✂️
Riverside – We Got Used To Us
59. BÖLÜM
KALEM
Yüklemler.
Yüklemler çok ağırdı.
"Kaleminizi kullanabilir miyim?" diye sordum, kendi sesim bir an için bana öylesine yabancı gelmişti ki duraksayıp etrafıma bakınmak ve kalemi gerçekten benim mi yoksa bir yabancının mı isteyip istemediğini görmek istedim.
Yanımda oturan genç kadın biraz önce defterine kelimeleri işlemek için kullandığı dolma kalemi bana uzatıp, "Tabii ki," dedi. Suratıma bir silah gibi dayanmış dolma kalemi genç kadının elinden alırken genç kadının tırnaklarının bordo rengine boyalı olduğunu fark etmiştim. Küt saçlı, ela gözlü bir kadındı, benden bir kafa boyu kadar kısa olsa gerekti. Omzu açık bir kazak giymişti, siyah botları ve kâküllerini örtmeyecek şekilde taktığı kedi kulakları olan siyah bir beresi vardı başında.
"Teşekkür ederim," diye fısıldadım, bana yarım yamalak gülümsedi ama her nedense gülümseyişi en az benimki kadar cansız görünmüştü gözüme.
Sırt çantamdaki telli defteri çıkarıp kalın, gri kapağını kaldırdım ve boş duran ilk sayfaya baktım. Yaşar amcanın ölümünden bu yana yalnızca on gün geçmişti. Yaşar amca ve Türkan'ın mezarları İzmir'deydi, Karan bir şekilde yan yana gömülmelerini sağlamıştı. Artık diz dize uyuyabilirlerdi. Bu ayrıntı, göğsümün içinde uyuyan ağrının tekrar gözlerini açıp göğsümde seksek oynamaya başlamasına neden oldu.
Şimdi Fethiye'de bir sokaktaydım, tek başımaydım, okuluma yakın bir yer olduğunu biliyordum ama sanki bu sokağa ilk kez geliyordum.
İlk sayfaya, içinde nefes aldığım günün tarihini attım.
Nefes almanın koca boşluğundan;
Kalemi parmaklarımın arasında çevirdim, ardından kelimeler parmak uçlarıma aktı, parmak uçlarım kelimeleri kaleme bir mermi gibi dizmeye başladı. Kâğıdın üzerini doldurmaya başlayan kelimeler birbiri ardına sıralanarak yepyeni cümleleri doğurdu. Son cümleye nokta değil, üç nokta koydum. Sonra durdum ve biri, diğerlerine göre daha aşağıda duran üç noktayı izledim. Ardından kafamı usulca kaldırıp gökyüzüne baktım, gökyüzü griydi ama bulutlar yoktu, yağmur yağmayacaktı ama güneş de ışığının kollarını açacağa benzemiyordu.
Dolma kalemin başındaki mavi düğmeye basarak kalemi kapattım, kıza doğru döndüm. İkimiz de sokağı kaplayan duvarda oturuyorduk, hemen önümüzde iki tekerleği kaldırımda, diğer tarafındaki iki tekerleği yolda duran bir araç park halindeydi. Yerde izmarit cesetleri vardı, taşların arasına girerek oraya sıkışmıştı çoğu. Bazılarının filtresi, hemen arka sokakta kendini pazarlayan kadınların dudaklarına iki kat sürdükleri kırmızı rujla boyalıydı. Hayatın onları zorladığı işe rağmen çoğu gerçekten iyi kadınlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ ÇAKILTAŞI
RomanceDışarıda devam eden bir hayat, içimde kalbi duran bir kız çocuğu vardı. Asi Merve Karakuyu, ailesi ve kendisiyle devamlı olarak savaş veren genç bir üniversite öğrencisidir. Ansızın bastıran yağmurun kelebeğin kanatlarını ıslatması gibi hayatına bir...