldırım gibi düşmüştü.

"Düşünmüyorum," dedim. "Biliyorum."

"Bu hayatta Karan'ın bile bilmediği şeyler vardır," dedi Arda, keskin bir bıçak gibi gözlerime saplanarak. "İçinde olduğun tehlikeyi göz ardı etmeye çalışıyorsun ama bu büyük bir aptallık."

"Senin söylediğin ya da söyleyeceğin her şeyi o kadar anlamsız buluyorum ki." Yüzüne tükürür gibi söylemiştim bunu. Arda'nın yeşil gözleri gözlerimden bir an olsun ayrılmıyordu, sanki o gözler beni içi zehir dolu bir şırınganın içine hapsetmişti. "Beni derhâl bırakmazsan olacaklardan ben sorumlu olmayacağım!"

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin