••Evden ayrılan psikiyatri doktorunun peşinden artık görüşmeleri sonlandırdığımız için mutluydum.
Bana iyi gelmiyordu.
Ve verdiği ilaçları kullanmadığım için de hoşnut değildi. Ben ilaç içip kendimi uyuşturmak istemiyordum. Sadece iyi hissetmeye ihtiyacım vardı.
Bunun artık olmayacağını görmüştüm.
Günler bana azap gibi geliyordu. Ne yaşadığımdan ne yaptığımdan habersiz sadece beni meşgul edecek şeyler arıyordum.
Türlü türlü dil dersleri,işleri kavrayabilmek için ek dersler anlatımlar çalışıp dinliyordum.
Hayır hayatımı yoluna koymamıştım.
Küçücük bir umut ışığım vardı. Tümüyle sönmüştü.
Yeniden dışarı çıkmaya korkar olmuştum. Bu ev bana aynı ağırlıkları yüklemişti. Attığım ne kadar adım varsa yerle bir olmuştum.
Koskoca bir evde tek başıma delirerek ölmeyi bekliyor gibiydim.
Çok yalnızdım.
Çok.
Halamı özlemiştim. Çiftliği özlemiştim.
Luna. Luna'yı bile.
Türkiye'de işler yolundaydı. Bütün yöneticiler üst düzey bir şekilde işlerini iyi yapıyorlardı. Olup olmamam onları etkilemiyordu.
Ben bir bahane bulup gitmekten korkuyordum. Şimdi herkes eski düzenine alışmıştı. Huzurluydular. Benim yüzümden tedirgin değillerdi. Gidemezdim.
Sanki önceden onlar mı vardı? Hayır. Yine böyle yalnızdım.
Sadece babam vardı.
Oturduğum koltukta evin yüksek tavanına doğru baktım. Çok sessizdi. Her gün boş kaldığım anlarda kendimi dinliyordum.
İyi hissetmiyordum ama iyi olmak zorundaydım.
Birazdan Fransızca dersim için tuttuğumuz özel öğretmen gelecekti.
Uyumadan önce kalan saatlerimde de Türk yemeklerini yapmayı öğreniyordum. Mutfaktan sıkıldığım anlarda da bahçeye çıkıyordum. Artık yeşillik görmek eskisi kadar huzur vermiyordu.
Başaracaktım. Gece gündüz ağlayacak olsam bile ertesi gün dimdik ayağa kalkabilmek için kendi kendimi iyileştirecektim.
'
Aradan bir ay daha geçmişti. Holdingden gelen maillere göz atarken bir yandan bir şeyler atıştırıyordum.
Geçen ay açlıktan düşüp bayıldığımda yine kendi başıma yerde uyandığım için kendime gelmiştim. Dışarıda bir sürü adam duruyordu. Ama hepsi maaşlı birer çalışandı. Gelip evin içinde nasıl olduğumla ilgilenmiyorlardı.
Benim kendimden başka kimsem yoktu.
Mart ayı soğuk geçiyordu. En son bir hafta önce yürüyüş için gece çıkmıştım. Çok üşüdüğümden dolayı uzun süre kalamamıştım. Yine evdeydim.
Tableti kenara bırakıp koltuğa uzandım. Günler geçmiyordu.
Gözlerimi kapattığımda unutmak istediğim ne varsa gözümde canlanıyordu. Nasıl geçecekti bu?
Ne yapıyordu acaba diye düşündüm. Yine dışarıda bir şeylerle uğraşıyordur.
Üzülmüş müdür?