Kırk Altı

23.3K 2K 129
                                    





O gece Asil aldığı bir telefonla ailesinin yanına dönmemize engel olmuştu. O an işi çıktığı için mutlu olsam bile odada onu beklediğim gecelerin çoğalacağından habersizdim.

Hayatında ters giden her ne varsa tıpkı tatilimizde olduğu gibi içine kapanmasına neden oldu.

O günün ertesinde anne ve babasını göremeden evden ayrıldıklarını öğrenmiştim. Sanırım Hümeyra hanım ben varken kalmak istememiş ve gitmişti.

Ancak artık onu sorun etmiyordum. İki hafta olmuştu ve ben Asil'in varlığı olmadan hüzne boğuluyordum.

Vardı ama yoktu.

Hanife abladan duyduğum kadarıyla biz tatildeyken bağların etrafında yabancı bir kaç adamı görenler olmuş. Tekin olmayan adamlar o gün Asil'in huzurunu kaçırmıştı. Ve yine benzer kişiler çiftlik yolu üzerinde dikkat çekmişlerdi.

Sebep her ne olursa olsun Asil ile aramıza mesafe girince ben mutsuz birisine dönüşmüştüm.

-"Ne zaman geleceğini söyledi mi?"

Kahvaltı masasını toplayan Hanife ablaya bakarken elimi çenemin altına koydum. Yalnız bir kahvaltı için mutfakta yanlarında olmak istemiştim.

Sabah kalktığımda Asil erkenden şehire gittiğinin bilgisini bırakmıştı.

-"Yok kızım söylemedi. Yemedin ama bir şey olmaz ki öyle."

Geldiğim günden itibaren neşeli sohbetlerimizin gülüşmelerimizin olduğu evin bir anda yine eski sessiz hale bürünmesinde benim de payım vardı. Hissettiklerimi onlara yansıtmak istemesem bile anlayıp bana üzülüyorlardı.

Kim bilir Asil nerdeydi. Eski hayatından kalma birileri olduğunu düşünmek istemiyordum. Tekrar aynı ürkütücü olaylara karışmasını hiç ama hiç istemezdim.

Oldum olası o hayatın içinde büyümüş birisi olarak...bu korkunç olurdu.

-"Doydum sağ ol abla."dedikten sonra masadan kalktım.
-"Ellerinize sağlık."diyerek mutfaktan çıktım.

O günün akşamı Asil karanlık çöktüğünde gelmişti. Yatak odasında okuduğum maillere son verip laptopu komodine bıraktığım esnada banyodan çıkarak odaya girdi.

Örtünün altına uzattığım bacaklarımı karnıma doğru çektim. Loş ışığın altında yorgun görünen yüzünü incelerken içini boğan sıkıntıyı gidermeyi isterdim.

Yalnızca bir boxer giyerek saçlarını öylesine havluyla kuruladı ardından yanıma girdi ve belimden çekerek beni göğsüne iliştirdi. Çıplak soğuk teninden özlemimi giderecek bir soluk aldım.

-"Neler yaptın bugün?" Başımın üstünü öpüp göğsünü şişirdi.

-"Evdeydim işte. Pek bir şey yapmadım seni bekledim."diye mırıldandım sessizce.

Parmakları sırtımda gezintiye çıkmıştı. Boylu boyunca tüy kadar hafif okşayışlarla gözlerimin kapanmasına yol açıyordu.

-"Bugün çok beklettim üzgünüm."derken sesi uykulu bir tınıda çıktı.

-"Çözebildin mi?"diye sordum.

Parmakları bir anlık durunca avucunu belime koymuştu.
-"Çözüm aradığım bir şey değil. Canımı sıkmak isteyen bir şerefsiz var ve bunu ona bulaşmadan bitirmeye çalışıyorum."

Göğsüme aynı hüzün çöktü. Endişe dolu bir hüzün.

-"Neden? Ne istiyorlar senden?"

Sesli bir nefes alıp verdi.
-"Bu ilk değil. Ama sorun da değil. Eski bir kaç arkadaşımla görüştüm. Pisliklerden arınmış olmam hala birilerine batıyor. Kısaca eskiden canını yaktığım birileri. Neyse boşver sen bunları."

MEVANiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin