57. BÖLÜM: MAHŞER

87.9K 5.8K 4.3K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


✂️


Mabel Matiz – İki Satır Yara


57. BÖLÜM

MAHŞER


Yollara dağılmış ekmek kırıklarını yuvalarına taşıyan karıncalar ve karınca yuvalarına basıp öylece geçip giden insanların olduğu bir dünyaya karınca değil de insan olarak gelmiştik.

Mahşer günü, karıncaların bizden hesap soracağı gün olacaktı.

İnandığım dinin bana devamlı olarak hatırlattığı o kıyamet günü, dirilecek olan tüm canlıların toplanacağı yer... Mahşer. Gürültülü ve kalabalık olacağını biliyordum, hatta babaannem hep, 'Tanrı'yı taklit etmek ister gibi bir oyuncak bebeği tıpkı insana benzeten o insanların yaptığı oyuncak bebekler canlanacak, onları yapan kişilerden hesap soracak,' derdi.

Oyuncak bebeklerin bile hesap sorabileceği bir ortamda, bir karınca nasıl sormazdı ki zaten?

Acaba dikiş yerleri patlak ayıcığım da benden hesap sorar mıydı? Veya tüm yaşadıklarımı görüp bildiği için orada bana şahitlik eder miydi? Karıncaların yuvalarına basmaktan ve üretilen oyuncakları da çöpe atmaktan bir an evvel vazgeçmemiz gerekiyordu.

Zihnim öyle gürültülüydü ki çevremdeki kalabalığın çıkardığı patırtı bile daha sessiz, sakin geliyordu bana. Yağmur bulutları, elinde kızılcık sopasıyla dolaşan zalim gardiyanlar gibi gökyüzünün koridorlarını dolaşıyorlardı.

Dudaklarımı yavaşça yalayarak ıslattım ve o an cama düşen yansımamın gözleri benim ifadesiz gözlerim ile buluştu. Yağmak üzere olan yağmuru göğsünde taşıyan bulutlar usul usul hareket ederek tıpkı denizin üstünde kabaran dalgalar gibi ilerlerken burada, Foça'daydım.

Hâlâ İzmir'in kalbine bağlı bir damardaydım.

Buraya aniden bastıran yağmura aldırış etmeden, aracın içinde hüküm sürmüş bir ölüm sessizliğini ruhumuzda taşıyarak gelmiştik. Karan'ın Foça'da bir evi olduğunu şimdi öğreniyordum. Üzerimde yaklaşık on senelik bir kazak vardı, bu koyu gri yün kazak Karan'a aitti ve bunu en son on sene önce giydiğini öğrendiğimde sanki onun geçmişini tenime asmışım gibi hissetmiştim. Sanki ben o dönen film bobinlerinin görüntüyü yansıttığı çarşaftım ve o geçmiş, şimdi benim tenimde oynuyordu.

Biraz sonra o kalabalığın sesinin aslında salonda çalışan televizyondaki kanalda oynayan diziden yükseldiğini fark edince, gözlerimi yansımamdan ayırıp tekrar bulutlara çevirdim. İleride, yazlıkların sıklaştığı sokağın sonundaki sokak lambası turuncu bir ışık yayarak yanmaya başlamıştı fakat diğer lambalar hâlâ yanmıyordu.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin