Otuz Bir

38.1K 2.1K 252
                                    



Yetişkin içerik 🔥

Soba sönmeye yüz tutmuş,aralık kapıdan içeriye sızan soğukla kollarım buz gibi olmuştu. Birlikte ısıttığımız yorganın altı az önceki kadar eşsiz hissettirmez olmuştu.

Yorganın üstünden kendime doladığım kollarımı içeriye soktum ve arkama bir yastık sıkıştırdım. Çıplak vücudum hala yaşadıklarını sindirememiş güçsüzce yorgun hissettiriyordu.

Sigara kokusu kesildi. Verandanın ahşap zemini adım seslerini duyurdu,sessizce içeri girdi. İlk başta karanlığa karışmış bedenime baktı. Sonra gözleri köz halinde kalan sobaya baktı. Yeniden kapıyı açmış odunlarla geri gelmişti.

Kulübenin alevlenen ateşin ışığıyla aydınlanması uzun sürmedi. Gerilmiş kaslarında göz gezdirirken kapıyı kilitlemiş küçük lavaboda ellerini yıkamaya gitmişti.

Omuzlarıma kadar çektiğim ince yorganı indirip göğüslerimi kapatacak şekilde tuttum.

-"Giyinmedin mi hala?" Derken?

Ters tavrı kırılmamı sağlarken gözlerimi kırpıştırdım.

-"Ne?"diyebildim.

-"Giyin gidelim."

Neydi bu üslubunun kırıcılığı?

Aklımdan türlü türlü şeyler geçti. Bütün olumsuz senaryoları tahmin etmeye çalışıyordum ama yinede bu davranışında mantık bulamıyordum.

Dilimi ısırmış konuşmamak için kendimi olabildiğince sıkarken ayaklarımı koltuktan sarkıttım. Örtüyü göğüslerime bastırmış ayağa kalkacak gücü arıyordum.

Önümde duran adımlarla eğik duran başımı kaldırdım. Bir anda çıplaklığımı örttüğüm örtüyü çekerek belimden tuttu ve ayağa kaldırdı. İki eliyle belime sarılmış boynuma başını yerleştirmişti.

-"Sadece sana zarar vermek istemiyorum. Kendimi kaybettim. Daha çok küçüksün." Saçlarımı öpüp kendi kendine konuşmayı sürdürdü.
-"Özür dilerim. Bir daha bana izin verme. Ne olursa olsun...sana böyle dokunamam izin verme. Küçüksün..masumsun."

Üstüme ağır gelen duygularla vücudumdan soğuk bir akım geçiyordu. Midemin kasıldığını hissettim.

Ben muhteşem bir an yaşamıştım. Şimdi onun böyle konuşması aklımı karıştırıyordu.

Heyecan ve öfke birbirine girdiğinde içinden çıkılmaz olurdu. Bende şuan heyecanımı içime gömmüş yaşattığı hayal kırıklığıyla öfke dolmuştum.

Yutkunarak çıplak göğsünü ittim.
-"Sen..senin bu davranışlarının tutarsızlığı benim sinirlerimi bozuyor!"diye bağırdım. Ağladı ağlayacakken ona arkamı dönerek mecburen koltuğa sindim ve vücudumu örttüm. Ellerimi saçlarıma geçirmiş hızlı soluklarla gözlerimi kapatmıştım.
-"Ne istediğini hala bilmiyorsun! Beş dakika önce dünyanın en mutlu insanıydım. Şimdi gelmiş neler saçmalıyorsun! Madem aklın sana oyun oynuyor bari gözlerime bakarak gerçeği gör!" Ellerimi çekerek ona haykırdım.

Delirtiyordu beni.

Bu çıkışımı beklemiyordu. Gözlerinin arkasında olan tutarsız kişiliği yine kendini kapattı. Usul usul yanıma oturunca örtü ağırlığı altında kalıp göğüslerimi açmıştı. Hiç umursamadım. Göğsüm inip kalktıkça benim ağlamam burnumun ucuna geliyordu.

-"Kafam karışıyor. Özür dilerim."

Nefesimi üfleyip saçlarımı geriye savurdum.
-"Karışıyor olması bana bunu yaşatacağın anlamına gelmiyor. Çırılçıplak seni bekliyorum ben. Gelip yüzüme bakmıyorsun! Burayı terk etsen daha az canımı yakardın."
Ağlayacağımı sesimin boğuklaşmasıyla anlayarak sustum. Bana ne olmuştu bilmesem de içimi dökmek sanırım iyi gelmişti.

MEVANiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin