°
Bir süre daha geçtiğinde hiçbirimiz yerimizden kıpırdamıyorduk. Niye bu adam yanımda duruyordu? Yada ben neden gidip halamı bulmuyordum.
Yanından ayrılmak hiç içimden gelmezken bunları düşünmek bile utanmama neden oluyordu.
-"Prenses hazretleri de geldi."
Kaan beyin imalı ses tonuyla baktığı yere baktım.
Evin bahçesine adım atan kadın resmen parıldayarak herkesin dikkatini çekmişti. Sapsarı beline kadar uzanan saçlarıyla gerçek anlamda prensesleri andırıyordu.
Beyaz parıltılı taşlarla döşeli mini bir elbise giyinmişti. Gülümseyerek insanlarla konuşuyor etrafına ışıltı saçıyordu.
Çok güzel bir kadındı.
Ve yönünü buraya doğru çevirmiş yavaş yavaş yaklaşıyordu.
Bakışlarımı kadından kaçırıp derin bir nefes aldım. Yanımdaki adam olduğu yerde kıpırdandı ve içkisini dikleyip bitirdi.
Bir iki adım uzağımda şeffaf topukluları gördüm. Usulca gözlerimi yukarı doğru çıkarttım.
-"Merhaba."
Sarışın kadın büyük bir tebessüm ve heyecanla önümdeydi. Ancak ne bana ne de Kaan beye bakıyordu.
Bakışlarının odağı tamamen Asil beydeydi.
-"Hoşgeldin."dedi dilinin ucuyla. Öylesine mecburi söylemişti.
Kadının tebessümü bozulmadan bir adım daha yaklaştı.
-"Bahçe güzel olmuş. Ama sen evine bu kadar yabancının girmesinden rahatsız olmuşsundur."dedi gözlerini gözlerinden ayırmadan.
Onu tanıyan birisi böyle konuşabilirdi.
-"Evet fazlasıyla."diye mırıldandı.
Kadının ona bakarken gözleri ışıldıyordu. Donuk yüzümü başka yöne çevirdim. Kaan beyle göz göze gelince ondan da çekildim.
-"Babamlar seni çağıracaktı. Orada konuşuyorlar."
Asil bey elini sakalında gezdirip ardından pantolonunun cebine soktu.
-"Hiç sohbet havamda değilim kusura bakma."dedi.
-"Olsun önemli değil sonra konuşursunuz."dedikten sonra bakışlarının bana takıldığını fark ettim.
-"Sizi ilk defa görüyorum. Daha önce tanışmış mıydık?"
Kadın hem güzeldi, hem iletişim becerisiyle özgüveni yüksekti.
Kendimi iyice diplerde hissettim. Dilimi ısırmaya son verip çenemi dik tuttum.
-"Tanışmadık."dedim normal olmaya çabalayarak.
Elini uzattı.
-"Ben Vildan Aydın. Babamı tanıyorsundur Turan Aydın milletvekili." diye ekledi.Ne?
Babasını tanımam mı gerekiyordu?
Onu tekrar tepeden tırnağa süzdüğümde gözüme o kadar da güzel ve alımlı görünmemişti.
-"Tanımıyorum. Lavin bende."dedim soğuk olmama aldırmadan.
Gülümsedi.
-"Lavin. Güzelmiş. Tanışsaydık hatırlardım. Soyadınız neydi?"Bu insanların soyad ve servetleriyle bir problemi mi vardı?
-"Merhaz."dediğim an yüz ifadesi değişti. Hafifçe kaşlarını çatıp ardından bana küçümser bakışlar attı.